En az 30 isim sayarım medyadan!
.
Bu aralar herkes ne kadar zorda...
Öyle değil mi?
Herkesin kafası nasıl da karışık...
İpi kopmuş tesbih taneleri gibi dört bir yana dağılmış, çaresizse yuvarlandığımız yerin kaderini yaşıyoruz...
Sanki her an, her saniye bizi tanımlayan her şey hızla değişiyor...
Tam olarak biz kimiz, kimi destekliyoruz, iyice karıştı...
Çünkü partilerin ve liderlerin durdukları siyasi pozisyonlar değişti.
Hem de değişme!
***
Kendisine açık ve net darbe planlanan Tayyip Erdoğan, Harp Akademileri Komutanlığı’nda askerlere yaptığı konuşmada Balyoz ve Ergenekon için, “Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhizedilmiş bir yapının, Türkiye’yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık. “ diyor...
Buna karşılık ülkenin en sağcı, en askerden yana, en ulusalcı kanadı olarak bilinen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “ Ergenekon ve Balyoz birer darbedir...Paralel yalanlarıyla emniyet teşkilatı çökertilmiş, adalet mmekanizması darbelenmiştir” diyor...
Gülmeyin...
Bunlar gerçek, bizim ülkemizde oluyor...
Çok merak ediyorum, ordudan sadece dini bütün diye atılmış dindar askerler, Ak Parti taraftarı diye horlananlar ne düşünüyor bu tablo karşısında.
Kendilerini kime yakın hissediyorlar, kime en çok kızıyorlar?
***
Bölünenler, pozisyonlarını kaybedenler, değiştirenler, sadece “sağ kanattaki” partiler değil ki...
Hrant Dink yürüyüşlerinde, Cumartesi anneleri buluşmalarında, ‘demokrasi istiyoruz’ kampanyalarında en önde yürüyen gazeteciler ,akademisyenler, genç yaşlı birçok insan şimdi “askerlerin darbe hazırlığı yoktu, Ergenekon yoktu” diyenler arasında... On yedi bin faili meçhul yokmuş gibi, Mustafa Balbay’ın , Özden Örnek’in günlükleri hiç bilinmiyormuş gibi, Balyoz ses kayıtları ortada durmuyormuş gibi darbe girişimlerini yok sayıyorlar.
Ergenekon Balyoz yoktur diyorlar...
Sonra da Hrant Dink’in katilleri bulunsun diye en önde bağırıyorlar...
Bu kadar pespaye yalanı hangi çıkar uğruna söylüyorlar çok merak ediyorum...
Bir çırpıda en aşağı 30 isim sayarım sadece medyadan bu yalanları hayatının kıblesi haline getirmiş...
***
Çözüm sürecinde Kürtlerin kafası da karıştı tabii...
Bir yandan çözüm sürecini gözü gibi sakınmak,öte yandan AKP’nin antidemokratik icraatına da sonuna kadar karşı çıkma politikasını benimsemekte bir ara zorlandılar.
Şimdi Selahattin Demirtaş’ın çizgisi bu politikayı net bir hale getirdi.
Demirtaş, hem barışa, hem demokrasiye aynı güçle sahip çıkıyor.
Ama ona kızan Kürtler de var.
Ona çok kızan Türkler de...
***
17-25 Aralık süreci bütün taşları yerinden oynattı.
Şimdi Balyozculara ve diğer darbecilere en büyük desteği Ak Parti veriyor, karşılığında onlardan destek bekliyor.
Darbecileri baştan beri destekleyen, Ak Parti’nin yeminli düşmanları gibi görünen ulusalcılar bu süreçte Ak Parti’nin yanında pozisyon alıyor...
Darbeleri aklayıp, hukuku geri plana atmakta işbirliği yapıyorlar.
Halbuki daha düne kadar karşı cephelerde duruyorlardı.
MHP ise 17-25 Aralık süreciyle Balyoz darbesinin birbirine yapıştığını görünce, ikisine birden tavır alıyor..
HDP, darbeciler konusuna pek girmiyor ama “demokrasi ve barış” konusunda en net çizgiyi o çiziyor.
Balyoz konusuna HDP’nin çok fazla girmemesi, belki de CHP’den kendilerine kayacak seçmenleri ürkütmeme stratejisinden kaynaklanıyor...
Darbeye darbe, yolsuzluğa yolsuzluk, barışa barış, demokrasiye demokrasi, hukuksuzluğa hukuksuzluk diyebilecek netlikte duran bir siyaset henüz ülkemizde yok...
Herhalde bir gün kavuşuruz...
Ama o zamana kadar sanırım kafalarımız epeyce karışacak.
Bütün taşlar her gün yeniden yerinden oynayacak.