Şampiy10
Magazin
Gündem

Tek sorun ‘cumhuriyetçi’ olmaları mı?

.

ABONE OL
Vatan Haber

Hani artık “Türk’üm” derken bile huzursuzluk hisseder hale getirildik ya, yakında “Türkiye Cumhuriyeti” derken de aynı huzursuzluğu hissettirecekler mi diye korkuyorum.

Cumhuriyet’in korunmasını istemek de suç olur mu diye düşünüyorum. “Olmaz, olmaz” demeyin, herşey olabilir. Sadece Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e bağlı insanların başına gelenlere baktıkça her şey olabilir. Artık baskılar hukukçulara kadar vardı. Çağdaş Hukukçular Derneği’ne gece yarısı operasyonundan sonra İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal ve baro avukatlarına olanlara bakın..

Halka açık Barobahçe’de

Kocasakal geçenlerde Kanlıca’da açtıkları ve halka da açık olan “Barobahçe” isimli, yeşillikler içindeki tesiste basına bir toplantı yaparak kendileriyle ilgili davayı anlattı.

Biliyorsunuz “12 Eylül darbesi sonrası hakkında dava açılan ilk baro başkanı” olan Ümit Kocasakal ve 10 yönetim kurulu üyesi için “yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs” ten “Balyoz davasına bakan özel yetkili mahkeme” tarafından 2-4 yıl arasında hapis cezası isteniyor.

Hakim ‘Savcının eşi’..

Bu çelişki de çok enteresan tabii, ülke yöneten siyasiler ve eski Genelkurmay Başkanı çıkıp özel yetkili mahkemeleri her türlü etkileyecek konuşmalar yaparken, “yürütmenin yargıya açık müdahalesi” hiç sorun olmazken, “bir hukuksuzluk gördüğünde eleştirmek” en doğal hakkı olan Baro Başkanı için dava açılması enteresan değilse nedir?

Her neyse bu da oldu ve dava açıldı.. Ama diğer gelişmeler daha da enteresan; Baro Başkanı ve yöneticilerini yargılayacak mahkemenin kadın hakimi “onlara iddianame hazırlayan savcının eşi” imiş.. Artık bu nasıl tesadüf ise öyle olmuş, “adalete” güveneceksiniz!!. HSYK’nın referandumdan sonra Adalet Bakanlığı bünyesinden isimlerle baştan aşağı değiştirilmesine rağmen “bağımsız” kaldığına inanıyorsanız sonucun adil olacağına da inanacaksınız.

Sıra Barolarda..

Hepsi bu kadar değil; o arada “Baro yönetimi seçiminde Kocasakal ve ekibinin yüzde 60 oyuna karşı yüzde 20 oy alan (başkanlık yarışında Kocasakal’dan sonra 2’nci olan kişi eski AKP Ataşehir İlçe Başkanı imiş) ekip, dava açıldığı için Baro yönetiminin düştüğünü iddia etmiş. Böylece “onları gönderir, yerlerine biz geçeriz” diye düşünüyor olmalılar.. Asıl amaç bu olsa da büyük resme baktığınızda “medya, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler sindirildi, susturuldu, sıra barolara geldi” mesajı gayet net görünüyor.

Hukuksuzluk “hukuk ve hukuk kuruluşlarının içine” kadar işlemişse adaleti nasıl ararsınız?

Gerçekten dehşet olaylar yaşanıyor ! Ve eğer görevini yapmaktan, Başbakan’ın bile dahil olduğu milyonlarca insan gibi “Balyoz Davası’ndaki hukuksuzluğa tepki göstermek”ten başka bir şey yapmamış olan Kocasakal’ı engellemek için de bir “içeri atma nedeni” bulurlarsa Türkiye gerçekten bitmiş demektir!

İktidar samimi ise bunu yapar!

Başbakan Erdoğan biliyorsunuz yıllar geçtikten sonra Balyoz Davası’nda tutuklanan askerlerin uzun süre tutuklu kalmalarına karşı çıkmıştı.. Mahkemeye “elinde delil varsa ver kararı, yoksa bu kadar uzun tutukluluk olmaz” demişti.

Gerçi verilen “karar”larda da geçersiz, sahte olduğu kanıtlanmış deliller geçerli kabul edildiği için o kararlar da tartışmalı ama tutuklular için eğer iktidar partisi samimiyse öncelikle “tutuklu milletvekilleri”nin serbest bırakılmasını sağlayabilir.

İsterlerse bunu yapabilecekleri ortadadır. Terör örgütü liderine özel eve varıncaya kadar her imkan tanınırken ve artık mesele “serbest bırakılması tartışmasına” gelmişken milletvekillerinin bir karış odada hapis tutulması çok ayıp olmuyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kadınlara yasaklar nereye varıyor!
  2. Dershane konusu pek garip!
  3. Diyanet, kadınlar ve hadisler!
  4. Yeni Bavul ve 28 Şubat!
  5. Devlet ‘mezhep’ soramaz!
  6. Buldan ve katiller!
  7. Kadına şiddette ‘medya’nın suçu!
  8. ‘Geri zekalılar bile anlar’ demiştim!
  9. Devlet Güneydoğu’ya girebiliyor mu?
  10. Haşim Kılıç parti sözcüsü gibi!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.