Şampiy10
Magazin
Gündem

Barajı geçsin diye MHP’ye oy verilir mi?

.

ABONE OL
Vatan Haber

Bu benim ilk MHP yazım olacak. Belki muhalefetlerinin etkisinin azlığından... Belki, çok alışılmış türden bir milliyetçilik yaptıklarından, belki de gerçekten siyaset yapmadıklarından dikkatimi çekmediler. Ama geçen akşam, AK Parti’ye ne olursa olsun karşı olan bir komşumla ayak üstü sohbet ederken, “MHP mutlaka barajı geçmeli. Bu seçimin en önemli meselesi bu. Yoksa tam felaket olacak. Oyumuzu ona verelim diyorum” dedi...

Ne demek istediğini anlamak zor değildi komşumun.

“Seçimlerde MHP barajı geçemezse, Meclis’e sadece iki parti girerse, AK Parti’nin bu ezici üstünlüğü hepimiz için felaket olacak” demek istiyordu.

“AK Parti kazansa bile tek parti olmamalı” diyordu.

Buna çare arıyordu.

Ben de düşünmeye başladım.

“MHP yaklaşan seçimde gerçekten barajı geçememe gibi bir sorunun eşiğinde mi?” diye... İçimden bir ses yüksek sesle “evet” dedi buna.

MHP gerçekten bu seçimde barajın altında kalabilir.

Böyle düşünmemin nedeni MHP’nin bir “siyasi parti” gibi davranmaması sanırım, bir siyasi parti hakkında bilmemiz gereken hiçbir şeyi MHP ile ilgili olarak bilmiyoruz.

- Seçimlere nasıl hazırlanıyor?

- Türkiye’nin gelecek beş-on senesi için nasıl bir program yapıyor?

- Türkiye’yi hangi gelecek ile nasıl buluşturmak istiyor?

Bunları bilen yok...

***


Arada bir “Bu şerefsizliktir” diyen bir genel başkan görüyorum.

Başbakan Erdoğan’a verdikleri sert cevapları, kendi tabanlarına vatanı çok sevmenin kanıtı olarak sunduklarını izliyorum.

Doğrularla ya da yanlışlarla fazla ilgilenmediklerini, Erdoğan’a sövmenin siyaset olduğunu zannettiklerini, demokrasi, dünya nereye gidiyor, barış, insan hakları, ekonomi, yargı gibi konuları sorun etmediklerini anlıyorum. Tek oyun bilen pehlivanlar vardır.

Her zaman bildiği o tek oyunu yapar.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bizim politika arenamızın tek oyunlu pehlivanlarından...

Hatta bu aralar ona bile üşeniyor sanki!

Demeç isteseler “Benim eski demeçlerden birini koyun işte” diyecek gibi...

Bunca yıllık politikacılığına rağmen başka bir oyun öğrenmeyen Bahçeli her seferinde aynı oyunu deniyor:

Höt, zöt, vatan, millet, Sakarya...

Artık o kadar buna alıştı ki sanki, “Ben daha iyiyim” bile demiyor Bahçeli, “O kötü” diyerek politika yapıyor.

Bugün dünyada hemen hemen hiçbir ülke, kendi geleceğini tümüyle kendisi belirleme gücüne sahip değil artık.

Bütün ülkelerin geleceğini dünyanın ortak değişimi belirliyor.

Her değişiklik öteki ülkeleri de etkiliyor. Üstelik bu o kadar büyük bir hızla oluyor ki, yarının nasıl bir yenilik getirebileceği bile tam kestirilemiyor. Açık olan tek gerçek var, dünyanın daha iyiye doğru gittiği...

Bundan böyle diktatörler olmayacak, orduların önemi azalacak, daha köklü ve yerleşik bir demokratik anlayış güçlenecek, kutsallıklar, yasaklar bitecek.

Hiçbir parti ya da hiçbir politikacı Türkiye’yi bugünden geri götüremez.

Hiçbirinin gücü yetmez buna.

Şimdi önemli olan dünyayla ilişkimizi kimin en iyi kurabileceği...

Eğer bizim politikacılar bunları anlamamakta direnirlerse, değil seçimde barajı geçmek, bir süre sonra Türkiye sahnesinde kendilerine politik figür olarak yer bile bulamayacaklar. Ne MHP’yi, AK Parti’nin güçlenmesinden korkulması...

Ne AK Parti’yi, güçsüz muhalefet...

Ne de CHP’yi Cumhuriyet mitingleri kurtarabilecek.

***


Hadi bunu da çözün görelim!

Çarşamba günü “Einstein Bulmacası” adlı kitaptan bahsetmiş, dünyanın sadece yüzde 2’sinin doğru yanıtı bulabildiği bir bulmaca yazmıştım.

Çok sayıda mail geldi.

Ve çok sayıda doğru cevap geldi.

“Sanırım, dünyadaki yüzde 2’nin en az yarısı Türkler” diye düşündüm.

Bulmacanın doğru cevabı Alman‘dı.

Ee, hepimiz bulmuşuz...

Ve bulmak için uğraşırken eğlenmişiz.

O yüzden, o kitaptan yeni bir bulmaca daha yazıyorum:

Sosyolog ve radikal düşünür Alex Gibbon, Devon kırsalında devrimci bilincin gelişimi konulu bir araştırma yapıyordur.

Kapı kapı dolaşıp insanlarla konuşur. Son çaldığı kapıda sorun yaşar. Gibbon ev sahibine kendisini tanıtıp evde kaç kişi yaşadığını sorar. Ev sahibi “3 kişi” der.

Gibbon da devrimci politikaların tüm yaş gruplarına hitap ettiği yönündeki tezini sınamak için evdekilerin yaşını sorar.

Ev sahibi evdekilerin yaşlarının çarpımının 225 olduğunu, toplamının da evin kapı numarasıyla aynı olduğunu söyler.

Gibbon şaşırır. Kapıya bakıp numarayı kaydeder. Ama yaşları nasıl bulacağını anlamaz.

Gibbon tek bir soru sorar ev sahibine:

“Kardeşlerinizden çok mu büyüksünüz?”

Yanıt “evet”tir.

Gibbon evdekilerin yaşlarını nasıl bulabilir?

Ve ev sakinlerinin yaşı kaçtır?

Bu çok zor bir soru gibi gözüküyor.

Ama ben bunu da çözeceğinizden eminim.

Cevabı pazar günü yazacağım.

İpucu: Diğer bulmaca gibi düz mantık kullanmalıyız. Çizelgeyi kurduğumuzda, kapı numarasına denk gelen birden fazla üçlü olduğunu görebilecekmişiz.

***


iphone ile günah çıkartma

İşte buna bayıldım. Katolik Kilisesi iPhone ile günah çıkartılmasını kabul etmiş.

Apple Store’da ‘itiraf’ (iconfess) uygulaması 2.99 dolardan satışa çıkarılmış.

Teknoloji, dinin bile hizmetine girmiş durumda. Cep telefonu ile günah çıkartabiliyorsunuz bir süredir.

Bizim inancımıza uygun ne yapabilir Apple acaba diye düşündüm.

Mesela... Bizim yerimize camiye gidecek bir iPhone?

***


18 milyar doları olan belediye başkanı!

Kadir Topbaş hafta başında New York’a gitti. Hem Dünya Yerel Yönetimler Birliği (UCLG) Başkanı olarak Birleşmiş Milletler’deki bir panele konuşmacı olarak katılacakmış, hem de çeşitli görüşmeler yapacakmış.

Yaptığı görüşmelerden biri, 18 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zenginler listesinde sekizinci olan New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg ile...

68 yaşındaki Bloomberg üç dönemdir belediye başkanı.

Dün Star gazetesinde Mehmet Altan “Bloomberg ne zaman belediye başkanı, ne zaman dünya zengini birbirine karışıyor. Bazen başkan bazen dünyaya aldırmaz gibi” diye yazmıştı.

Çok sevdim bu anlatımı, çünkü “Çok zengin bir siyasetçi nasıl olur?” diye düşündüğümde, tam da Mehmet Altan‘ın yazdığı gibi olacağını tahmin ediyorum.

O yüzden Bloomberg’i merak ettim.

Öğrendiklerim daha da öğrenme isteği yarattı bende.

Dünyanın sayılı zenginleri arasına bulunan Bloomberg, bu parasal gücünü rakipleri karşısında “ezici” şekilde kullanmakla eleştirilmiş.

Bloomberg üçüncü kez seçilmek için yaklaşık 90 milyon dolar harcamış, rakibinin kampanya bütçesi 8 milyon dolarmış.

Michael Bloomberg medya şirketi, dünyada finans ve ekonomi haberleri deyince ilk akla gelenler arasında.

Bloomberg medya hizmetleri 68 ülkede 145 temsilcilikte varmış.

Bloomberg Television 24 saatlik yayını ile dünya üzerinde 200 milyondan fazla eve ulaşıyormuş.

Ekonomi dünyasına en doğru verileri sunan, dünyanın en önemli medya kuruluşlarından biri olan Bloomberg medya hizmetlerinde Bloomberg Television’ın yanı sıra Bloomberg Radio, aylık Bloomberg Markets dergisi, finans haberlerini ve bilgilerini içeren bloomberg.com internet sitesi ve yatırımcılara haber ve öngörü sunan Bloomberg Press kitabı da var.

Bu, 28 yıldır aralıksız devam ediyormuş.

Şimdi geriye tek bir soru kalıyor:

Michael Bloomberg böyle bir gücü varken acaba neden belediye başkanı olmak istiyor?

***


Kurtlar Vadisi komedisi

Kurtlar Vadisi-Filistin filmine gittim.

Dizisini seyretmem ama filmini merak ettim. Filmi yazanlar Filistin’de yaşanan acıyı gerçekten iyi anlatmış. Filme Türk-Arap kardeşliğine dair güçlü duygular hakim.

Buraya kadar bir sorun yok gibi...

Mustafa Akyol “Filistin yanlısı bir filmi, izleyen her insan evladına bir şeyler hissettirecek kalitede ve seviyede yapmak var. Doğal taraftar kitleniz dışındaki herkesi güldürecek basitlikte yapmak var. Kurtlar Vadisi-Filistin ise, açıkçası, ikinci tarza daha yakın kaçmış” diye yazmıştı.

Ne yazık ki yazdığının aynısını yaşadım.

İsrailliler çok kötü, Filistinliler çok iyi, Polat tek tabancayla dünyayı fetheder.

Filistin halkı için acı çeken bu filmi yapan dostlar, biraz da bizi düşünüp bir dahaki sefere gerçekten bir film çekerlerse, işte o zaman iyi kalpli olduklarına inanırım.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Olanı sevmek...
  2. “Akrep gibisin kardeşim”
  3. Yazarımız rahatsızlığı nedeniyle bugünkü yazısını yazamamıştır.
  4. Acılar usta, bizler çırağız...
  5. “Bırakın doğa size dadılık etsin”
  6. Bu kış hayat ağır geldi...
  7. Yalan söylüyoruz!
  8. Bu hayat, siz böylesiniz diye böyle!
  9. Biz herşeyin iyi olmasını istemiştik...
  10. Kim öldürüyor bizi?

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.