BDP’lilerin Karadeniz gezisi, Sinop ve Samsun’daki olaylar yüzünden iptal olunca nabız tutmak için Trabzon’a gittik. Sonuç: Trabzon direkten dönmüş, yani heyetin iptal kararı isabetli olmuş
BDP’li milletvekillerinin de yer aldığı Halkların Demokratik Kongresi (HDK) heyeti Pazartesi günü Sinop’ta, Salı günüyse Samsun’da saldırıya uğradı.
Heyet güvenlik gerekçesiyle Çarşamba günü Trabzon’da yapılması düşünülen etkinlikleri iptal etti. Biz de Perşembe Trabzon’a gittik, heyetin faaliyetlerine katılacaklarla, tasvip etmedikleri bu geziyi uzaktan izleyecek bazı yerel siyasetçilerle, milletvekillerini protesto edeceklerini söyleyen bazı gençlerle ve kentte herhangi bir tatsızlık yaşanmamasından birinci derecede sorumlu olan güvenlik güçlerininin yetkilileriyle görüştük. Siyasi olarak birbirlerinden epey farklı, hatta zıt kişilerin “gelselerdi kesin olay çıkardı” noktasına varmalarının birkaç sebebi olduğunu gözledik.
‘Kesin olay çıkardı’
Öncelikle Trabzon’da olay çıkmasının kaçınılmaz olduğu düşüncesinin hakim olduğunu gördük. BDP’lilere sempatik ve antipatik bakan kesimler her ne kadar ardından Giresun gezisi planlanmış olsa da, turun finalinin Trabzon’da olacağında ve bunun pek makul bir fikir olmadığında birleşiyorlardı. Öyle ki birçok kişi “Eğer tur Trabzon’dan başlamış olsaydı hiç olay çıkmayabilirdi” gibi iddialı cümleler kurabildi.
Kente biçilen misyon
“Kesinlikle olay çıkardı” diyenler, bu iddialarını büyük ölçüde Trabzon’a biçildiğini düşündükleri misyona bağlıyor. 2005 yılında TAYAD’lılara yönelik linç girişimi, 2006’da Rahip Santoro’nun öldürülmesi, 2007’de Hrant Dink suikastı gibi olaylar dikkatlerin Trabzon üzerinde toplanmasına neden olmuş ve bu ilin birtakım derin odaklar tarafından bir tür “pilot bölge” olarak seçildiği düşüncesinin hakim olmasına yol açmıştı.
Trabzon’da ilk olarak bir grup sosyalistle bir araya geldik. Emek ve Özgürlük Meclisi kurucularından İhsan Hacıbektaşoğlu, Gültekin Yücesan, Mehmet Akcelep; ÖDP İl Başkanı İsmet Ar, TKP İl Başkanı Süleyman Hacıbektaşoğlu ile sohbetimize, yerel Güne Bakış Gazetesi’nin sahibi ve yazarı, muhafazakâr çizgideki Ali Öztürk de katıldı.
‘Kim bu odaklar?’
Onlara göre Trabzon’da “provokasyon”dan ziyade “organizasyon”lar söz konusu. Yani bazı gençlerin milliyetçi duygularla sokağa çıkmasından ziyade, birtakım odakların bazı gençleri, milliyetçi duygularını kışkırtarak sokağa çıkartmaları söz konusu. “Kim bu odaklar?” diye sorduğunuzdaysa mutlaka “devlet” cevabını alıyorsunuz: “Bu gençler polise asla itiraz etmezler. Hele asker dediniz mi çok korkarlar. Diyelim ki olay çıktı. Devletten birileri ‘durun’ derse her şey yatışır.” Bir de örnek veriliyor: “İki yıl önce Sümela Manastırı’nın ibadete açılması nedeniyle çok olay bekleniyordu. Bizse asker-polis devreye girerse bir şey olmayacağını savunduk. Nitekim birkaç gözaltıyla olay çıkması önlendi.
‘Trabzon düşerse her yer düşer’
Trabzon’da “milliyetçi tepki” denince akla gençler, gençler denince taraftar grupları, taraftar grupları denince de 61 Gençlik Trabzonspor Taraftarlar Derneği geliyor. 2004’te kurulan derneğin başında 34 yaşındaki Özgür Özal var. Özal, köpükler saçarak konuşan fanatik bir milliyetçi, bir holigan değil. Neyi nasıl söylediğini iyi bilen, kendisini çok hızlı ve özlü ifade eden, tüm bunları yaparken de duruşundan taviz vermeyen etkileyici biri.
- BDP’liler gelmeseydi ne olurdu?
Biz Aziz Yıldırım’ın maç nedeniyle Trabzon’a gelme ihtimaline yoğunlaşmışken bu çıktı. BDP’lilerin niyetlerini samimi bulmadık, gelmemelerini istedik. Şükürler olsun ki gelmediler.
- Neden?
Gerilim yaratırdı. Çünkü onları terör örgütünün temsilcileri olarak gördük. Onların gelmesinin Trabzon’a neler verip Trabzon’dan neler alacağının muhasebesini yaptık ve gelmemelerinin daha iyi olacağı sonucuna vardık.
- O zaman hükümetin İmralı görüşmelerine de mi karşısınız?
Öcalan görüşmeleriyle bunların ziyareti ayrı şeyler. Buraya gelmelerinin çözüme hiçbir katkısı olmazdı. Tepki çekeceklerini yüzde 100 biliyorlardı. Dinleyecek kitle olmamasına rağmen niye gelip neyi anlatacaklardı? Amaçları ortamı germekti. Gelselerdi her şartta BDP/PKK kazanacaktı. Olaysız geçseydi reklamları olacaktı. Olay olsaydı ‘Bakın herkes her yere gidiyor ama bizi bırakmıyorlar’ diyeceklerdi.
- Trabzon’un özel bir önemi olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Ülke gerçeği Trabzon gerçeğidir. Trabzon düşerse her yer düşer, çünkü Trabzon Türkiye’nin kalesidir. Trabzon’u birileri pilot bölge olarak görüyor. Eğer buradaki direnci kırarlarsa Türkiye’de her şeyi yapabilirler. Neden böyle? Trabzon yıllardır solcu bilinir, CHP çok az belediye seçimi kazanmıştır. Milliyetçi bilinir ama MHP iktidar olamaz. Eğer BDP’liler gelseydi, tıpkı şehit cenazelerinde olduğu gibi her partiden insanlar sabah saat 8’de valilik önüne protestoya gelirdi. Sonuçta polis ile vatandaş karşı karşıya gelecek ve Doğu’daki gibi görüntüler olacaktı.
- Geziye Trabzon’dan başlamış olsalardı ne olurdu?
Çok şey olurdu. Herhalde havaalanından buraya gelemezlerdi.
- Niye illa protesto?
Çünkü tepki verilmesi hiçbir şey olmamasından daha iyidir.
Artık eskisi gibi gaza gelmiyoruz
61 Gençlik Trabzonspor Taraftarlar Derneği’nin başkanı Özgür Özal’ın, “Birileri sizleri kullanıyor olabilir mi?” sorusuna verdiği yanıt çarpıcı: “Biz Trabzonlu gençler bir anda tepki veren bir kitleyiz. Dolayısıyla birileri tarafından kullanılabiliriz. Bazı durumlarda kendimize ‘Bunu biz mi yaptık, yoksa kullanıldık mı?’ diye sorduğumuz olmuştur. Ama şunu söyleyebilirim: Eskisi gibi gaza gelmiyoruz. Aklıselimle, ılımlı davranmaya özen gösteriyoruz. Bir de kimler tarafından, hangi şartlarda arandığımızı iyi biliyoruz.”
MHP ile CHP’nin ‘milliyetçilik’ yarışı
Trabzonlu sosyalistler, MHP’nin TAYAD linci nedeniyle çok ciddi bir muhasebe yaptığını, daha sonraki olaylarda bu partinin dahli olmadığını söylüyor. MHP İl Başkanı Muammer Demeli de, HDK heyetinin ziyareti halinde “kesinlikle sahada olmayacaktık” diyor: “Genel Başkanımızın çok kesin tavrı ve talimatı var. Biz de hem ilçe teşkilatlarımızı, Ülkü Ocakları’nı uyardık. Tam bir teyakkuz halindeydik ve sağduyunun galip gelmesi için elimizden geleni yaptık, yapacaktık.”
‘Bölge çok şehit verdi’
Demeli’ye CHP’nin tavrını sorduğumda şu cevabı verdi: “Milliyetçilik konusunda bizim fikirlerimiz yıllardır aynı. CHP’li arkadaşlarsa son dönemde bayrak, devlet gibi konularda bizi geçer oldu. Bizden daha fazla milliyetçiler ama buna ulusalcılık diyorlar.”
Aynı konuyu tabii ki CHP İl Başkanı Yavuz Karan’a da sordum. İşte cevabı: “CHP tabanı tabii ki milliyetçi ama biz Atatürk milliyetçisiyiz. MHP ile aynı çizgide değiliz.” Karan, BDP’li vekillerin gelmesi halinde tepkinin kaçınılmaz olduğunu söylüyor ve bunu bölgenin çok şehit vermiş olmasına bağlıyor: “Eğer bir şeyleri test etmek için bugüne kadar hiç uğramadıkları Trabzon’a gelmek istedilerse çok yanlış. Trabzon test edilecek bir halk değil.”
AKP’nin çelişik tavrı
Başbakan Erdoğan, “Her milletvekili istediği yere gider” şeklinde özetlenebilecek net bir tavırla Sinop ve Samsun’da yaşananlara karşı çıktı. Trabzon’da da devlet yetkililerinin ziyaretin sorunsuz geçmesi için çaba gösterdiğini farklı kaynaklardan öğrendik. Ama aynı tutumun siyasi iktidarın sivil ayağında geçerli olmadığını da gördük.
Trabzon’daki sohbetlerimizde muhataplarımız, AKP’li Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun “Nasıl olsa paraları vardır” diye baştan savma bir gerekçeyle heyete salon tahsis etmediğinin altını çizdi. Bunun üzerine büyük bir otelin toplantı salonu için anlaşılmış, ama otel yönetimi de son anda vazgeçmiş. Nihayet valilik devreye girmiş ve Dünya Ticaret Merkezi’nin salonu ayarlanmış. Belediyenin bu tutumunun yaklaşan yerel seçimlerle irtibatlı olduğu anlaşılıyor.
Yarın: Sürece destek çok, ancak umutlu olan az