Bu kötülükten ne kalacak geriye?
.
Geçen gün cevabını pek de bilemediğim bir soru ile karşılaştım mail kutumda…
‘Peki, bu kadar kötülükten ne kalacak geriye?’
‘Bunca kötülük, acı ne işe yarayacak?’ diyordu…
Katillerden zalimlerden kanlı iktidarlardan hep çıkartılacak bir ders kaldı tarihe baktığımızda aslında…
Tarihin her döneminde görülen zulüm görkemi ve zekasıyla öfke kadar itiraf edilmesi zor bir hayranlık da bıraktı gerçekten…
Ama bizim tarihimiz öyle değil…
Bizim yaşadıklarımız öyle değil…
Zulmün bu kadar bayağılaştığı, siyasetin bu kadar pespayeleştiği, cinayetin bu kadar sıradanlaştığı, entrikanın bu kadar sığlaştığı bir dönem az gelir gerçekten.
Ama biz bunları sadece generallerin diktasında olur sanıyorduk.
Faili meçhuller bitti sanıyorduk.
Meğerse kötülük sadece kıyafetini değiştiriyormuş.
Üniformasını çıkarıp sivillerini giyiyormuş.
Sokaklarda insanların öldürülmesine karşı değillermiş meğerse.
Ellerinde kalemleri olan taraftarları var, bir tanesi bile sokaklarda yatan beş genç ölünün hesabını sormuyor.
Biz sadece generallerin medyası böyle olur sanıyorduk.
Öldürenlerin medyası böyle oluyormuş meğerse.
Mail kutumda çok gerçek bir soru duruyor, ‘bu kadar kötülükten ne kalacak geriye?’
Düşündükçe insanın bedeni dar geliyor duygularına…
Öfke ve acı taşıyor her yanımızdan.
‘Ne hakla öldürürsünüz benim çocuğumu, ne hakla benden alırsınız onu’ feryadı çınlıyor ruhumuzda.
Kötülük var bu ülkede.
Kötüler var.
Ve bu kadar kötülükten ne kalacak geriye gerçekten?
Böylesine büyük bir şiddetten, kendisine benzemeyene duyulan böyle büyük bir düşmanlıktan, bir toplumu böyle öldüresiye bölmekten geriye ne kalacak?
Acı kalacak.
Hayalkırıklığı kalacak.
Vicdanlarını iktidar masalarında bırakmış insanların karanlık gölgeleri kalacak.
Cinayetler karşısında susan dindarların bize armağanı “dindarlık nedir” sorusu kalacak.
Zekadan yoksun komplo teorileri kalacak.
Beyninden kurşunla vurulanların kurban gittiği cinayetleri değil de “telekinetik” suikastleri hayal edenlerin başdanışmanlıkları kalacak.
Ama sadece bunlar kalmayacak.
TOMA’ların önünde gülümseyerek duran genç kızlar da kalacak bize.
İnsan olmanın onuruna sahip çıkanların yiğitlikleri de kalacak.
Koskoca bir siyasi iktidarı, sadece esprileriyle bir ayda “eski eşyalar deposuna” kaldıran gençlerin zekası da kalacak.
“Biz insanız ve haklarımızdan vazgeçmeyiz” diyenlerin cesareti de kalacak.
İnsanları yok sayan bir yönetimin demokrasiyle ilişkisi olmadığını ortaya koyan büyük bir başkaldırı da kalacak.
Beş gencin annesine ve o gençlerin cenazelerindeki acılarının fotoğraflarına bakıyorum uzun uzun.
Elimde değil, acıyan yerine ısrarla dokunmak gibi, gözlerimi alamıyorum o fotoğraflardan…
Bu kötülüklerden bize ne kalacak?
Ölülerimiz, acılarımız…
Ve ümitlerimiz kalacak.
Kötüler her kılıkta çıkıyor karşımıza, bunu öğrendik.
Her kötülüğe direnecek gücümüz var, bunu da öğrendik.
Ölerek ve gülümseyerek yenebileceğimizi biliyoruz artık.
Bize bunlar kalacak.
Esas o kötülere bu kötülüklerinden ne kalacak?
Ne kalacak onlara?