69. yılında Casablanka’yı yeniden seyrettim
.
Vatan Haber
Bir aşk ne zaman gerçekten aşktır... Bunu hep merak ederim...
Bir hayat ne zaman gerçekten bir hayattır... Onu da...
Ya da yaşamak ne zaman gerçekten yaşamaktır...
Düşman ne zaman düşman, direniş ne zaman direniş, affetmek ne zaman affetmektir...
Her seferinde başka başka cevaplar verilebilen sorular bunlar.
Tam doğru cevabı olmayan bir sorunun kendisi ne kadar önemlidir o zaman?
İşte bunu da çok merak ederim...
Casablanka filmini seyretmişsinizdir değil mi?
Gelmiş geçmiş en iyi aşk filmi derler...
2002 yılında ABD Film enstitüsü tarafından tüm zamanların en iyi aşk filmi seçildi.
Filminin ilk gösterimi, 1942 yılının 23 Kasım’ında yapılmış...
69 yıl önce...
Humphrey Bogart, Ingrid Bergman’ın oynadığı film En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo dallarında Oscar aldı.
Geçen hafta filmi tekrar seyrettim...
Nerdeyse her sahnesi hafızanızdan çıkmayacak bir söze sahip...
Rick ve Ilsa, Humprey Bogart ve Ingrıd Bergman tanıştır tanışmaz birbirlerine aşık olurlar.
Unutulmaz bir haftanın sonunda 2. Dünya savaşında Almanların Paris’e doğru geldiklerini öğrenip şehirden kaçmak için tren garında buluşmak için sözleşirler...
Rick, Ilsa’yı bekler...
Bekler... Ama Ilsa gelmez...
Yıllar sonra...
Ilsa, yanında çok ünlü bir direniş kahramanı olan kocasıyla birlikte Casablanca’ya gelir.
Amacı Lizbon’a, oradan da ABD’ye iltica etmektir.
Bütün umutları, Casablanca’nın en meşhur gece kulübünün sahibi olan Rick’e bağlanmıştır.
Rick, kaçış için gerekli olan evraklara sahip tek kişidir.
Rick, sahibi olduğu gece kulübünde ünlü direnişçi ve onun “karısı” ile karşılaşır...
Rick’i beklemektedirler.
Victor’un karısı Ilsa, Rick’in bir zamanlar kendisini terk ettiğine inandığı ve kalbinin derinliklerine gömdüğü büyük aşkıdır...
Rick ya Victor’un yakalanmasına ve ölmesine izin verecek ya da sevdiği kadının kocasıyla gitmesini izleyecektir...
Bir aşk ne zaman bir gerçekten bir aşktır?
Gitmesine izin vermek mi, seninle kalmasını istemek mi?
Casablanka’yı unutulmaz bir aşk filmi yapan, Rick’in sevdiği kadından, onu delicesine severken vazgeçmesi...
Aşk bazen “vazgeçebildiğinde” aşk oluyor.
Bazen de “asla” vazgeçmediğinde.
Bunun daha önceden bilinebilecek bir kuralı yok, ne yaparsan bir aşk gerçekten aşk olur, bilmiyorsun.
Ama gerçekten aşık olduğunda, aşk gerçekten aşk olduğunda, ne yapacağını biliyor, en doğru, en unutulmaz kararı veriyorsun.
Ya da en azından bunu yapabildiğine inanıyorsun...
Çekilmesinden 69 yıl sonra Casablankayı yeniden seyrettim...
Ilsa Rick’den, kocasını kurtarmasını isterken ‘ikimiz için de düşün’ diyor...
Rick de düşünüyor...
Ve Ilsa’nın kocasıyla birlikte Casablankadan kaçmasının en doğru şey olduğuna karar veriyor.
Ve insan düşünmeden duramıyor; ‘kendini unutmadan’ bir aşk gerçek bir aşk, bir hayat gerçek bir hayat olamıyor mu diye?