Sevsinler Obama’nın sözünü!
.
Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretinde Obama “ulusal güvenlikle ilgili her konuda Türkiye’ye anlık istihbarat paylaşımı sözü” vermiş. Sevsinler onun verdiği sözü; bir hatırlasın bakalım bugüne kadar kaç kez aynı sözü verdiler ve her sözlerinden sonra “sınırlardan yüzlercesi aynı anda ve ağır silahlarla geçen teröristler”in yaptığı saldırılarda kaç şehit verdik. Baksınlar bakalım tek bir kez o “anlık istihbarat paylaşımları” ile önlenen saldırı oldu mu?
Sonra “Suriye’de ABD’nin yavaş kaldığı” sitemine (ki Cumhurbaşkanı Gül de aynı şeyi söylüyor) de şöyle demiş; “ABD Müslümanlara karşı savaşıyor algısı vermek istemedik, muhalifleri destekleyeceğiz”.. Çook pardon, Irak’ta kime karşı savaşmışlardı, hayatını kaybeden 2 milyon kişinin dini neydi, Afganistan’da savaştıkları Müslüman değil mi? El Kaide ne mesela? İran’a savaş açmaktan söz ediyorlar, İran Müslüman değil mi? Irak’ta Amerikan askerleri hangi dinden insanlara en ağır işkenceleri yapıp gülerek kameraya kaydetmişler, hangi dinden kadınlara tecavüz etmişlerdi?
Bizi ateşe itti..
Esad kendi insanlarını öldürten bir diktatör ama “Suriye’de destekleyeceklerini söyledikleri muhalifler”in insanları öldürüp kalbini sökmesi daha az bir vahşet midir? Reyhanlı faciası onun “Türkiye’yi kışkırtıp öne atması, muhaliflerin yanında yer alıp açıkça onları desteklemesini istemesi” yüzünden olmadı mı? ABD kendini tek akıllı sanarak kıvırtmasın, Samuel Huntington gibi tarihçilerini bile kullanarak dünyaya istediği şekli vermek üzere oynadığı bu oyunlarını kendi siyaset bilimcileri bile yutmuyor artık..
Öne çık Big Brother!
Şimdi de; Irak’ta ve diğer ülkelerde yaptığı yanlışlar, kötü politikaları yüzünden, dünyanın önünde suçlandığı için Suriye savaşından uzak duruyor ve Türkiye’yi piyon yapıyor.. Suriye’yi değiştirecekse bizi Beyaz Saray’da ağırlayıp Türk helvaları ikram ederek filan göz boyayacağına Irak’taki gibi öne çıksın, “big brother” olarak muhaliflerin yanında yer alsın, onları kendisi desteklesin. Reyhanlı’da hayatını kaybeden onlarca vatandaşımız ABD’yi hiç ilgilendirmedi, kendisi girsin savaşa, biz onun sırtını sıvazlayalım. Yeter artık! “Çözüm sürecini ve akilleri” de pek beğenmiş, teröre çözüm bulunursa herkes memnun olur ama bu çözümün hangi şartlara bağlı gerçekleşeceğini, çözüm sürecini halka “Hükümet yerine neden akillerin anlatması gerektiğini” de açıklasa iyi olur. Asıl bilen kendisi nasılsa!
Fransa’da ‘best seller’!
Artık mumla arıyorum iyi bir haber çıkar mı diye.. Bu ülkedeki büyük çoğunluk gibi arka arkaya gelen kötü haberlere üzülmekten yorgun düştüm. Ve neyse ki bu arada biraz gülümseten iki güzel haber aldım.
Birincisi; uluslar arası başarı kazanmış, daha önce birçok eseri Batı ülkelerinde “best seller” olmuş, Dan Brown’ın dünyayı sarsan “Da Vinci Şifresi” kitabında anlattıklarının çoğunu daha önce kitaplarında yazmış araştırmacı-yazar Aytunç Altındal’ın bir kitabının daha Fransa’da “best seller” olduğunu duymaktı.
Adeta “Google’dan farksız” bir hafıza ve bilgi birikimine sahip olan Altındal’ın “Why Did God Change His Mind-Tanrı Neden Fikir Değiştirdi” isimli kitabı da geçen hafta Fransa’da “e-book”ta en iyi satan kitaplar listesinin başına geçmiş. Arkadaşlığıyla gurur duyduğum değerli dost Aytunç Altındal’ın yeni başarısını gönülden kutluyorum.
‘Gençlerin sevdiği’ olmak!
İkinci güzel haber benimle ilgili.. Bu yıl 9’uncusu yapılacak olan “Geleneksel İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Ödülleri”nde 22 bin öğrenci ve 1500 öğretim üyesinin oylarıyla “En İyi Köşe Yazarı” dalında 9356 oy ile birinci seçildiğim üniversitenin rektörlüğü tarafından bildirildi.
Birkaç yıl önce İAÜ öğrencileri tarafından “Her Açıdan” isimli TV haber programım da “En İyi Gündem Programı” seçilmişti. Bugüne kadar (Uluslar arası Lions’un en büyük ödülü Melvin Jones dahil) sivil toplum kuruluşları ve kadın örgütleri tarafından raflara sığmayacak kadar çok sayıda ödüle layık görüldüm çok şükür. Ama öğrencilerin, bu ülkenin gençlerinin oyuyla seçilmek, “onların sevdiği gazeteci” olmak beni bambaşka mutlu ediyor. Ödülümü almayı da asla başkasına bırakmam, kendim gider, tadını çıkararak yaşarım o anı.. Kendim teşekkür ederim seçenlere!
Nazlı Ilıcak geçen sefer TRT programının yaptığı anket sonucuna gösterdiği garip tepki gibi “gençlerin seçimi” konusunda sinirlenip yine şüpheli yazılar döktürür mü bilmiyorum ama bir tereddüdü varsa bilgi alması açısından (!) önceden açıklayayım dedim.