Biz niye Ankara’daki acaipliklerin esiri oluyoruz?
.
Ankara’daki politikacıların kendi aralarındaki hastalıklı didişmesinden yararlı bir sonuç çıkmayacağını, yıllardan beri süre gelen yapının artık iflas ettiğini, başkentin ülkenin gerçeklerinden koptuğunu hemen hemen herkes biliyor…
En tutucu kalemler bile bu sistemin değişmesi gerektiğini yazıyorlar.
Ben yazıya başlarken, CHP kurultayından kavga arbede görüntüleri geçiyor ekrandan.
Kısa bir süre bakıyorum…
Bugün çıkacak CHP kurultayını anlatan analizleri düşünüyorum…
Herkes her şeyi biliyor, herkes olanları görüyor ama yine de hepimiz Ankara’nın isteri krizleriyle uyumlu bir cinnet dansına eşlik etmekten kendimizi alamıyoruz işte…
Televizyonlar, gazeteler, tartışmalar, sohbetler hep Ankara’nın manasızlıklarıyla dolu.
Bu size tuhaf gelmiyor mu?
CHP kurultayını ciddiye almak içinizden geliyor mu gerçekten?
Ülkenin hangi büyük sorununu çözmeyi tartışıyorlar, hiçbirini, sadece parti içi iktidar kavgası yapıyorlar.
Neden bütün bir ülke, aslında hiçbir sonuç yaratmayacağını bile bile entrikalarla dolu seviyesiz bir politika labirentinin içinde kendini kaybetmeye razı oluyor?
Ülkenin gerçek sorunlarını görmekten korktuğumuz için, belki de işimize gelmediği için, gözlerimizi politika cambazlarının perendelerine dikip, ahkam kesmekle ömür tüketiyoruz.
Ankara’nın sefillikleri bizi Türkiye’nin gerçeklerini tartışmaktan kurtarıyor…
Artık bundan eminim…
CHP kurultayını ve yapılan yorumları izledikçe daha da emin oluyorum doğrusu.
Politika, bu ülkede gerçeklerden bunalanların kaçış kapısı…
Hayatın ağırlığına dayanamadığı için damarına eroin şırınga eden zavallı bir güçsüz gibi damarlarımıza bu sefil politikayı bir uyuşturucu gibi basıyoruz…
Ve sahte kabuslarla, sahte kavgalarla dolu bu bulanık aleme atıyoruz kendimizi.
Yoksa neden bu manasızlığı bile bile Ankara’daki seviyesizliğin parçası olalım ki?
Biz niye Ankara’daki acaipliklerin esiri oluyoruz?
Bence asıl bu sorunun cevabıyla yüzleşmeliyiz…
İnanın bu, CHP’nin kavgalarından çok daha önemli…
Başımıza getirdiğimiz insanların ya da buna gönüllü olanların yaptıkları ettikleri o kadar önemli değil.
Hep aynı tür insanları seçip onları analiz etmekle, onlardan şikayet etmekle hayatı geçirmemizin nedeni, önemli olan.
Politika kavgalarına alkışçı ya da yuhalayıcı olarak katılmak bizi ülkenin gerçek dertlerini görmekten, onlara çözüm aramaktan kurtarıyor.
Belki de asıl zavallılar tepede itişenler değil, bu itişmeyi kendi hayatlarının odak noktası yaparak bile isteğe bir körlüğe razı olanlar.
Asıl zavallılar biziz belki de.
Onların suladığı çamuru alıp,elimize yüzümüze bulaştırıyoruz.
Hangimiz daha korkak hangimiz daha güçsüz bilemiyorum…
Ankara’dakiler mi biz mi?
Sanırım biz…
Bu zavallı oyuna figüran olduğumuz için.