Pazartesi günü Vatan’da “Fenerbahçe ve Fethullah Gülen cemaati” bir yazı kaleme aldım. Amacım, geçen yıl 3 Temmuz günü Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın tutuklanmasıyla zirvesine ulaşan şike soruşturması üzerine Fenerbahçe taraftarları arasında her geçen gün güçlenen şu algıya dikkat çekmekti: “Fethullah Gülen cemaati kulübümüzü ele geçirmek istiyor!”
Algı, özellikle sosyal medya mecralarında giderek güçleniyordu ancak geleneksel medya, Fenerbahçeli birkaç yazarın imalı yazıları sayılmazsa, nedense bu hayli önemli ve cazip konuya el atmıyordu.
Cemaat de başlangıçta bu algıyı görmezden geldi. Örneğin cemaatin önde gelen kurumlarından Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ’nın 5 Nisan günü yaptığı ve kamuoyunda büyük yankı uyandıran açıklamada MİT krizi, Ahmet-Nedim olayı gibi birçok kritik konu ele alındı ancak şike davası hakkındaki iddialara hiç değinilmedi. Fakat bir ay sonra, 7 Mayıs günü, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı bu konuya epey geniş bir şekilde yer vermek durumunda kaldı. Dumanlı, “Hakiki Fenerbahçe taraftarının (ve futboldan anlayan herkesin) gülüp geçeceği bir iddia bu” diyerek çok güçlü argümanlar ileri sürdü fakat Cumartesi gecesi Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda başlayıp sokağa taşan, Fenerbahçeli taraftarlarla polis arasındaki olaylar bu algının daha da güçlenmesine neden oldu.
Pazartesi günü çıkan yazımız, uzun süredir bilinen bir “açık sırrın” ilk kez etraflıca ve doğrudan dile getirilmiş olması nedeniyle çok büyük bir ilgi gördü. Bunun üzerine Salı günü, Fenerbahçeli okurlara bir çağrı yaparak görüşlerini paylaşmalarını rica ettim. Burada temel soru şuydu:
Gülen cemaatinin Fenerbahçe’yi ele geçirmek istediğini düşünenler, Ekrem Dumanlı’nın dile getirdiği gibi “dar bir zümre” mi? Yani büyükşehirlerde yaşayan, zaten Gülen cemaatine karşı hasmane duygulara sahip bir avuç “Beyaz Türk” mü? Yoksa, örneğin Anadolu ’da yaşayan ve/veya normal şartlarda Gülen cemaatine sempatiyle bakan Fenerbahçeliler arasında da böyle düşünenler var mı?
Yoğun ilgi
Bu yazı dizisini kaleme almaya başladığımda ülkenin, hatta dünyanın dört bir tarafından Fenerbahçe taraftarlarının yolladığı çok sayıda twitter mesajı ve 300’ü aşkın e-posta vardı bilgisayarımda. Başka takımları desteklediklerini söyleyip konu hakkında görüş belirtenleri saymıyorum.
İşin zor olduğunun farkındayım ama elimdem geldiğince, objektif bir şekilde bu tartışmayı aktarmaya çalışacağım. Bazı Fenerbahçe taraftarlarının ileri sürdüğü gibi, tescilli bir Galatasaraylı olmamın bir sorun oluşturacağını sanmıyorum, hatta tam tersi, siyasi olarak solda yer almama rağmen yıllarca İslami hareket üzerine çalışmış bir gazeteci olarak bunun avantajlı bir durum olduğunu söyleyebilirim.
Salı günkü yazımda da belitmiştim: Amacım, Gülen cemaati ile bazı Fenerbahçe taraftarları arasındaki açıkça dile getirilmeyen gerginliği tüm öğelerini koyup tarif etmek. Bazı okurların beklediğinin aksine “bilirkişi” ve/veya “tek kişilik jüri” gibi hareket etmeye hiç niyetim yok, zaten böyle bir şeyin anlamı da yok.
Bu yazı dizisinde, kimin haklı kimin haksız olduğunu değil, kimin neyi neden düşündüğünü anlamaya ve anlatmaya çalışacağız. Bunu yaparken tek kaynağımız Fenerbahçe taraftarlarının kendileri olacak.
Bu vesileyle, bu tartışmayı başlattığım için bazı Fenerbahçe taraftarlarının beni “cemaatçi”; Gülen cemaatine yakın duran bazı kişilerin de “Ergenekoncu” diye yaftalamaya çalışmalarına gülüp geçtiğimi, iki kanadın en ucunda yer alan kişiler tarafından önyargılı bir şekilde suçlanmanın aslında hiç de kötü bir şey olmadığını vurgulamak isterim.
Son olarak, yazı dizimizin kaç gün süreceğini, tartışmanın nasıl gelişeceğine bağlı olarak saptayacağımızı da duyuralım.
Fenerbahçe ve Gülen hareketi İki camia arasında algı krizi
Bir yanda milyonlarca taraftarıyla Fenerbahçe, diğer yanda Türkiye’nin en güçlü İslami cemaati olmakla kalmayıp küresel bir güç haline dönüşmüş olan Fethullah Gülen hareketi. Yani iki farklı camia. Farklı ama aynı zamanda iç içe iki camiadan söz ediyoruz. Çünkü Fenerbahçeliliği birçok şeyin önüne koyan çok sayıda insan F. Gülen’in kendisine ve onun cemaatinin faaliyetlerine olumlu bakıyor, destekliyor, hatta fiilen içinde yer alıyor. Aynı şekilde Gülen hareketinin veya bunun kapsama alanının içinde yer alıp Fenerbahçeyi tutan çok sayıda kişi var. Bütün bunlara ek olarak, bir futbol kulübü olarak Fenerbahçe tüm dini yapılara, bir İslami cemaat olarak Gülen hareketi tüm futbol kulülerine olabildiğince eşit mesafede durmak durumunda.
Fakat bütün bunlara rağmen bu iç içe geçmiş iki camia arasında bir sorunun yaşandığı gözleniyor. Kuşkusuz her iki camianın bütün fertlerini kapsayan bir sorun değil bu. Bu sorunun kaynağı Fenerbahçe taraftarları arasında giderek yaygınlaşan bir “algı”. Miladı hiç tartışmasız FB Başkanı Aziz Yıldırım’ın tutuklandığı 3 Temmuz 2011 günü olan bu algıyı şöyle özetleyebiliriz: “Gülen cemaati kulübümüzü ele geçirmek istiyor.”
Bildiğiniz gibi bu yazı dizisi için Fenerbahçe taraftarlarına bu algı hakkında ne düşündüklerini sorduk. Şu ana kadar gelen görüş beyan eden FB’lilerin hemen hepsi kulüplerine karşı bir komplo kurulmuş olduğuna inanıyor ama bundan kimlerin sorumlu olduğu konusunda üç farklı cevap var:
1) Bu algıya uygun şekilde Gülen cemaatinin kulübü ele geçirmek istediğine inananlar;
2) Gülen’in şahsını ve cemaatin kendisini değil de cemaatle bir şekilde ilişkili bazı kişileri sorumlu tutanlar;
3) Cemaatin dışında bazı odakları işaret edenler.
Özellikle ilk iki grupta yer alanların bir şekilde hükümete de belli ölçülerde sorumluluk yüklediklerinin altını çizelim.
‘Cemaat gazeteleri sürekli Fener’i suçluyor’
Önce Fenerbahçe taraftarının genel ruh halini çok iyi özetleyen bir iletiye bakalım:
“Taşrada yaşıyorum. Fenerbahçe taraftarıyım. Cemaat gazeteleri 3 Temmuz’dan beri FB aleyhinde suçlayarak ve lehte hiçbir haber, yorum olmaksızın yayın yapıyor. Diğer gazetelerdeki yorumlar ise çok daha heterojen. FB taraftarı bu nedenle büyük çoğunlukla bu işte Cemaat’in parmağı var diye düşünüyor. Taraftar forum sayfaları, sosyal medyada FB’lilerin yazıları genellikle bu yönde yoğunlaşıyor. Sadece polis telefon tapeleriyle ve tek bir takım takip edilerek, (diğerleri FB takip edilirken dinlemeye takılanlar) maçlar seyredilirken eski hakemler, futbol yorumcuları dahil kimsenin farkına varamadığı bir ‘şike’ olayının (üstelik seçim sonuna da ertelenerek) ortaya konulmasının manipülatif olduğu (ülkede futbolu temizlemek gibi bir amacının olamayacağı) konusunda yaygın görüş mevcut. Aziz Yıldırım’ın çete kurmak suçundan (ve hâlâ ) tutuklu olması da FB’liye mantıklı gelmiyor. Ve büyük çoğunluk bunun altında bir şeyler olduğunu düşünüyor. Cemaatin kontrolünde olduğuna inanılan polisin de FB taraftarı söz konusu olduğunda toleranssız davranıp orantısız güç kullandığı düşünülüyor. Umarım hiçbiri doğru değildir ve bu süreç futbolumuz, spor kamuoyu ve ülkemiz açısından olumlu bir şekilde sonuçlanır.”
A. Işık imzalı bu e-postadaki şu hususlara birçok başka FB’li de dikkat çekiyor:
1) Cemaate yakın yayın organları ve gazetecilerin yayınları, söyledikleri;
2) Şike iddialarında FB’nin öne çıkartılması;
3) Davanın özel yetkili mahkemelerde görülmesi;
4) Aziz Yıldırım’ın hâlâ tutuklu olması;
5) Bir şekilde Cemaat ile irtibatlandırılan polisin FB taraftarlarına muamelesi...
Gelen görüşlerde dikkatimi çeken önemli bir husus var: Her ne kadar birileri Fenerbahçe’yi “son kale” gibi görmek ve göstermek isteseler de Gülen cemaatini tamamen sorumlu görenler içinde bile bu olayı bir “laiklik” ya da “Atatürkçülük” konusu gibi görenlerin oranı epey düşük. Buna bağlı olarak, muhafazakâr bir yaşam tarzına sahip olduklarını, örneğin hep AKP’ye oy verdiklerini, öteden beri cemaatin yayın organlarını izlediklerini belirtip 3 Temmuz’dan sonra kafalarının karıştığını, hatta ne yapacaklarını bilemediklerini söyleyenler de var.
‘Bütün kulüplere yönelik çalışma yapılmalıydı’
Bir parantez açıp böyle bir örnek verelim:
“Ben yaklaşık 10 senedir hizmetin içindeyim, aynı zamanda iyi bir Fenerbahçe taraftarıyım. İstanbul’da esnafım. Hizmet bu ülke için her konuda faydalı işler yapmaya çalışan insanlardan oluşan gönüllüler hareketi. Devletin her kademesinde yer alan, aynı zamanda toplumun iyi yönde yönlendirilmesi için çalışan insanlardan oluşmakta. Evet kanaatimce bu şike hareketi de futbolumuzun temizlenmesi için başlatılan bir faaliyet ve Hizmet’in payı da azımsanmayacak kadar var. Bu konuda en büyük sıkıntı Fenerbahçe’nin taraftar olarak büyüklüğünün göz ardı edilmesi. Konuyu en güzel Aykut Kocaman dile getirdi. ‘Her takım hız sınırını aşıyor. Ama radar sadece Fenerbahçeye tutuldu.’ Bununla beraber ok yaydan çıktığı için cemaate yakın savcılar da geri adım atmayarak yangına körükle gidince sonuç taraftarın infiali oldu.
Aziz Yıldırım’ın ordu ve paşalarla olan yakınlığı, yapı olarak da Atatürkçü ve sol kesime yakın söylemleri bence onun hedef tahtasına oturtulmasındaki yegane neden. Ama Hizmet’in görmediği bir konu var: Yıldırım Türk futbolu hatta Türk sporu için Cumhuriyet tarihinin en faydalı başkanı. Bu gün Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan ülkemiz için ne ifade ediyorsa Aziz Yıldırım da Türk sporu için onu ifade ediyor. Aziz Başkan bu işlere öyle veya böyle karışmış olabilir. Ama eğer bir temizlik yapılacaksa bütün kulüplere üstü kapalı bir çalışma yapılıp herkesin kendisine çeki düzen vermesi sağlanabilirdi.”
Twitter
@oktaykirgoz
Cemaat-hizmetin anlayamadığı taraftarlık olgusu. Böyle bir yapıyı anlamadan onunla diyalog kuramazsın
@gemici07
Henüz iddianame ortaya çıkmadan savunmalar alınmadan FB küme düşürülsün kampanyası neden başlatıldı? Neden TFF’ye baskı uygulandı?
@Yusuf_Y
Cemaat vs. Başbakan (AKP) diyalektiği, sırf FB’lilerin tepki ve reaksiyonlarını Başbakan’dan uzak tutmak için yaratılmıştır
@Frappedaki
Ben de bir istatistik yapayım. Ruşen Çakır cemaatin ortamı yumuşatması için görevlendirdiği sevimli objektif adamı mıdır değil midir?
Taraftar konuşuyor
rcakir@gazetevatan.com
Görüşlerinizi yollayabilirsiniz
Cemaat mi FB’yi ele geçiriyor, yoksa birileri cemaat üzerinden senaryolar mı üretiyor? Biz bu ülkede milliyetçiliği, solculuğu agzından düşürmeyen ama uluslararası gizli örgütlerin tetikçi provakatörlüğünü yapan o kadar çok insan gördük ki bu günleri bu bilgiler çerçevesinde değerlendirmek zorundayız. Ne yazık ki futbol sadece futbol değil.
Hasan Bıçakçı
İnsan bilmediğine düşman olur. Bilmeyen insanı kandırmak kolaydır. İnsanlar başı sıkışınca hemen “cemaat şöyle yaptı, şurayı ele geçiriyor” filan diyorlar. Bir Fenerli olarak soruyorum, takımların şike yapmasını ya da teşvikte bulunmasını ya da suç örgütü kurulmasını cemaat mi istedi? TFF’nun şike yok aklamasına kaç kişi inandı? Kendileri bile inanmış değil. O kadar güveniyorlarsa kendilerine dava sonucunda aklanırlar. Bu telaş niye?
Ortada bir suç durumu varken Aziz Yıldırım diye, diğer konularda gazeteci diye yargılanmasın o zaman. Niye? Dokunulmaz mı onlar? FB’yi cemaat ele geçirecekmiş. Sizce bunla amaçları ne olabilir? FB’yi ele geçirince hizmetler mi şahlanacak?
Kemal Zafer Şanlı-Ankara
Bu operasyon seçim sonuna niye bırakıldı? Bunu cemaat mi yaptı, siyasi otorite mi yaptı, yoksa daha da üst odaklar mı, onu bilemem, eğer kanıt olmadan evet bu cemaatin işi dersem ne farkım kalır? İnanın FB şike yapmamıştır demiyorum ama yaptıysa diğer takımların yaptığından farklı bir şey yapmamıştır diyorum. Ama linç tek takıma. Acaba niye? Hedef Aziz Yıldırım’dır.
Nasuh Demirtaş
Ben gerçekten Fethullah Gülen cemaatinin FB’yi ele geçirmek istediğine inananlardanım. Çünkü FB demek Türk futbolu demek, Türk futbolu demekse korkunç bir para gücü demektir. Bu para gücünü ele geçirmek için ülkenin en büyük gücü olan FB’den başladılar, eğer ou halledilirse başka hiçbir kulübün karşı duramayacağını bildikleri için. Ancak belki de bir şeyi tahmin edemediler, taraftarın bu kadar büyük bir reaksiyon göstermesini ve direnmesini.
Adem Ekinci-Kayseri
Bu işin cemaatle falan bir ilgisi yok. Cemaat neden FB’yi ele geçirmek istesin? Böyle bir şeye inanmıyorum. Bugün geldiğimiz noktada FB’ye yapılan düşmanlıkların ve nefretin ana sebebi onu geldiği noktadan aşağıya çekmek, zayıflatmak, büyük ekonomik gücünü zaafa uğratmak, daha doğrusu FB’nin büyüklüğünü hazmedememektir. Bütün mesele budur.
Hayri Taner Can
Fenerbahçe ve Gülen Cemaati arasında bağlantı yapmaya çalışmak, ülke olarak sebep sonuç ilişkilerini bir yerlere bağlama huyumuzla çok yakından alakalı. Fenerbahçemiz şampiyon, Aziz Bey tahliye olsaydı, acaba yine aynı senaryo ortaya koyulur muydu? Bence hayır. O zaman konunun suni bir gündem olduğu açıktır. Cemaat de olsa , hükümet de olsa veyahut adını ne koyarsanız koyun, kimin FB gibi çok önemli bir kulübü karşısına almaktan çıkarı olabilir ki? Sağduyumuzu kaybetmeden kulübümüze sahip çıkmalıyız.
Taner Bahçe-Bursa
YARIN: Gülen cemaatine yönelik algının nedenlerini ele alacağız ve özellikle bazı yayın kuruluşları ve gazetecilere odaklanacağız