Sıra geldi emzikli bebeğe!
.
Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek kucağında 3-4 aylık bir kız bebekle fotoğraflarını afiş yaptırmış, cadde ve sokaklara astırmış. Altına da “Gelecek nesil için belediyecilik” yazdırmış. Sadece bu fotoğrafın “gelecek nesil”e nasıl zarar verdiğinin ve açıkça suç olduğunun ya farkında değil veya bilerek yapıyor.
Öncelikle din açısından ne olduğunu Diyanet İşleri’nin, din öğretim üyelerinin hemen görüp yanlışı ortaya koyması gerekir ama “dünyaya İslam dersi vermeye” kalkmalarına rağmen kendi ülkelerinde bunu yapmıyorlar, yapamıyorlar.
Kadınlar için, çocuklar değil!
“Mümin kadınlar” a “bunu kesin olarak yapın, din emridir” diye değil, “onlara söyle, yapmaları daha hayırlıdır” şeklinde bir tavsiye niteliğinde olan ve o yıllarda kadınların korunması, cariyelerden de ayrılması için gerekli olan Nur Suresi 31’inci ayet “kadınlar için” inmiştir, çocuklar ve hatta bu örnekte görüldüğü gibi “bebekler için” değil. İran’ da, Suudi Arabistan ’da veya El Kaide’nin ele geçirdiği ve Şeriat kurallarını uyguladığı Suriye illerinde bile görülmemiştir böylesi!
İkincisi; Belediye Başkanı bunu yaparak “bebekleri bile kadın gibi mahrem saydığını” göstermekte, masum yavrulara bu yolla da “cinsellik düşündürecek, tehlikede olduğunu hatırlatacak” bir yetişkin kimliği yüklemektedir.
Zaten tehlike varken..
Bu ülkede zaten 3 yaşında bebeğe bile tecavüz eden sapıklar, çocuklara hatta “engelli çocuklara” tecavüz eden , evlenerek ölümüne neden olan ruh hastası yaratıklar varken küçücük bebeklere bu şekilde dikkati çekmek, onları “dindar kadın” istismarı yapmak için, aslında kendisinin dindarlığı daha da ileri götürdüğünü göstermek için vitrine çıkarmak açıkça suçu davet etmek ve ortak olmaktır.
Beykoz Belediye Başkanı bu posterleri derhal toplatmak ve yaptığı yanlış için özür dilemek zorundadır. Kendisi yapmıyorsa sorumluluk partisine düşer! Kadın ve Aile Bakanlığı başta olmak üzere TBMM’deki milletvekilleri , sivil toplum örgütleri neyle meşguller ki sesleri duyulmuyor konusu ise başlı başına bir tartışma gerektiriyor!
Alın size dokuz gün tatil!
Dünyanın hiçbir çağdaş ülkesinde her dini veya milli kutlamanın en az 9-10 gün tatile çevrildiği görülmemiştir. Biz tüm sorunlarını halletmiş (!) bir ülke olduğumuz için devamlı bu yapılıyor. 3-4 günlük tatiller arada gün olmasına, ucuca gelmemesine rağmen- bir önceki ve sonraki hafta sonu tatillerine ekleniveriyor, sömestr tatili gibi tatiller çıkıyor ortaya..
Neymiş efendim; turizm canlanacakmış, başka ülkelerin turizm sorunu mu yok, bizim kadar aklı mı yok? Bu yapılınca normal şartlarda şehirler arası yola çıkmayacak olan tüm aileler (kimse de diğerlerinden geri kalmayacak ya) arabalarına atlayıp yola koyuluyorlar. Bu Bayram’da daha yaz tatili yeni bitmiş, birçok insan aylar süren tatillerinden (bu tatiller de zaten Batı ülkelerinden çok uzundur) yeni dönmüş.. Olsun efendim, çıkılacak.
Afete yakalanmış gibi..
Niye döndün, okullar açılıyordu ama biz henüz doymamıştık mı? İnanılır gibi değil.. Daha önceki uzun bayram tatillerinde olan trafik faciaları yine aynen yaşandı, bu gidişle 22’nci yüzyılda bile yaşanacak görünüyor ki o da inanılır gibi değil. 8 günde 113 kişi ölmüş, 624 kişi yaralanmış .. Tatil 4 günde bırakılsaydı belki de can kaybı yarıya inecekti.
Bir yanda Suriye savaşıyla başımız dertte; “El Kaide’ye bağlı grupların Türkiye’deki Kürt bölgelerinden Suriye’ye savaşçı gönderdiği ve savaşı oradan yönettiği..Suriye’den gelen İslamcı grupların Antep, Adıyaman, Bingöl, Batman, Urfa, Diyarbakır, Bitlis illerine yerleştikleri” haberleri veriliyor. Bu son derece önemli bir olay ama sanki yokmuş gibi kimse ağzını açmıyor..
Diğer tarafta PKK polis araçlarını yakıyor, Bitlis’te balık tutmaya giden vatandaşları dövüyor, telefonlarını kırıyor, “sizi burada görürsek öldürürüz” diyor. İnsanların kendi ülkelerinde serbestçe dolaşma hakkı bile teröriste teslim edilmiş, ortada devlet yok.. Sadece bu iki olay bile derhal gerekeni yapmak üzere çalışmayı gerektirirdi ama Türkiye uzun tatilde..
E sevsinler bizim tatilimizi değil mi canım? Kendi düşen ağlamaz demiş atalarımız!