Durumum Hamlet’ten daha iyi... Ama bu sahici olmaya yeter mi?
.
Vatan Haber
İnsanların günahları arttıkça yaptıkları mabedlerin de büyümesi gibi, suçlar arttıkça kutsallıkların çoğalması gibi, korku arttıkça da yalan artıyor.
İstediğini her yapamadığında, kendini kandıracak iyi bir yalan gerekiyor...
Devlet devlet olmaktan çıktığında, içine çeteler, cinayetler, hukuksuzluk gir diğinde vatanseverlik artıyor.
Devletin karanlıklarına doğru yürüdüğünde, kanlı ayak izlerini takip ettiğinde insanın karşısına zırhı her gün biraz daha incelen o vatanseverlik kalkanı çıkıyor.
İnsanları öldürüyorlar... Vatan için...
İnsanları kandırıyorlar... Vatan için...
İnsanlara eziyet ediyorlar... Vatan için...
Bunları yapanların katil olduğunu söyleyenlere de hain diyorlar...
Onlar gerçekleri arayanlara “hain” diyorlar ama bugünlerde başka türlü bir “hainlik” benim ilgimi çekiyor.
Ben, bu aralar kendini kandıranlara hain diyorum...
İsteklerini gerçekleştirmeye cesareti yetmeyenlere hain diyorum...
Dikkat ettiniz mi hiç?
Kendi isteklerimizden nasıl korkuyoruz...
O istekleri gerçekleştirmemek için ne mazeretler uyduruyoruz...
Bu yaşanan sığlıklardan, çirkinliklerden, yalanlardan bunaldım.
Geçen gün ülkeyi terk etmeye karar verdim...
Başka bir ülkede daha mutlu bir gelecek hayal edebilirim dedim kendi kendime...
Hayal kurdum , plan yaptım , hesapladım... Sonra da ‘gidemem, burayı terk edemem’ dedim...
Geçen gün şehri terk etmeye karar verdim.
Başka bir şehirde daha huzurlu bir gelecek kurabilirim dedim kendi kendime...
Hayal kurdum , plan yaptım , hesapladım... Yapamam dedim...
Geçen gün kendimi terk etmeye karar verdim...
Düşündüm...
Yapamadım...
Sonra bir kahve koydum kendime, uzaklara daldım...
Neden korkuyoruz hayatımızı değiştirmeye?
Mutsuzluğun bize kolay gelen yanı nedir acaba?
Ya da hayatı değiştirmenin zor yanı...
Ben bu aralar çok kararsızım...
İsteklerimden vazgeçiyorum.
Kendimizle is teklerimiz arasına hep korkular, hep endişeler giriyor...
Oysa ki bir hayat neler vaat ediyor insana aslında...
Bir hayat...
Beni anlayacağını düşündüğüm arkadaşımı aradım.
‘Asıl canımı yakan ne yapmam gerektiğini bildiğim halde yapmamam’ dedim...
‘Hamlet gibi’ dedi...
Güldüm birden .
‘Ne Hamlet’i?’ dedim...
‘Baban yazmıştı , Hamlet öyleymiş... Kararsız, ne yapması gerektiğini bildiği halde yapmamış. Hatta yapmamak için deli taklidi yapmış, hayaletlerle konuşmuş. Senin durumun buna oranla iyi sayılır‘ dedi...
Ve ekledi ‘Hamleti hiç okumadım, baban yazdığında sevmiştim, unutmadım’ dedi...
Devam etti ‘Okumadım ama bilip de yapmamanın insanı yaralayan bir şey olduğunu biliyorum, kararsızlığın tatsız bir şey olduğunu biliyorum, Hamlet’i anlıyorum .’
Uzun zamandır gülmediğim kadar içten güldüm...
Durumumun Hamlet’ten daha iyi olduğuna sevindim...
Ve sahici olmaya karar verdim...
İstediklerimi her ne pahasına olursa olsun yapmaya...
Kendisine haksızlık etmeyen başkasına da etmez çünkü...
Kendine hesap sorabilen, başkasına da hesap sorabilir.
Buralardan gitme düşüncesinden vazgeçtim.
Burası çok dertli, çok acılı, çok sıkıntılı ama burası benim.
Burada kalacağım.
Burada yaşayacağım.
Burada istediklerimi yapacağım.
Burada elimden geldiğince kötülüklerin hesabını soracağım.
Hamlet’ten daha iyi bir örnek bulacağım kendime.
Hele bir kitapları karıştırayım bakayım, neler var.