Barış yapıyoruz yetmez mi!
.
Vatan Haber
Bu ülkede hiç savaşı övdüğü için, savaşın devam etmesi gerektiğini söylediği için yargılanan yazarlara, politikacılara, hukukculara rastladınız mı siz?
Rastlamadınız değil mi?
Peki, yıllarca mahkemelerde Kürt sorununun yalnızca barışla, demokrasiyle çözüleceğini söyleyenlerin yargılanması bir tesadüf müydü?
Tabii ki hayır.
Bu ülkede bir kesim insan yıllarca savaştan para ve güç kazandı.
Barış ve demokrasi kelimelerinden nefret ettiler, bilinçli olarak toplumu da ettirdiler.
Bunu da açıkca söylemeyemedikleri için yıllarca savaşla vatanseverliği, barış ve demokrasiyle hainliği bir tutan kurallar, kanunlar yarattılar, mitingler, açıklamalar yaptılar.
Biz de hepsine boğun eğdik.
Barış çağında savaşa dolanan bir toplum olarak yaşadık.
Sorunları barışla çözmek günahların en büyüğü ilan edildi.
Barış isyetenler ‘PKK ağzıyla konuşuyor’ diye lanetlendi.
Kürt sorununu kendi elleriyle yaratıp, sonra yarattıkları sorunu bahane edip çıkartıkları savaşla kendi egemenliklerini pekiştirdiler, para ve güç tutkusu yüzünden genç insanları ölüme gönderdiler.
Sonra, fırtınanın ardından aniden açan güneş gibi etraf aydınlandı, hepimizin içi ısındı. Gökkuşağı da durur mu, o da geldi peşinden…
Etraf şenlendi.
Barış artık korkulacak bir söz olmaktan çıktı.
‘Barış olsun’ diyen insanlar arttı.
Günah,barışı istememek oldu.
Öcalan ve PKK kanadıyla müzakereler başladı.
Tüm ülke barış için pervane oldu…
Hatta bizim ülkeden 63 akil insan çıktı…
‘Aslında 63 değil 163 ama biz kadroyu dar tuttuk’ havası yerleşti, insanlar akil seçilmediklerine küstüler bile.
Ama değişmeyen bir şey kaldı; demokrasi korkusu.
Yıllarca barış ve demokrasi sözlerini lanetleyenler, bugün barışın arkasına saklanarak demokrasiyi çok daha güçlü, çok daha rahat bir şekilde lanetliyorlar şimdi.
‘Barışı yapıyoruz yetmez mi’ cümlesinin ardına sığınarak bizim de demokrasi taleplerimizden vazgeçmemizi istiyorlar.
‘Barış geliyor ülkeye siz hala demokrasi derdin demisiniz?’ bile diyorlar.
Çocuklar ölmüyor belki şu sıra ama çocuklarımızın geleceği ölüyor.
Demokrasinin olmadığı bir ülkede yetişen, düşünmeleri, sorgulamları yasaklanan çocuklar, demokrasilerde yetişen çocuklarla rekabet edemezler.
İlerde girecekleri bir yarışı, o yarışa girmeden kaybederler…
Bakıyorum da, barışla beraber demokrasi isteyenlere karşı yaratılmaya çalışılan nefret dalgası, patlayan küfür salvoları, gerçek ortaya çıkacak diye duyulan telaş artıyor.
Ben demokrasi olmadan istenilen barışın yeterli olduğunun söylenmesini sahtekarca buluyorum.
Hatta çok sahtekarca buluyorum…
Silahları susturarak çocuklarımızın bugününü kurtardık.
Onların yarınlarını ise ancak demokrasiyle kurtarabileceğiz. Onları bugün kurtardığımız için mutluyum, evet...
Ama bugünkü sevincin karşılığında onların geleceğini satmayı kabullenmeye yatkın durduğumuz için de üzülüyorum.
Hatta çok öfkeleniyorum…
İstiyorum ki bugün gördüğümüz güneş hep ışısın, çocuklar artık aydınlıkta yaşasın bu ülkede.
Bugünün sevinci, yarının kederi olmasın.