Çağdışı yasaklar hakkında “gizli” anlaşma mı var?
.
Şapkasını gözlerinin önüne kadar indiren kovboy, rahvan giden atının üzerinde kasabaya girer.
Uğursuz bir rüzgar eser.
Ana cadde boştur.
Rüzgar, toz, toprak arasında bir-iki devedikenini sürükleyip götürür.
Ve birden bir tüfek uzanır bir köşeden:
“Eller yukarı!”
Tüfeği tutan Teksas’ın efsanevi yargıcı Roy Bean‘dir.
Kovboyu alıp bara götürür. Kendisi barın arkasına geçer.
Ve bir elinde tüfek, “Seni inek çalmak suçundan idama mahkum ediyorum. Malların müsadere edilmiştir” der.
Kovboyu asarlar.Mallarını da yargıç alır.
Kovboy, ineği çalmadığını bir türlü anlatamaz.
Yargıcın elindeki tüfek her itirazı bastıracak kadar güçlüdür.
Bu tür olaylar geçen yüzyılda Teksas’ta yaşandı herhalde.
Hukuk pek gelişmemişti.
Hukuku, ‘güçlü’ olanlar kendilerince uyguluyordu. Aradan bir yüzyıl geçti.
Teksas düzeldi.
Ama biz hala düzelemedik.
Teksas usulü hukuku bir türlü bırakamadık.
Neşe Düzel’in Taraf Gazetesi’nde iki gündür devam eden Dengir Mir Mehmet Fırat röportajını okudum.
Anlattıkları çok çarpıcıydı ama yeni anayasayla ilgili yorumları özellikle ilgimi çekti.
Çünkü hukukun bir süre daha ‘güçlü’nün elinde kalacağını düşündürdü bana.
Dengir Fırat demiş ki:
“Benim yeni anayasa yapılacağına dair bir ümidim yok. Bu Meclis’ten yeni anayasa çıkmaz. İki parti, ‘Mevcut anayasanın üç değişmez maddesi değiştirilemez’ diye kırmızı çizgiler koydu. Değişmez maddeler kalacaksa, o zaman yeni anayasa yapmaya gerek yok ki. AK Parti de bunu destekleyince anayasa yapmada onun da ayak sürdüğü kanısı bende hakim olmaya başladı. Dört parti anayasanın çıkmaması için anlaştılar. ‘Dört partiden biri çekildiği takdirde anayasa uzlaşma komisyonu dağılacak’ ilkesinde anlaştılar. Böyle bir ilkede anlaşmak bizim yeni anayasa yapma niyetimiz yok demek.”
Dengir Fırat 2007’de Anayasa Komisyonu Başkanı‘ydı.
AK Parti’nin kurucularından ve eski genel başkan yardımcısı.
Ne dediği önemli...
Ve demiş ki Dengir Fırat:
“Gülünç yasaklar değişmedikçe anayasa yapsan bile ne değişir ki? Harf yasakları, soyadı yasağı duruyor, yer isimleri iade edilmedi. Siyasi Partiler Yasası, Terörle Mücadele Yasası değişmedi, ki tek maddelik bir kanunla bir
günde toptan değişir bunlar. Kürtler vatandaş olur. Türkiye’deki Kürt sorunu vatandaşlık sorunudur. Türkler vatandaş, Kürtler tebaa.
Bu ikili sistem kalkarsa Kürt problemi kalmaz. O zaman anayasada vatandaşlık anlayışını değiştirmenize lüzum kalmaz.”
İçinden geldiği AK Parti’nin, bu gülünç yasakları, hukuku ve demokrasisi gelişmiş ülkelerde olması mümkün olmayan yasaları değiştirebilecek gücü olduğu halde değiştirmediğini söylüyor Dengir Fırat.
Bakın, dört parti birleşip Futbolda Şiddet Yasası’nda şikeyle ilgili cezaları hafiflettiler.
Kendi çıkarttıkları şike yasasındaki cezaları abartılı buluyorlar, inanılmaz bir süratle hareket edip bunu değiştirebiliyorlar ama fikir özgürlüğü konusundaki yasakları, siyasi yasakları, harf yasaklarını, tutukluluk sürelerini abartılı bulmuyorlar.
“Tutukladığı insana niye tutukladığını söylememe hakkını mahkemeye veren yasayı” abartılı bulmuyorlar.
Bu yasaklar, aslında 21. Yüzyıl’ın Türkiye’sindeki Roy Bean yasakları.
“Vahşi Batı” yasakları bunlar.
Niye partiler bunlardan rahatsız olmuyor, neden iktidar, muhalefet, bundan rahatsız olmuyor?
Şike kadar önemi yok mu bunların?
Futbolda şikeyi önlemek önemli ama sanırım daha önemli olanı...
Siyasetteki şikeyi önlemek.
Çağdışı yasaklar konusunda iktidarla
muhalefet arasındaki “gizli” anlaşmaları ortaya çıkarmak...