Biraz ciddiyet hanımlar beyler
.
Geçen gün Fazıl Say’la ilgili yazdığım yazıya ‘aslında eğlenceli şeyler yazmak istiyordum, şakalaşmak, gülmek, güldürmek istiyordum’ diye başlamıştım…
Gerçekten de bunu hissetmiş ve üstelik de bu fikrimi sevmiştim…
Sonra olmadı, gündemin aklıma saplanan dikeninden kurtulamayarak Fazıl Say’ı yazdım…
Mailler geldi…
Bir tanesi benim için diğerlerinden gerçekten farklıydı…
Kısa ve netti…
Diyordu ki ‘biraz ciddiyet Sanem hanım, sizin gibi bir hanıma ciddiyet yakışır’
Bunu gerçekten düşündüm…
Bana ciddiyet mi yakışır acaba diye…
Çünkü bilirsiniz ciddiyet mühim bir meseledir bizim ülkemizde…
Çok fazla ciddi adam vardır…
Ütülü yüzler keskin bakışlar ölçülü hareketler asık aksi tavırlar…
Vatanı kurtaranlar…
Nutuklar… Mitingler…
Memlekete sahip çıkanlar…
Bakanlar, politikacılar, müdürler, gazeteciler, generaller, profesörler…
Hepsi ciddi adamdır bizim memlekette…
Çatık kaşlar, kalın sesler…
Toplantılar, paneller, tartışmalar…
Rozetler… kravat iğneleri, dosyalar vardır…
Gayriciddi kimse yoktur…
Kimse gülümsemez yani…
Şaka yapmaz…
Ciddiyet mühimdir…
Savcılar yargıçlar…
İlericiler gericiler…
Milliyetçiler sosyal demokratlar hep ciddidir…
Pırıl pırıl rugan ayakkabılar, kırmızı plakalar, belediye başkanları, valiler, apoletler, kasketler, emirler, azarlar, sert bakışlar…
Nizam intizam disiplin vardır…
Kimse birbirinin hatırını sormaz, gözlerinin içine bakmaz, duygularını belli etmez…
Ciddiyet mühim meseledir bizim ülkemizde…
Hiyerarşi vardır, alt üst vardır, kurallar kanunlar yasaklar günahlar ayıplar vardır…
Şikayet, jurnal, eleştiri, yargı vardır…
Hanımefendiler beyefendiler patronlar büyük adamlar daha da büyük adamlar vardır…
Bizde çok ciddiyet vardır…
Bizim her şeyimiz çok ciddidir…
Bizde eğlenmek, şaka yapmak, gülümsemek, kahkaha atmak, birbirinin hatırını sormak, konuşurken dostça dokunmak, gözlerinin içine bakmak, normal bir sesle konuşmak, rica etmek, teşekkür etmek neredeyse toplumun oy birliğiyle kendi kendine yasakladığı şeylerdir…
Kitaplarda yazmaz anayasa yasaklamaz ama bütün bunlara toplumca karşıyızdır…
Kahkaha atanlar hayatından memnun olanlar eğlenmesini sevenler nezaketten hoşlananlar ‘büyük’ olmaya inanmayanlar yadırganır bizim toplumda…
Hatta beğenilmez…
Gayri ciddi bir insan olarak bulunur…
Ahmet Altan’ın yeni romanı Son Oyun’da rastladım bu satırlara:
‘Unutma ki dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Elbette ki ahret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız?’
Kuran’dan bir ayetin ilk bölümü diyordu… Merak ettim Enam Suresi, 32. ayetmiş…
Unutma ki dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değildir…
Hala akıllanmayacak mısınız?
Ciddiyet mühim meseledir bizim ülkemizde… Ne demiş Montesquieu ‘ciddi görünmek aptalların kalkanıdır’