Yargı ‘suç kanıtlarını’ açıklamak zorunda değil mi?
.
Yargıtay dün Balyoz davasındaki mahkumiyet kararları ile ilgili kendi kararını açıkladı. Aralarında MHP Milletvekili-emekli Korgeneral Engin Alan ’ın, emekli Orgeneraller Çetin Doğan ve Bilgin Balanlı ’nın da bulunduğu 237 sanık hakkındaki mahkumiyet kararlarını onarken 88 sanığın mahkumiyet kararlarını bozdu.
Evrensel hukuk kurallarına göre, hukuk devletlerinde bir mahkeme bırakın mahkumiyeti, “tutukluluk” kararı vermek için bile toplum vicdanını ve mahkumlarla ailelerinin vicdanlarını rahatlatacak, inandırıcı “kesin-net kanıtlar, bilirkişi raporları” ortaya koymak zorundadır. Oysa artık Türkiye’de bunlara gerek duyulmadığı açıkça görülüyor. Balyoz ’da da, Ergenekon ’da da, diğer siyasi davalarda da “aynı suçtan yargılanan veya hüküm verilmiş” isimlerden bazıları için gösterilen gerekçelerin keyfi şekilde diğerlerine uygulanmadığı gibi açık bir durum var ortada.
Kanıt ne, suç ne?
Örneğin biri için “terör örgütü üyesi olduğunu gösteren yeterli kanıt bulunmadı” derken diğerine “bulunduğu” söyleniyorsa bu kanıtın ne olduğu da açık şekilde bilinmelidir. Yargıtay’ın mahkumiyet kararını bozduğu 63 sanık için “eylemlerin suç için anlaşma kapsamında kalması” nedeniyle karar verilmiş, peki mahkumiyeti onanan Engin Alan’ın (ve diğerlerinin) eylemi, suçu hangi aşamadaymış ki onun “20 yıl hapis cezası” onanıyor ve milletvekilliği düşürülecek deniyor, ne yapmış bunun için toplum ve kendisi öğrendi mi?
Hükümetle yıllarca birlikte çalışmış ve demokrasi dışı tek bir sözü, eylemi görülmemiş olan ama her nasılsa Ergenekon denilen örgütle ilişkilendirilen Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ “hangi kesin kanıtla” hükümeti düşürmek isteyen terör örgütü lideri haline getirildi ?
Başbuğ hakkında bir ağır ceza mahkemesi bu kararı verirken, Yalova Sulh Ceza Mahkemesi ’nin onun için “terör örgütü lideri” diyen vatandaşın suç işlediğine karar vermesine hukukun hangi bölümünde cevap aranabilir? Başbuğ “devletin istihbarat birimlerinden hiçbirisi Ergenekon terör örgütü diye bir örgüt tespit ettik diye bir bilgiyi mahkemeye sunmadı” diyor, bu durumda “hayali örgütlerle suçlama yapıldığına” inananlar haksız mıdır?
Bilirkişi raporları..
Adeta “öyle cezalar verilsin ki bundan sonra kimse aklına getirmesin” amacıyla, “gelecekte milyonda bir ihtimal için bile önlem” gibi yürütülen bu davalarda bilirkişi raporları göz önüne alınmadı, sahte olduğu Microsoft firması tarafından kanıtlanan CD’ler “geçerli delil” sayıldı, polisin “sehven oldu” diyerek ilave ettiği sahte iddialarla ilgili ne oldu bilinmiyor. Hapse atılmış yüzlerce kişi neden orada olduğunu da bilmiyor. Yargının özellikle referandumdan sonra yapılan değişikliklerle durumu bellidir ama zaten tablo böyleyken on tane daha Yargıtay kararı çıksa bunların “bağımsız bir yargı” tarafından verildiğine de, adaleti yansıttığına da inanmak imkansızdır.
Adaletin bu ülkede mumla arandığı günlerde yaşamak ve hayatını haksız yere hapiste tüketen insanları görmek vicdanı olan herkese acı veriyor!
Zeki Şahinoğlu’nun başarısı!
İstinye Park’ta yapılan HAYTAP ödül gününde kazanan fotoğraf sahiplerinin yanında Koza Yönetim A.Ş Genel Müdürü Levent Alatlı ile Pazarlama Yetkilisi Didem Baş ’a da katkılarından dolayı plaket verilmiş. Ve HAYTAP plaketi alan bir veteriner hekim var; Beşiktaş Hayvan Rehabilitasyon Merkezi ’nde yıllarca özveriyle çalışan, doğru teşhis ve tedavileriyle tanınan, en zor kırık-çıkık operasyonlarını yapan ve sonunda her nasıl olduysa (bizde ödül böyledir ya, bir şekilde başına bir çorap örülür) o görevden alınan Veteriner Hekim Zeki Şahinoğlu..
HAYTAP’ın ve hayvanseverlerin bildiği gibi Beşiktaş hayvan kliniği küçük ve zor şartlarda çalışan bir merkez . İstense daha geniş bir alan sağlanabilir ama maalesef yıllardır bu yapılamadı. O küçük yerde bile büyük işler yapan Şahinoğlu bu nedenle Massachusetts State Fire Chiefs Assocation ’dan ödül almış bir isim ki bu kuruluşlar “hayat-mal ve çevreye yapılan önemli katkılar” ı ödüllendiriyor.
Onlarda öyle, bizde böyle.. Zeki Şahinoğlu ’nun çalışmalarını HAYTAP gibi ülkedeki tek ciddi hayvan hakları kuruluşunun takdir etmesi bu nedenle ayrıca önem taşıyor, kim bilir belki bu takdirler onu “engelleyen”leri biraz uyarır, umalım!