Cemaat hükümetten çok mu güçlü?
.
Çözemiyorum… Daha doğrusu gördüğümü anlamak da zorlanıyorum.
Basit, çocuk zekasında bir algıyla baştan başlayalım, belki bu sefer anlayabiliriz…
Şu an bir savaş var ülkede, iki güçlü grup birbiriyle kavga ediyor.
Onlar kavga ettikçe bilmediğimiz, bizden saklanan tüm yalanlar, kirli işler ortaya çıkıyor.
Buraya kadar anlaşılır.
Ben şunu merak ediyorum; bu bir kavgaysa, bu bir dövüşse neden sadece tek bir taraf kazanıyor gibi gözüküyor?
Cemaat güçlü yumrukları atan, hükümet de ayakta kalmaya çalışan…
Ama hükümet bir türlü “tek suçlu onlar” dediği cemaate hasar veremiyor?
Cemaat hükümetten çok mu güçlü?
Ya da cemaat gerçekten masum mu? Ki hükümet hepimizi sarsacak bir belge çıkaramıyor bu kadar kirli dediği grupla ilgili.
Hükümetten bile kirliyse cemaat nasıl oluyor da kimse hiçbir belgesini yakalamıyor?
Ben buradaki tuhaf, karanlık noktayı çözemiyorum.
Ama şu çok net gözüküyor tabii, hükümet tıpkı asker gibi başına bir şey gelmeyeceğine, kimselerin onlara karışamayacağına o kadar inanmış ki hiçbir önlem almadan işlemiş bütün günahları…
İşte o padişah sendromu, bana kim bir şey yapabilir ki!
Beni kim yakalayabilir ki…
Askerin de, hükümetin de en zayıf yanı burası galiba…
Kendilerine baktıkları dev aynaları.
Bu yüzden belgeleri ortaya dökülüyor…
Peki, cemaat nasıl hiç yakalanmıyor?
Bunu anlayamıyorum…
O bilmediğimiz eksik parçada neler var merak ediyorum doğrusu.
Aslında şu an yaşananlar karşısında bu merakı çok aşan büyük bir öfke hissediyorum.
İçim alıp alıp veriyor, hayatın güzel hiçbir yanına ayak uyduramayacak kadar bir öfke kabarmasıyla sarsılmaktayım.
İçinde yaşadığım topluma, insanlara, mesleğime, kendimi yabancı ve uzak hissetmenin öfkesi bu…
Kendimi ortak bir yalanın, ortak bir seviyesizliğin, ortak bir palavracılığın parçası olarak hissediyorum.
Hala hiçbir gerçeği bilmiyoruz sanki…
Onca kir pas ortaya çıkıyor ama sadece daha fazla kirleniyoruz sanki temizleneceğimize…
Bize yalanlar söyleyenler kadar zavallıyız bence bu yalanları böyle dinlerken.
Ama yalan sadece iktidarın bize söyledikleri değil, tek yalanın o olduğunu söylemek de bence bir yalan, sistemin köküne sinmiş yalandan kurtulmamız gerekiyor…
Herkesin yalan söylediği bir sistemde yaşıyoruz…
İş adamı, gazeteci, politikacı, patron, asker, bizler, sizler…Herkesin yalan söylediği bir düzen bu.
Bu son yaşanan kavga, bu ülkede hiçbir kesimin diğerinden daha temiz olmadığını gösterdi.
“Dindarlar dürüst olur” diye bir umut bağlayanlar olmuştu ama 28 Şubat’ta bankaları soyan darbecilerden pek de farklı olmadıkları ortaya çıktı.
Darbeciler çaldı, sosyal demokratlar İSKİ skandalında kirlendi, dindarlar da milyonlarca doların pisliğine bulandı.
Anlaşılıyor ki sorun “sistemin” kendisinde, sen bu tarafından “dürüst adam” koyuyorsun öbür tarafından “hırsız” çıkartıyor.
Hukuku sağlam bir sistem kurmadıkça da hırsızlık, yolsuzluk, arsızlık devam bitmiyor.
Belki de bu gerçeği görmek, bütün bu rezaletler arasında tek kazancımız…