Kadına Şiddet… Bu bir suç ortaklığı…
.
Vatan Haber
Dayak yiyen kadınlar konusunda bir araştırma okumuştum…
Tüm dünyada yaygın olan, bizim topraklarımızdaysa neredeyse normal kabul edilen bu duruma çok ilgi çekici yeni bir bakış açısı getiriyordu…
Karısını döven erkekler gibi kocasından dayak yiyen kadınlar diye de bir kadın türü var diyordu…
Araştırmaya göre dayak yiyen kadınların önemli bir kısmı kocasının hangi sözü duyunca çıldırıp saldıracağını biliyor ve garip bir dürtüyle bu sözü söyleyip kocasının kendisine saldırmasına neden oluyordu.
Bu tip kadınlar kendilerini dövecek erkeği neredeyse içgüdüsel bir şekilde buluyorlardı…
Bir kadın, kendisini döven bir erkeğe niye tahammül eder?
Bunun klasik cevabını biliyorum, kadıncağız çaresizdir, gidecek yeri, sığınacak damı yoktur, boyun bükmesin de ne yapsın…
Bazı durumlar için bu yüzde yüz gerçektir…
Ama bir de kendi ayakları üstünde durabilen, kocasına muhtaç olmayan kadının yediği dayak var…
Kadında saklı olan sorunu bulmadan, erkekteki sorunu düzeltmemiz çok zor.
Çok uzun süren acılarda acı çektiren kadar o acıyı çekenin de bir tuhaflığı olduğundan kuşkulanıyorum hep.
Böyle baktığınızda dayak yiyen kadınların ikiye ayrıldığını görüyorsunuz.
Bunu kendi isteğiyle hayatının parçası haline getirenler ve bu işkenceye çaresizlikten boyun eğmek zorunda kalanlar.
Kendi isteğiyle dayak yiyen kadınların herhalde psikolojik bir sorunu var, bundan bizim anlayamadığımız bir zevk alıyor olmalılar.
Böyle bir ilişki konusunda yapılabilecek bir şey yok.
Çaresizlikten dayak yiyen kadınların durumu ise daha değişik.
Orada bir suç ortaklığı zinciri var bence.
Döven adam zaten ilkel ve zavallı bir yaratık.
Kadını döven, kendinden güçsüze el kaldıran, bunu yapmayı içine sindirebilen birine erkek de denmez, insan da denmez bence.
O yaratık suç zincirinin ilk halkası.
Çaresiz kadınları çaresiz bırakan, onları bu tür adamlara muhtaç eden toplum, ikinci halka.
Başka birine muhtaç olmadan yaşayabilecek kadınları yetiştiremeyen bir toplumun, gelişmişlikten söz etmesi bile mümkün değil.
Üçüncü halka ise dayak yiyen kadının kendisi.
İnsafsızlık etmek istemem ama “bakımını” bir adamın üstlenmesi karşılığında dayak yemeyi kabul etmek, o kadar da doğal kabul edilmemeli bence.
Geleneklerin baskısını, ailelerin baskısını, hayat şartlarının zorluğunu biliyorum ama terazinin öbür kefesinde de bütün kişiliğinden vazgeçmek, ezilmeyi, köleleştirilmeyi kabul etmek duruyor.
Kadının buna isyan etmemesi, baş kaldırmaması, kendine yeni bir hayat aramaması, ayaklarının üstünde durabileceği yeni koşulları yaratmak için kıpırdamaması da “mazlumu” bu zulmün bir parçası, suç zincirinin bir halkası yapıyor bence.
Bütün bunları, sadece döven adamı cezalandırarak sorunu çözemeyeceğimizi söyleyebilmek için anlattım.
Toplumu ve kadını da değerlendirmeliyiz.
Bu toplum, neden güçlü kadınlar yetiştiremiyor diye sormalıyız.
Toplumun geleneğini, eğitimini, inancını, zihniyetini sorgulamalıyız.
Bir kadının, “bana bakıyor” diyerek bir adamın dövmesini sineye çekmesini de çok sıradan karşılamamalıyız.
Bunu kabullenmenin “ayıp” olduğunu da konuşmalıyız.
Yarın dünya kadınlar günü.
Kadına şiddete dikkat çekmek için sayısız kampanya yapılmış durumda…
Eminim hepsinin bir katkısı olacaktır.
Ama sorunu ciddiye alacaksak, o zaman klişelerden sıyrılıp gerçeğin her yanına birden bakmalıyız.
Döven erkek suçlu ama o erkeği yetiştiren toplum da suçlu, o dayağı normal kabul eden kadın da, “suçlu” demeyelim ama, “suç ortağı” bu ilkelliğin.
Biz bu toprağın bu zehirli “hasadından” şikayetçiysek, sadece hasadı değil o hasadı yetiştiren toprağı havalandırmalıyız…
Sürmeli, değiştirmeliyiz…
Twitter’da Buse Terim’e yapılan...
Twitter, insan psikolojisinin aynası gibi... Bu ayna durumu o kadar net ve yalansız yansıtıyor ki, insan içinde olmaktan rahatsızlık duyuyor zaman zaman…
Sivas-G.Saray maçından sonra Fatih Terim’in kızı Buse, iki hafta sonraki derbiye ve Sivas’ta yıldızlaşan Necati Ateş’e atıfta bulunmak için twitter’da “F.Bahçe’yi Ateş Bastı” yazmış.
Kendi gibi düşünmeyenin ne olursa olsun canını yakmaya ve canını sıkmaya baştan yeminli twitter ‘bilgin’leri de Buse’nin anasından emdiği sütü burnundan getirmiş.
F.Bahçeli kadınlar başta olmak üzere Buse’ye edilen küfürler, “Hakkında En Çok Bahsedilenler” listesinde uzun süre bir numarada kalmasına neden oldu dün.
Biz kadınlara şiddet bitsin diye uğraşıyoruz ama Buse’nin maruz kaldığı, üstelik rakip takım taraftarı hemcinsleri tarafından uğradığı şiddeti görünce, bu sorunun kadın erkek sorunu olmadığını iyice anladım…
Bu tamamen insan olma sorunu bu ülkede…