Her sokağa üç karınca yuvası…
.
Ansızın, bütün toplum bıkıverecek AK Parti’den…
Artık o noktaya çok yakın olduğumuz görülüyor.
‘Sıktı artık bu mesele, sıkıldım… Ne dediler, bak ne yaptılar… Başka kim var?’ diyecek herkes.
Diyecek çünkü Türkiye’yi artık AK Parti yönetmiyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kafasına ne takıldıysa o oluyor gündemimiz.
Bir ara Kürtlere takıyor…
Bir ara gazetecilere takıyor…
Bir ara yeterince Müslüman olmadığımıza takıyor…
Bir ara kürtaja takıyor.
Nasıl sıkıldık bu konudan da öyle değil mi?
***
Doğrusu hayatımda hiçbir zaman büyük bir devletim olsun, onunla övüneyim diye düşünmedim.
Ama şimdiler de düştüğümüz durumdan olsa gerek bu tutku içimde belirlemeye başladı.
İnsan gerçekten gün geliyor güçlü bir devlet olsun istiyormuş meğer…
Devlet denilen organizma sağlam bir temel üstünde, güçlü bir şekilde çizilmiş hukuki çizgiler içinde doğru çalışsaydı, oylarla seçilen hükümetler bu derece ürkütücü olamazlardı…
Ya da olmaya çalışınca komik duruma düşerlerdi.
Bizim oyumuzla seçilen bir hükümet, bizi bir adamın keyfine göre yönetiyor…
Her şey Başbakan’ın duygularına endeksli.
Kürt sorunu, geçmişte askerlerin geçim kaynağıydı… Kürt meselesi apoletleri parlatıyordu, onlar o yüzden gençlerin ölümlerine aldırmıyorlardı… Savaş hiç bitmiyordu.
AK Parti geldi… Dindar… Vicdan sahibi, adalete inanan, günahtan korkan, hak yemeyen, canın kıymetini bilen… Ama yine gençler ölüyor… Gençler dağa çıkıyor… Çıkmayanlar yolda ölüyor… Hiçbir Kürt yaşam hakkını alamıyor…
Çünkü Başbakan’da sorunu çözecek cesaret ve enerji kalmadı.
80 milyonluk nüfusu, altı yüzyıllık bir imparatorluk tarihi, Ortadoğu’nun en önemli devlet mirası, dünyanın kültürel açıdan en zengin toprakları ile geldik geldik, aklını bu ülkenin başkanı olmaya takan bir Başbakan’ın oyuncağı olduk.
Son zamanlarda Türkiye’nin Başbakan’a endekslenmemiş bir tek kararını söyleyebilir miyiz?
Anayasa değişecek, bu topraklarda yaşayan Kürtler de, Ermeniler de, “kafirler” de özgürlükten yararlanacak diye anayasa değişemiyor.
Yasalar değişecek, demokratikleşeceğiz, bütün insanlar için demokrasi gelecek diye demokratikleşemiyoruz.
Ülkenin bütün sorunları Başbakan öyle istiyor diye çürümeye bırakılıyor.
Erdoğan’ın canı ne isterse, “gündemi” nasıl saptıracağını düşünürse, onu konuşuyoruz, canı o gün öyle isterse “bundan sonra her sokakta en az üç karınca yuvası olacak da” diyebilir.
Saçmalığın sınırı kalmadı gibi gözüküyor.
Ben artık bu toplumun sıkılmaya çok yatkın olduğunu görüyorum.
Bir gün hep birlikte ‘eee yeter artık,sıkıldım’ deyivereceğiz hepimiz.
Çünkü herkesi bunaltmaya başladı Başbakan.
Büyük sorunlardan kaçmak için her türlü tuhaflığı her gün hayatımıza sokuyor, Kürt meselesi konuşulmasın, Uludere unutulsun diye kürtaj yasaklanıyor, Çamlıca’ya dev cami yapılıyor, operalara mescit konuluyor, sezaryen uluslararası komplo ilan ediliyor, Fazıl Say hakkında “dini aşağılamaktan” dava açılıp insanlar Say gibi birini savunmak zorunda bırakılıyor.
Sorunları çözemedikçe yeni sorun yaratıyor.
Yarın sabah Başbakan’ın aklına ne geleceğini hiç kimse bilmiyor.
Bir adamın oyuncağına döndü ülke.
O belki eğleniyor ama insanlar sıkılıyor artık.
Başbakanın bu kadar kaprisli ve huysuz olanı da gerçekten çekilmiyor.
Ya Allah bu Başbakan’a sağduyu versin ya Allah bize sağduyulu bir başbakan versin.
Yeter bu kadar saçmalık gerçekten.