Şampiy10
Magazin
Gündem

Kelebeğin rüyası

.

ABONE OL
Vatan Haber

Yeniden yaşamamız, yeniden aşık olmamız, yeniden ağlamamız, acı çekmemiz, özlememiz, kıskanmamız için neye ihtiyacımız olduğunu buldum.

Bizim şiire ihtiyacımız var.

Bizi coşturacak, hayatın üzerine taze bir güçle salacak şiirlere...

Bize acıyı öğretecek şiirlere...

Bize aşkı öğreten şiirlere...

Bize ayrılığı, acıyı anlatan şiirlere...

Hayatın içinde telaşla koşarken oraya buraya saçıp kaybettiğimiz, artık kaybettiğimizi bile unuttuğumuz duyguları hatırlatacak, o kaybolmuş duyguları derinlerden bir yerlerden bulup çıkartacak, onları bize yeniden armağan edecek şiirlere ihtiyacımız var bizim.

Yalnızlığı nasıl hepimizin bir yanında yara gibi gezdirdiğini anlatan şiirlere ihtiyacımız var.

***


Kelebeğin Rüyası’nı seyrettim.

Biri 22, diğeri 26 yaşında ölen iki Zonguldaklı şairin Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur’un hayatını anlatan Kelebeğin Rüyası filmini.

Filmi seyrettiyseniz, ne dediğimi daha iyi anlamışsınızdır aslında.

Daha önce şiir nedir, nasıl birşeydir hiç duymamış olsaydık bile o genç şairlerin hayatını seyrettiğimizde şiiri özlerdik.

***


O iki genç şairin hayatı umursamamalarına, ölüme kafa tutmalarına, bunu da kimselere söyleme ihtiyacında olmamalarına, bunu sadece şiirleriyle yapmalarına hayran oldum.

Olan tutkularından etkilendim.

Kendi duygularından, kendi zaaflarından, kendi acılarından korkmamalarına vuruldum.

İnsanın değiştiremeyeceği gerçekleri olduğu gibi kabul etmesi, bu değişmezlikten kendine yeni bir yaşam sevinci yaratması yürek ister.

Sanıldığı gibi insanı korkutan, dünya, zorluklar, yaşam koşulları ya da başkaları değil...

Kendisinden korkar en çok...

Kendi duygularından korkar...

Yaşama her dokunduğunda duygularının alevlenip kendisini yakacağından korkar.

O iki genç şair Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur ise hiç korkmadan, hayatın tüm zorluklarından yeni bir hayat çıkacağına inanarak, sadece şiir yazarak kısa ama ‘büyük’ bir hayat yaşamış...

Duygularından korkmak akıllarına bile gelmemiş...

Verem olduklarını bildikleri halde ölümü değil sadece yaşamayı düşünmüşler...

Sadece şiir yazmışlar.

***


Yılmaz Erdoğan, bize şiiri ve hiç hakketmedikleri bir unutuluşa bırakılan iki genç şairi gerçekten muhteşem bir filmle hatırlatıyor.

Erdoğan da unutulmaz bir şiir yazmış.

Filmi seyrederken, şairlerin “ölseler” de susmayacaklarını, şiirin ve sanatın hiç susmayacağını anlıyorsunuz.

Filmi seyrettikten sonra hiç durmadan Rüştü Onur’un mısralarını mırıldanıyorsunuz.

“Benden zarar gelmez

Kovanındaki arıya

Yuvasındaki kuşa;

Ben kendi halimde yaşarım altında.

Sebepsiz gülüşüm caddelerde

Memnuniyetimden;

Ve bu çılgınlık delicesine geliyor.

Dilsiz değilim susamam ölüler gibi

Bu güzel dünyanın ortasında”

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Olanı sevmek...
  2. “Akrep gibisin kardeşim”
  3. Yazarımız rahatsızlığı nedeniyle bugünkü yazısını yazamamıştır.
  4. Acılar usta, bizler çırağız...
  5. “Bırakın doğa size dadılık etsin”
  6. Bu kış hayat ağır geldi...
  7. Yalan söylüyoruz!
  8. Bu hayat, siz böylesiniz diye böyle!
  9. Biz herşeyin iyi olmasını istemiştik...
  10. Kim öldürüyor bizi?

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.