Hrant Dink ve cesur siyasetçiler...
.
Hrant Dink cinayetinin dosyaları yeniden açılmaya başlandı...
Karanlık gündemin içinde insana ümit veren bir gelişme bu.
Yıllardır korunan, hatta korunmak bir yana terfilerle ödüllendirilen bürokratlar sanık sandalyesine oturtulacak.
Düşünün bugün suçlanan emniyet ve istihbarat bürokratları sekiz yıldır savcı ve hâkim karşısına çıkarılmamıştı...
Bu insanı çarpan ve çok derinden düşündüren bir durum aslında, öyle değil mi?
***
Bu dosya, devlet içindeki bir hesaplaşmanın sonucunda yeniden açılıyor gibi görünüyor.
Eğer gerçek katiller ve bütün bağlantılar ortaya çıkacaksa, davanın yeniden açılma sebebinin ne olduğunun önemi yok.
Ama bu hesaplaşmada, gene eskisi gibi cinayet organizasyonun bir tarafı korunup, diğer tarafı suçlanacaksa…
Bu dava, adalet için değil de intikam için açılıyorsa, o zaman gerçekleri gene bütünüyle göremeyeceğiz demektir.
Katillerin bir kısmı gene gölgede kalacaktır.
***
Dink cinayetinin bütün failleriyle ortaya çıkması için ülkenin cesur siyasetçilere ihtiyacı var...
Çünkü bu cinayet devletin içinde neredeyse her yana ağlarını uzatmış bir örgütün işine benziyor…
Devletin her kurumundan birileri bu şebekenin içinde yer almış.
Cesur bir siyasi irade, bu cinayetin gerçeklerinin ortaya çıkması için kararlı bir şekilde davranamazsa, biz gene gerçeği bütünüyle öğrenemez, faillerin hepsini yakalayamayız.
***
Ama sonra cesaret ve siyaset birbirinden nasıl da ayrı düşmüş iki kavram diye düşünüyorum.
Dünyanın her yanında siyaset, cesaretten epey uzak.
Amerikalı romancı Fletcher Knebel’in çok çok uzun yıllar once Aday isimli bir romanını okumuştum, Amerika’daki başkanlık seçimlerini anlatan...
Bir kamyon şoförü, seçimde aday oluyor ve hiçbir politikacının söylemeye cesaret edemeyeceği şeyleri söylemeye başlıyor...
Önce adama kimse ilgi göstermiyor...
Sonra, çarpıcı gerçekleri şaşırtıcı bir açıklıkla söylemesi dikkat çekmeye başlıyor.
Yeni aday kamyon şöförü, seçimde nasılsa seçilemeyeceğini düşündüğünden, hiçbir politik kaygıya kapılmadan sarsıcı gerçekleri büyük bir kararlılıkla açıklamaya devam ediyor...
Zamanla taraftarları artıyor ve popüler bir başkan adayı haline dönüyor.
***
Ve büyük bir partiden adaylık teklifi alıyor...Kabul ediyor...
Ve herşey değişmeye başlıyor o andan itibaren...
Seçilme şansını hisseden kamyon şöförünün önce konuşmaları değişiyor.
Öteki politikacılar gibi konuşmaya başlıyor.
Ve seçimi de tabii ki kaybediyor.
İktidarın ihtimali siyasetçileri değiştiriyor, iktidar tabii ki değiştiriyor.
Hrant Dink davasını düşündükçe aklıma o kamyon şöförünün politik bir kaygı duymadan nasıl da cesur olduğu geliyor...
Bizde de öyle bir siyasetçi ya da öyle bir parti çıksa ve bütün cinayetlerin, suçların arka planını anlatsa…
Bir hayal tabii…
Ama güzel bir hayal.
***
Dink cinayetinin içyüzü bütün açıklığıyla ortaya çıkacak mı?
Hrant Dink davası, bu devletin temizlenmesi için önemli bir köşe taşı.
Bütün gerçek ortaya çıkarsa devletin içinde ciddi bir temizlenme de olur.
Bizdeki siyasi kadroların ve yargının gerekli cesareti gösterip gösteremeyeceğini göreceğiz.
Umarız bu cesareti gösterirler ve büyük bir cinayet şebekesi bütün üyeleriyle birlikte adaletin önünde korkunç cinayetin hesabını verir.