Bu ülkeye neler oluyor?
.
IŞİD’in Kobanê’ye saldırısını protesto etmek için başlayan eylemler sırasında 6 ilde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Sokağa çıkma yasağının uzatıldığı Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 2 kişi vurulmuş halde bulundu.
Olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısı 23’e yükseldi.
145 kişinin yaralandığı gösterilerde 368 kişi de gözaltına alındı.
***
Ne oluyor anlayabiliyor musunuz siz?
Açıkcası ben ‘anlayamıyorum.’
Bir yandan ülkede kutlanan kurban bayramı tatili, bir yandan ölümleri durdurmak için ülkede yapılan eylemlerde ölen insanlar...
Şiddetin sesi yükselince aklın sesi de kısılıyor elbet.
Bu ülkede de şiddetin sesi hiç bitmiyor.
Diniyor belki ama durmuyor...
***
Bütün kavramlar birer birer güneşte unutulmuş plastik parçası gibi eğilip bükülmeye, biçimini kaybetmeye başlıyor tabii böyle olunca…
Hukuk kavramı, adalet kavramı, devlet kavramı, vatandaş kavramı, suçlu kavramı, düşman kavramı…
Bütün kavramlar manalarının dışında başka manalara bürünüyor.
“İnsanlar ölmesin diye” başlayan gösteriler insanların ölümleriyle sonuçlanıyor.
Yaşadığını düşünenlerse susuyor...
***
Aslında kurallar net:
Her vatandaşın itirazını söyleme, isteğini dile getirme hakkı vardır.
O vatandaşların isteklerinin “haklı olup olmadığına” siyasi iktidarlar karar veremez, silahsız bir gösteriye silahla da cevap verilemez.
Her vatandaşın hayatına karışılmamasını isteme hakkı vardır…
Her vatandaşın hükümeti beğenmeme hakkı vardır…
Her vatandaşın kim olursa olsun yaşama hakkı vardır.
Her vatandaşın düşündüğü söyleme hakkı vardır...
***
Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda birbirinden farklı insanlar yaşıyor…
Müslümanı, Ermenisi, Türkü, Kürtü, başı kapalısı, bikinilisi, kadını, erkeği, Alevisi, Sünnisi birbirine benzemek zorunda olmadan birlikte yaşama hakkına sahiptir.
Bu insanlardan bir tanesini model seçip diğerlerini ona benzemeye mecbur edemezsiniz.
Bu her defasında, her zaman diliminde ‘savaş’ çıkarır...
En azından huzursuzluk dinmez.
***
Bir devlet vatandaşlarının “farklılıklarını” kabul ederek onlara eşit davranmakla yükümlüdür.
Devlet böyle davrandığında, millet de bütün farklılıklarıyla kendi ortak değerleri etrafında birleşerek yaşamını huzurla sürdürür.
***
Hiçbir şartta değişmeyecek bir kural var bu topraklar için bana sorarsanız, size benzemeyenlerin hayatını yok ederseniz sizinki de yok olacaktır.
Bu kaçınılmaz...
“Onlar” dediğiniz kim ise, onları yaşatırsanız siz de yaşarsınız…
Aynı topraklarda aynı kaderi paylaşıyoruz çünkü...
Gerçek bir barış, ortak yaşadığımız acılardan çıkacak, bu çok net...
Bizi yönetenler barış yapmayı beceremiyor belki ama gerçek bir barış bilinci canımız yandıkça içimize işliyor hiç farkında olmadan.
Baskıya, acıya, haksızlığa baş kaldırmak da “ortak değerlerimiz” arasına katılacak.
Baskının kime yapıldığına bakmayacağız.
Bu da herhalde bu topraklardaki en büyük yenilik, en büyük gelişme olacak.