Baba-oğul kazanırsak Ankara’daki inatlaşmayı bitiririz
‘İnanıyorum Osman günün birinde Çankaya’ya çıkacak’
2009 yerel seçimlerine baba-oğul aday olan Gökçekler ilk kez konuştu...
n Baba-oğul, 2009 yerel seçimlerinde Belediye Başkanlığı’na adaysınız. Biriniz Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne biriniz de Çankaya ilçesine... Ve henüz ikinizin de adaylığı kesin değil. Öncelikle Başbakanın açıklaması gerekiyor. Nasıl bir beklenti içindesiniz? “Baba-oğul” olarak aday olmak avantaj mı dezavantaj mı olacak sizce?
Melih Gökçek: Benim kanaatimce adaylık belirlenmesi sürecinde dezavantaj bu. Sayın Başbakan “baba-oğul meselesi” yüzünden karar vermekte zorlanabilir. Denge olması gerekir gibi düşünebilir. Sayın Başbakan, her yönden düşünmek zorundadır. Haklıdır da... Ama aday olursak, büyük avantaj bu durum. Osman’ın kazanacağına yüzde yüz inanıyorum. Azmine, projelerine... Üstelik ben de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olursam tekrar, aynı partiden kavgasız savaşsız Ankara’ya hizmet vermeye devam edeceğiz. Ayrıca ikimiz de olabilirsek Osman’ın bir belediye başkanı olarak hata payı çok azalır.
Osman Gökçek: Bu büyük avantaj tabii. Çankaya’da açılmayan sokaklardan dolayı Ankara Büyükşehir kanalizasyon götüremiyor. Çankaya, Ankara Büyükşehir’in yapacağı tüm faaliyetlere durdurma kararı getirdi. Bu manasız inatlaşma bizimle beraber biter. Çankaya Belediyesi, Büyükşehir’in yaptığı her şeye muhalefet ediyor. Bu biter, hizmet için bu gerekli zaten. Büyükşehir’le Çankaya’yı birbirinden ayırmamak gerekiyor. Bir de liderlerin oğullarında tavandan tabana siyaset söz konusudur. Oğul babanın sahip olduğu kitleye güvenir. Ve kaybeder bu yüzden. Bense tabandan tavana siyaset yapıyorum. Üç yıldır Çankaya’da çalışmalar yapıyoruz. Her gün 100-150 esnaf gezerim. Günde 8 ev toplantısı yaparım. Mahalle mahalle biliyorum ben Çankaya’yı. Ama tabii ki ne babam ne ben emin olamayız, sayın Başbakan bunu açıklamadan hiç kimsenin adaylığı kesin değildir.
CHP dağılma sürecine girdi
n Tuhaf bir seçim süreci başladı bu yıl. Seçimler Mart’ta olmasına rağmen -en erken Ocak sonu Şubat gibi adaylar açıklanması gerekirken, üstelik Türkiye’nin hiçbir yerinde de adaylar belli değilken- Ankara’da yarış çoktan başladı...
M. G: Bu tuhaflığı Murat Karayalçın başlattı. Baykal, bu seçimlerde varolma veya yokolma mücadelesi veriyor. Eğer bu seçimlerde başarısız olursa artık yerinde kalamaz. Baykal’ı sevmeyenler DSP’de toplanıyor. DSP bu toparlanmayı iyi becerirse CHP’ye kızan herkes onlara verir oylarını. Bunu hisseden Baykal yüzde 1’e tekabül eden oy oranı olan Murat Karayalçın’ı yanına alarak durumunu biraz olsun kurtarmaya çalışıyor. Ayrıca CHP belediyecilik vasfına sahip aday bulamıyor. Yerel yönetimler konusunda CHP çok şanssız. Bu yüzden Murat Karayalçın’la bir rüzgar yaratmaya çalıştıkları için erken açıklama yaptılar. Ama bu seçim için diyorum ki CHP, DSP’nin çok ciddi darbesine maruz kalacak. CHP dağılma sürecine girdi. Sonun başlangıcında.
O.G: Türkiye’de hiçbir aday açıklanmadı daha. 12 Aralık’ta AK Parti aday adayları başvurusu olacak daha. Şu an AK Parti içinde benden başka aday adayı yok Çankaya için. Benim erken çıkmamım sebebi de şu: Çankaya, 116 mahalleden oluşuyor. Erken başlamanın faydası büyük. Zaman yetmez yoksa.
n Çankaya’da 20 yıldır CHP belediye başkan adayları seçiliyor. Bu sizi korkutmuyor mu?
O. G: Aksine bu benim avantajım. 20 yılda yapmadıkları o kadar çok şey var ki. Yapmadıkları her şeyi yapabilirim ben. Çünkü bilerek yapmadılar bunca yıl. Zor ya da imkansız olduğu için değil. Ayrıca biraz önce konuştuğumuz adayların geç açıklanması yüzünden, adaylar değil partiler yarışı gibi oluyor, hop CHP kazanıyor. Başka adayları tanıma imkanı bulamıyorlar çünkü.
n Aslında Keçiören’e aday olacakmışsın gibi hatırlıyorum ben seni?
O.G: Öyle bir söylenti vardı. Ama böyle bir girişimim hiç olmadı.
M. G: Biliyorsunuz Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok ile benim sürtüşmelerimiz oldu. Hâlâ da olur zaman zaman. Aklını bana takmış biridir o. Neyse, bu sürtüşmeden dolayı Osman oradan aday olursa AK Parti çok fazla yıpranacaktı. Aynı partideniz sonuçta. İyi olmayacaktı ve bu beni düşündürüyordu. Osman bu durumu kendi farketti ve “Çankaya neden olmasın baba?” dedi. Düşündüm, aklıma yattı. Bunu konuştuğumuz gün gazeteci bir arkadaşımız olayı duydu ve manşet yaptı. Öyle başladı iş.
O.G: Bu ayrıca bir de gençlik mücadelesi. 26 yaşındayım. 15 yaşından beri parti gençlik kollarında çalışıyorum. Bana herkes “Çankaya’yla hiç uğraşma, sosyal demokratlar mutlaka CHP’ye verir” dediler. Dört pilot mahalle seçip gece gündüz bir çalışma yaptım, baktım dedikleri gibi değil. Çankaya’yla ilgili ümit var. Olabileceğine çok inandım.
n Tam ne problem var aranızda Turgut Altınok’la? Gazetelerde Tayyip Erdoğan’ın Ankara Büyükşehir Belediyesi için onu aday göstereceği yönünde haberler okuyorum. Siz de Keçiören Belediye Başkanlığı’ndan geliyorsunuz.
M. G: Yok böyle bir şey. AKP içinde beni sevmeyenlerin “bunu nasıl deli ederiz” diye düşünüp uydurdukları bir şey. Üstelik açıkça buradan söylüyorum ki Keçiören’e de aday olamayacak değil Ankara Büyükşehir.
n Geçen Ağustos ayında su sorunu yaşandı Ankara’da, hatta borularınız patladı ve hatta verilen Kızılırmak suyunun kalitesinin kötü olduğu ortaya çıktı. Şimdi su sorunun 20 yıl için çözdünüz ama bu konuda bir özeleştiri yapmanız gerektiğini düşündünüz mü hiç? 15 yıl belediye başkanlığı yapıp su sorunun önceden çözmemek bana tuhaf geliyor açıkçası...
M. G: Medya da çok yükleniyor bana. Su sorununda da o kadar yüklendiler ki... Yüzde 63’e çıkan oylarım yüzde 55’lere düştü. Allah’ın izniyle şimdi tekrar düzeldi.
n Gerçekten bu oy kaybı medya yüzünden olmuş olabilir mi? Suyu olmayan insan medyaya bakar mı? Zaten kızgın...
M. G: Su sorunun yaklaştığını tabii ki 4-5 yıl öncesinden gördük. DSİ’den izinle baraj yaptık. 90 metreküplük. Ama yağış beklediğin düzeyde değil, dolmuyor barajlar. Son noktada 2007 yılının Şubat ayında Başbakan’a çıktık, ben yetki istedim, verdi, 134 km’den su getirdik. Devlet Su İşleri bunu 10 senede yapmadı. Bir senede yaptık. Kızılırmak’tan su getirdik.
n Peki, borunun patladığı gün ne hissettiniz? Borularınız sağlam değilmiş ama insanlara “Su akıllıca nasıl kullanılır”, onun aklını veriyordunuz... Size nasıl kızmasınlar düşünsenize...
M. G: Olduğum yere yığıldım. Hayatımda iki sefer çok ciddi sıkıntılı an yaşamışımdır, biri buydu. Çok kötü oldum. Biri ölecek diye aklım çıktı. Ne yapardım? Eşim de söylüyor, “Seni hiç o halde görmemiştim” diyor.
Karayalçın’ın rakibim olmasını ben istedim
n Karayalçın sizin için güçlü bir rakip mi? Samimi cevabınızı merak ediyorum...
M. G: Aday olursam karşımda Karayalçın olması çok iyi. Tartışmasız onunla yarışmak isterim. Bir kere ben kendi rakibimi kendim yaratırım. Ben CHP uzmanıyım. Bugüne kadar söylediğim ne varsa çıktı. Üç dört ay önceden söyledim ben Karayalçın aday olmalı diye. Ortada fol yok yumurta yoktu. Genç, temiz, başarılı bir aday olsa karşımda, ben ona ne diyebilirim ki... Hırsızsın, kirlisin diyebilir miyim? Murat Karayalçın senelerce aday olmuş, mağlup olmuş, Baykal’ın geçen seçimde “Listeleri İmralı’dan alan Karayalçın” diye hakaret ettiği, horladığı biri... Baykal’ın bunu aday yapması da kendi çaresizliği... Ankara’ya getirelim şunu koyalım diye bir aday bulamadılar. Çelişkilerle dolular. Murat Karayalçın da Baykal’ın sözüne karşılık “Bunu unutmam ve unutturmam” demişti. Ama şimdi anladığım kadarıyla yeter ki aday olsun. Bu güçlü bir rakip olabilir mi sizce? “Yeter ki CHP’den aday olmak isteyen biri...”
n Karayalçın’ın da sizinle ilgili iddiaları var? Trafik sorunu çözme biçiminizden, Botaş’a olan borca...
M. G: Bir kere borcumuz 400 değil, 200 milyon dolar. 15 yılda bu borç oldu. Kanun çıkarttırdık, doğalgaz özelleşecek, alınan parayla borç ödenecek. Doğalgazı özelleştirdik, sattık son 45 günü var, para ödenecek. Karayalçın, 5 yıl içinde 2 milyar borç yaptı, hâlâ o ödeniyor. Onun döneminde halka yüzde 117’yle doğalgazı sattılar. Bizim Botaş borcumuz yüzünden doğalgaza zam geldiğini söylemek deli saçması bir şey.
Annem “Bu eve bir siyasetçi yeter” demedi, bize destek oldu
n Suyun kalitesi ne kadar düştü? 21 gün o suyu verdiğinizi açıklamadınız... Ve arsenikli tartışmaları başladı...
M. G: Sudaki sülfat arttı. Tuzun bir tür türevi. Demirdeki pası söker. Suyun tadını bozar ama sağlığa zarar vermez. Tabii ki kalitesi düştü. Çamlıdere suyuyla bir değil. Ama Çamlıdere’de su kalmadı. Çamaşır-bulaşık yıkanıyor. Her sabah içiyorum, “sırf bunu bunu diyebilmek için” içiyorum. Ben, iki üç ay daha söylemeyecektim. Ankara çevresi illerde ishal başgösterdi, nefesle geçen bir mikrop. Dedim ki gelen vatandaştan birinden buradakilere bulaşsa hayat boyu anlatamam derdimi bizden değil diye. O yüzden bu hastalığı duyar duymaz suyu 21 gündür verdiğimi, kimseye bir şey olmadığını, rahat olmalarını açıkladım. ODTÜ’nün kendi sitesinde yayınladığı temiz raporunu gösterdik, Kimye Mühendisleri odasının raporuydu, çıktılar biz vermedik öyle rapor dediler. Yahu vermedin de sitende duruyordu, su temiz diyor, oradan aldım diyorum, dinlemiyorlar.
n “20 yıldır Çankaya’da yapılamayan işleri yapacağım” diyorsun Osman, nasıl yapacaksın bunları?
O.G: Sayın Deniz Baykal’ın bu bölge içersinde bir korkusu yok. Rehavet içindeler. Nasılsa oylarımız hazır diye bir hizmet de getirmiyorlar. Ama her şey sorun bu bölgede. En büyük kanıtı da şu: Her seçimde adayını değiştirmiş sosyal demokratlar. Memnun değil vatandaş. Sadece onların yapmadıklarını yapsam, özel bir proje geliştirmeme gerek kalmaz Çankaya için. Bu çok açık ve net.
Gençken ele avuca sığmazdım Osman beni 10’a katladı
n Çankaya, Anıtkabir’in olduğu, Atatürk’ün mahallesi denilen, Sosyal Demokratlar’ın yaşadığı bölge. 20 yılda üç belediye başkanı görmüş. Siz de üç dönemdir Ankara’nın belediye başkanısınız. Bunlarla ilgi sizin yapabileceğiniz bir şey yok muydu hiç Melih Bey?
O.G: Ben yanıtlayayım bunu baba. Sosyal Demokratlar arasında Çankaya’yı olağanüstü bir ilçe haline getirebilecek çok başarılı insanlar var, yüzde bir milyon var ama bu başarılı insan burada aday olamaz. Deniz Baykal kendine parti içinde rakip olabilecek başarılı insanları aday yapmaz. İşini dört dörtlük yapacak bir sosyal demokrat Deniz Baykal’ı ne duruma sokar parti içinde düşünsenize. Bugün karşısına en güçlü aday olarak Mustafa Sarıgül çıktı. Şişli Belediye Başkanı. Ayrıca CHP’nin sosyal demokrat bir parti olduğuna da inanmıyorum. O ideolojiyi sömürüyorlar sadece. Deniz Baykal’ın varsa cesareti şu andaki belediye başkanını tekrar koysun aday olarak. Çankaya bugün artık hizmetsizliğin kalesi haline geldi. Bunlar bana çok büyük ümit veriyor. 4 dönemde yapılmayanı bir dönemde yaparım. Tamamen kendi seçimleri, Çankaya’da hizmet vermemek.
n Peki, ya parti içinde senden başka aday adayı çıkarsa ne olacak bugüne kadar yaptıkların. Tayyip Erdoğan’la hiç görüştün mü?
O.G: Görüşmedim henüz. Ama çok yakında görüşeceğim sanırım ve projemi sunacağım. Aday olup olmayacağıma emin değilim. Başka bir aday olursa tatlı bir yarıştır bu. Ama şunu biliyorum, kim olursa olsun AKP’nin yapacağı anketlerde birinci çıkarım. En yakın rakibime yüzde 50 fark atarım. Ve eminim Sayın Başbakanımız anketleri ciddiye alacaktır, aday yapsa da yapmasa da.
n Olmazsa çok üzülür müsün?
O.G: Aday olamazsam üç yıllık çalışmamı aday olacak kişiyle paylaşmaya hazırım. Şahsi üzüntülerin yeri değil bu iş. Ben kaybettikçe hırslanırım, daha çok çalışırım. Gittiğim ev toplantılarında bana karşı olanları görünce 15 tane daha fazla toplantı yapıyorum.
M. G: Üzülür tabii, üzülmez mi. Ama Osman kararlıdır, yılmaz. Ayrıca aday olursa kaybedeceğine hiç inanmıyorum. Bu Osman ne haylazdı çocukken, bir bilseniz. Muzip, yaramaz ama kararlı. 23, 24 senedir babası siyasetin içinde. Zaten 26 yaşında. Bu hayatın içine doğdu.
O.G: Siyaset kanıma işlemiş artık vazgeçmem mümkün değil. Bizim her sohbetimizde Ankara var. Siyasetçi bir aileyiz sonuçta. Ben siyaseti bu işi çok ama çok sevdiğim için yapıyorum. Yükselebildiğim yere kadar da yükselmek istiyorum. Bunun için uğraşırım.
n 26 yaşında Osman. Anlatımlarına baktığımda genç olmaktan vazgeçmiş gibi görüyorum onu. Siz bunu destekliyor musunuz? 26 yaşında bir gencin yaşaması gereken bir hayatı olmalı...
M. G: Gençliğini yaşamak illa eğlenmek gülüp oynamak değildir. Osman böyle çok mutlu. Ben “dur” desem de durmaz. Kendi çok istiyor, seviyor. Ben gençken ele avuca sığmazdım. Osman beni ona katladı.
O.G: Dediğiniz şeyin muhasebesini çok yaptım ben. İstediğim şeyin bedelini ödemek zorundayım. Tabii ki arkadaşlarım arasında böyle değilim. Eğlenirim, gülerim. Hep böyle olmamız mümkün mü? İstediğim eğlence yerine de giderim, genç bir insanım... Tabii ki kimse bunu engelleyemez. Sinemaya gitmeyi çok severim. Müziği çok severim. Futbolu sevmem. Abimle babam çok sever. Maç varken, annemle oturup sohbet ederim ben. Anneme çok düşkünümdür. Çok önemlidir benim için, hatta aşırı düşkünümdür. Evleneceğim insan da bunu bilecektir benim hayatımda. Eşim başımın tacıdır ama annemden bir tane var. Tabii evlenmeyi şu an hiç düşünmüyorum.
n Annen destekledi mi bu seçimlere girmeni?
O.G: Annem de babam da çok destek oldular. Çok saygı duydular. Annem “Bu eve bir siyasetçi yeter” demedi ki annem bir siyasetçi hanımı, babamın yoğun bir hayatı var, bu yüke rağmen beni destekledi.
M. G: “Yükseldiğim yere kadar yükseliceğim” diyor ya, aklıma geldi annesi anlattı... Bir gün televizyonda Cumhurbaşkanını izliyor Osman... Daha küçük... Kızıyor da biraz, “Bir gün oraya oturacağım” diyor. İnanıyorum, bunu yapabilir Osman. Hiçbir gün Osman’a “Şunu yap, bunu yap” demedim, içinde var Osman’ın. Yetenekleri de buna uygun.
Ahmet çok değişti, Emin’i özlüyorum!
n Yeni Emin Çölaşan’ınız var mı medyada? Ahmet Hakan olabilir mi?
Ahmet eski arkadaşım. Kanal 7’den tanışırız. Hürriyet’e geçtikten ve kendini kalemşör ilan ettikten sonra değişti Ahmet. Yeni birtakım özelliklere sahip oldu. Eski Ahmet’ten değişti. Emin ise emekli gazeteci oldu, özlüyorum onu bazen. Onun parasıyla çok iş yaptık biz.