Şampiy10
Magazin
Gündem

Suriye ve İran’la savaşa doğru!

.

ABONE OL
Vatan Haber

Suriye’den atılan roketatar Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesine düştü, 1’i asker olmak üzere 3 vatandaşımız yaralandı. Esad’ın askerleriyle “Türkiye’nin himayesinde” tutulan “Özgür Suriye Ordusu” isimli muhalif takım (ki aralarında dünyanın terörist saydığı ve gerçekte de azılı bir terör grubu olan El Kaide de var) bizim sınırlara o kadar yakın çarpışıyor ki adeta biz de savaşın içinde gibi olduk. Sınır illerimizde yedirilen-içirilen-yatırılan-her türlü destek sağlanan muhalifler tabii ki sınıra yakın yerlerde “Esad askerleri ve onunla birlikte olan PKK ile” çarpışıyorlar.

Bundan önce de kaç kez ilçelerimize toplar, mermiler düştü, yaralanan hatta ölen vatandaşlarımız oldu (Akçakale’de 5 kişi ), ders almadık. Sanki dünyada sadece bizim derdimizmiş gibi “muhalif” adı altında “bir ordu”yu korumaya devam ettik. Onları korumamız nedeniyle Esad PKK’yı Kuzey Suriye’de iyice güçlendirdi, onunla işbirliği yaptı, PKK Güneydoğu’da saldırılarını arttırdı bu da bizi uyarmaya yetmedi.

Ceylanpınar Belediye Başkanı “Suriye jetlerinin sınırdaki bazı bölgeleri bombaladığını, atılan bombaların, seken kurşunların Türkiye’yi de etkilediğini, yaralananlar olduğunu, ambulansların aralıksız yaralı taşıdığını” söylüyor. Şarapnel parçaları evlerin bahçelerine düşmüş ve “tesadüfen” yaralanan olmamış. “Başımıza da düşebilirdi, bir dahaki sefere ne olur bilmiyoruz” diyor Başkan.. Kendi yaralılarımız yetmiyor gibi bir de sınır boyunda yaralanan Suriyelileri bizim sınıra taşıyorlar, bizim hastaneler bakıyor. Yani hiç şüphe yok orada bulunanlar tam bir savaş ortamının içinde yaşamaktalar.

Daha önce Suriye’yi “vatandaşlarımızın hayatı tehlikeye girerse sessiz kalmayız” diye tehdit ettik, oysa Ceylanpınar’da okullar bile tatil edildi, halk panik halinde.. Ve bu ilçemiz de Suriyeli kaynıyor..

Eğer bu da değilse “yanlış dış politika” neye denir bilinmez, umalım da bu nedenle kısa süre içinde Suriye ve İran’la savaşın içine düşmeyelim. Gidiş o gidiş zira!

*****


Ve Suriye’ye nota!

Bu kaçıncı nota ama yine Ceylanpınar olayından sonra “Suriye’ye bir nota daha verdiğimizi” Dışişleri Bakanı Davutoğlu açıkladı.. Bakan “Suriye’ye bir nota daha verdik. BM Güvenlik Konseyi ve NATO’ya durumu rapor ettik. Uluslar arası kamuoyunun sessiz kalması vicdanları zedeliyor” demiş.

Duruma bakılırsa zedelenen vicdanlar yalnızca bize ait, diğer ülkelerde böyle bir zedelenme olsa bir hareket de olurdu ama Davutoğlu’nun da dediği gibi hiç hareket yok. NATO Genel Sekreteri alçak perdeden hatta fısıltıyla “gerekirse Türkiye’ye destek veririz” diyor ama bugüne kadarki kayıtsızlıklarına bakınca o bile pek inandırıcı görünmüyor.

ORTADOĞU KAYNIYOR

Ayrıca o “gerekirse” lafı “savaşa girerse”yi kastetmekte.. Bir kere savaşa girildi mi Türkiye “Doğu’dan, Kuzey’den, Güney’den, Güneybatı’dan o kadar çok yönlü bir ateş hattına” itilmiş olacak ki destek filan kurtarmayacak.. ABD önce Türkiye’yi gazlayarak Suriye iç savaşına müdahil etti, şimdi İsrail’i de kullanarak savaşı bölgeye yayacak ve sonunda aklınca Ortadoğu’ya yıllardır planladığı şekli verecek.

YA BİZİM SORUMLULUĞUMUZ?

İsrail Golan tepelerine düşen top mermisinden sonra Suriye topraklarını bombalamaya başladı.. Savaş bölgesel hale geliyor ve biz rahatlıkla bunun dışında kalabilirdik ama (neye güveniyorsak) yapmadık. Şimdi kavgalı olduğumuz İsrail’le müttefik halinde Esad’a mı saldıracağız, belli değil.. Davutoğlu “yaşananların birinci sorumlusu Esad, 2’nci sorumlusu BM Güvenlik Konseyi’nin ataleti” demiş. Ya üçüncü sorumlu; bizim sorumluluğumuz?

Bütün Batı ülkeleri, BM uzak dururken ve kendi terör sorunumuz yeterliyken bizim öne atılmaktaki sorumluluğumuzu unutacak mıyız? Hükümet bu savaştan uzak durmak için elinden geleni yapmalıdır, başka çaremiz kalmadı!

*****


10 yılda ne oldu?

Başbakan Erdoğan terör konusunda muhalefet partilerini kastederek “30 yıldır süren davayı hükümet meselesi görenler var” diyerek bunun “Hükümeti zora sokma gayreti” olduğunu ifade etti. Doğrudur, PKK terörü 30 yıldır sürüyor ama 2000 öncesinde tamamen durdurulduğunu da unutmayalım.

AKP bu 30 yılın 10 yılında iktidardaydı ve o yıllar içinde, özellikle “örgüte silah bıraktırmadan başlatılan açılım” sonrasında örgütle yapılan görüşmeler, verilen vaatlerle beklentileri arttıktan sonra terör de arttı. Suriye konusunda atılan hatalı adımlarla daha da arttı. Ve böyle bir durumda hangi parti iktidarda olursa olsun sorumluluğun doğal olarak “hükümete ait” görüleceği şüphesizdir.

Yani şimdi orada örneğin “Çiller, Yılmaz Hükümeti” gibi bir hükümet olsa o sorumlu gösterilmeyecek miydi? Hükümetler her dönemde yalnız “başarıları veya istedikleri konular” ile değil, “hataları ve eksikleriyle” de sorumlu tutulurlar. Bunu kişiselleştirmek ayrı bir siyasi hata olur.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kadınlara yasaklar nereye varıyor!
  2. Dershane konusu pek garip!
  3. Diyanet, kadınlar ve hadisler!
  4. Yeni Bavul ve 28 Şubat!
  5. Devlet ‘mezhep’ soramaz!
  6. Buldan ve katiller!
  7. Kadına şiddette ‘medya’nın suçu!
  8. ‘Geri zekalılar bile anlar’ demiştim!
  9. Devlet Güneydoğu’ya girebiliyor mu?
  10. Haşim Kılıç parti sözcüsü gibi!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.