Erdoğan fevri ama kararlı Gül barışçı ama kararsız...
.
Artık siyaset yazmak istemiyorum, neredeyse Türkiye gündemine sırtımı döndüm, ruhumu dinlendiriyorum desem yeridir gerçekten.
Ama siyasetin tüm manevralarına çok meraklı bir arkadaşım, ‘bunu mutlaka izlemelisin’ deyince bir gece yarısı hemen televizyonu açtım...
Gördüğüm şey gerçekten hayli komikti.
Ve insanın gözlerinin fal taşı gibi açılmasına neden oluyordu...
Kürsüde konuşma yapan siyah cübbeli birine, Başbakan ayağa kalkmış ‘edepsiz’ diye bağırıyordu.
Koltuklarda kırmızı yakaları olan siyah cübbeler giymiş insanlar oturuyordu.
İnsan ekranı izlerken eşi görülmemiş bir şey seyrettiğini hissediyordu.
Ama ben bütün bu olağanüstülük içinde sadece bir tek kişiye bakıyordum.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, benim ilgimi her şeyden daha çok çekmişti.
O, salondaki herkesin üstündeydi devlet hiyerarşisine göre.
Herkesin saygı göstermesi gereken oydu.
Ama durum öyle değildi.
Başbakan’ın öfkesini, sınıfta yan yana oturduğu arkadaşını sakinleştirir gibi ‘oğlum yapma boş ver, sakin ol, boş ver’ yaklaşımıyla dindirmeye çalışıyordu Cumhurbaşkanı...
Bir cumhurbaşkanlığı görkemi görmedim ben o davranışlarda.
Daha barışçı, daha sakin ama Başbakan’a göre daha güçsüz.
Başbakan onun yanında bağırmaktan çekinmiyor mesela; Başbakan o varken yürüyüp gidebiliyor.
Olayların gelişiminde Gül’ün bir belirleyiciliği yok.
Her an, her davranış, Başbakan’ın asıl lider olduğunu gösteriyor.
Biri daha atak, daha fevri, diğeri daha yumuşak ve barışçı olduğu için mi liderlik daha atak olana düşüyor bilmiyorum...
Sükûnet ve liderlik acaba bir arada olamıyor mu?
Ya da bizim topraklarda olamıyor mu?
Lider olabilmek için sert, saldırgan, kural tanımaz olmak mı gerekiyor?
Herhâlde tam olarak böyle söyleyemeyiz.
Ecevit örneği var ortada.
Çok kibar, çok sakin duran ama çok etkileyici bir liderdi.
Özal da çok önemli bir liderdi ve “Tonton” lakabını almıştı.
Böyle baktığımızda, liderlik sertlikten yumuşaklıktan başka özellikler gerektiriyor.
Sanırım en önemlisi “kendine güven” bir lider için.
Erdoğan kuralları yıkarken de kendine güvenerek yıkıyordu ama Gül’ün davranışları kararsızdı.
Ne yapması gerektiğine karar veremiyordu.
Sanki ne yaparsa doğru olur diye düşünüyordu bir yandan.
Bu da bütün davranışlarına bir güçsüzlük olarak yansıyordu.
Erdoğan saldırgan ama kararlıydı.
Gül barışçı ama kararsızdı.
Erdoğan bütün o olay boyunca asıl lider olarak göründü.
Gül yaptıklarını kararlı bir şekilde yapsaydı, kararlı bir şekilde otursaydı ya da kararlı bir şekilde kalkıp yürüseydi herhâlde çok daha etkileyici olurdu.
Ama o Erdoğan’ın peşinden sürüklendi.
Birkaç dakikalık bir sahnede bile Erdoğan’ın liderliği çok açık görüldü.
Bütün olanları seyrederken itiraf edeyim, çok güldüm; kahkaha attığım yerler oldu.
Ama Gül için de çok üzüldüm.
Nedense onun iyi bir insan olduğunu ve bunları hak etmediğini düşünüyorum.
O iki üç dakika içinde yaşadıklarını yaşamamalıydı.
O kadar kahkaha attıran bir sahnede o kadar üzücü bir hâlde kalmamalıydı.