Bakalım piyesin sonu ne olacak...
.
Geçen gün medyanın içinde bulunduğu sıkıntıları, işsiz kalanları,yargılananları konuşuyorduk.
Biri “unuttun mu dört sene önce o zamanki başbakanın medya için dediğini‘Özgürlüklerin de sınırı var, 25 kuruşa simit yok’ demişti” dedi...
O zaman da bu laf tam ne demek anlamamıştım, açıkcası yeniden duyunca da anlamadım...
“Özgürlüklerimizi daha ‘pahalıya’ mı alalım” demek istemişti acaba?
Yoksa bize bahşedilen 25 kuruşluk özgürlüğümüze layık olmaya çalışmamızı mı söylüyordu?
Galiba hepimizin özgür olmasını istiyor ama ne kadar özgür olacağımıza da kendisi karar vermek istiyor.
Hatta bana sorarsanız bunu sadece istemiyor, bunun böyle olması gerektiğine inanıyor.
Buna inanmayanlara da çok kızıyor...
***
Jül Sezar da beyaz harmaniyesiyle Senato’da imparatorluk yemini ederken“Romalılar özgürce düşünmeli, özgürce ticaret yapmalı, her şey özgür olmalı” demişti.
Ve Senato’dan çıkıp eve gittiğinde eşi Kalpurniya‘ya “Bugün Romalılara özgürlüğün gereğini anlattım. Ve bir Romalı olarak ben de özgür olmalıyım.Özgürce yönetmeliyim halkımı. Özgürce istediğimi yapabilmeliyim” demişti.
Ve özgürce “özgür” Romalıları yönetti işte...
***
“Özgürlüğün sınırları var” diyenler genellikle o sınırları da kendilerinin çizeceğine inanan insanlardır...
Gazetecilik ne yazık ki uzun bir dönemdir büyük bir “özgürlük” olarak yönetiliyor ülkemizde...
Ne öyle yönetilmiyor ki gerçi!
***
Genellikle piyeslerde olur hani, Sakin bir akşam yemeği ile başlar oyun...
Herkes mutludur. Kibardır. Neşelidir. Küçük şakalar yapılır...
Piyes yavaş yavaş ilerler.
Oyundaki kahramanları daha yakından tanımaya başlarız.
Biri alkoliktir.
Öbürü küçük hırsızlıklar yapmaktan vazgeçemez.
Diğeri yalancıdır.
Bir diğeri eniştesiyle sevişir.
Yüzeydeki mutlu ve sakin görüntü aslında gerçeğin tam aksini yansıtmaktadır.
Bizde de durum biraz böyle.
***
Perde açıldığında karşımızda anlattıklarına göre büyük, özgür, zengin,mutlu bir toplum var.
Sanıyorsunuz ki ardında ciddi partiler, güçlü, eşit ve sarsılmaz bir hukuk anlayışı, güvenilir liderler, sosyal adalet ve refah konusunda ileri safhada bir yaşam var.
Oysa öyle mi...
Piyes ilerledikçe ilk görüntüden çok farklı gerçeklerle karşılaşıyoruz.
***
Bakalım bizim piyesimiz nasıl bitecek?
“Yazar” bir sürpriz yapıp da bu piyesi “mutlu sonla” bitirecek mi?
Yoksa bir trajedi seyretmeye mi hazırlanıyoruz?
Ne olursa olsun ilginç bir finale doğru gittiğimiz kesin.