Buluşmanın kaderini Rojava belirler…
.
Vatan Haber
O Kafkayen karabasan bizim hamurumuzda, masallarımızda, tekerlemelerimizde, her yanımızda var; az gittik uz gittik dere tepe düz gittik, bir de baktık bir arpa boyu yol gittik.
Biz de az gittik uz gittik bir de baktık ki “ben istediğimi yaparım, istediğimi keserim’’ yanılgısından bir arpa boyu yol gitmemişiz.
Kürt korkusuyla Kürtlere, din korkusuyla dincilere baskı yapa yapa sonunda Kürt meselesini içinden çıkılmaz bir toplumsal yaraya çevirdik, din meselesini de dincilerin “biz çoğunluğuz herkesin yatak odasına bile karışırız” dediği noktaya getirdik.
Şimdi Kürtlerle “demokrasiden hiç hoşlanmayan” iktidar barış sürecini yürütmeye uğraşıyor. Ama süreç de pek yürümüyor, olduğu yerde yalpalıyor.
Bu hafta sonu bu gidişatta önemli bir kavşak olabileceği söylenen bir gelişme yaşanacak. Barzani, Tayyip Erdoğan’la buluşmak üzere Diyarbakır’a geliyor.
Kürtler açısından tarihi değer taşıdığını söyleyenler var bu durumun.
Tabii ki Barzani’nin ilk defe gelişi değil Türkiye’ye, başbakanla ilk buluşması da değil ama bu seferkinin dokusunda ve zamanlamasında bir farklılık var.
Ben de herkes gibi büyük bir ilgiyle takip ediyorum.
Bu buluşma ardında neler saklıyor?
Tayyip Erdoğan bu buluşmadan neler umuyor?
Bu, PKK’ya “Kürt siyasetinde tek aktör siz değilsiniz” demek mi, Öcalan’la ilgili bir ciddi bir mesaj mı yoksa bu sadece Güneydoğu’da alınması gereken oylar için bir hamle mi?
Diyarbakır 30 Mart seçimleri için önemli bir yer AK Parti için… Barzani’yle, Şivan Perwer’le bir gövde gösterisi olacağı kesin.
Muhafazakar Kürt seçmeninin Barzani’nin gelişinden etkileneceği de bir sır değil.
BDP ise Ahmet Türk’ün siteminden de anlaşılacağı gibi bu buluşmadan hoşlanmadı. Çünkü Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı Barzani’nin gelişi hem Ak Parti’ye destek gibi gözüküyor hem de çözüm süresinde Öcalan’a bir meydan okuma gibi...
İçerde çözüm sürecinin tıkandığı, Ak Parti’nin adım atmaktan kaçındığı, dışarda ise Türkiye’nin Amerika’nın bastırmasıyla politikasını değiştirmeye uğraştığı bir dönemdeyiz.
Türkiye, İran ve Irak’la ilişkilerini düzeltmeye, Suriye’de ise El Kaide’den uzaklaşmaya çalışıyor.
Rojava’da ise PKK destekli bir Kürt devleti kurulması adım adım gerçekleşiyor.
Erdoğan da Barzani de Rojava’daki yeni Kürt devletine mesafeli.
Türkiye oradaki Kürtlerin yolunu kesmeye epey uğraştıktan sonra bunu başaramayacağını anladı.
Ben, gerek Türkiye’deki süreç için gerekse bölgedeki yeni dengeler için Rojava’daki oluşum karşısında alınacak tavrın hayati önem taşıdığına inananlardanım.
Erdoğan ile Barzani buluşmasında en çok Rojava konusundaki ortak tavırlarının ne olacağını ya da böyle bir ortak tavrın olup olmayacağını merak ediyorum.
İkisi de Rojava’yı kendileri için bir tehdit olarak görüyorlar ama ne Erdoğan Rojava’yı reddederek barış sürecini sürdürebilir ne de Barzani Rojava’ya karşı çıkarak Kürtler arasındaki liderlik iddiasını pekiştirebilir.
İki lider de zorlanıyor.
Bu buluşmanın kaderini Rojava’nın belirleyeceğini sanıyorum ben.
Herkesin reddedip küçümsemeye çalıştığı Rojava şimdi herkesin siyasi geleceğini belirleyecek bir güce ulaşmış gibi gözüküyor.
Bu buluşmanın nasıl bir sonuç yaratacağını Rojava için söyleyecekleri ya da söylemeyecekleri sözler anlatacak bize.
Çünkü sanırım bundan böyle Rojava’yı içermeyen hiçbir denklem anlamlı bir sonuç vermeyecek bu bölgede…