Milli irade özgür mü, değil mi?
.
Yarın mübarek Kurban Bayramı’nı kutlayacağız, hayırlı uğurlu olsun. Umarım Allah bayramda edilen duaları kabul eder de bundan sonra daha huzurlu ve şiddetten, kavgadan, intikam-rövanş alma hırslarından uzak günler yaşarız. Umarım o gencecik aslan gibi askerlerimizi arkalarında yüreği yanık analar, babalar, eşler, evlatlar bırakarak kaybetmeyiz.
O kadar çok haksızlığın ve öfkenin, bitmeyen hırsların, gıcırdatılan dişlerin, sırtlan benzeri sahte gülümsemelerin arkasında gizlenmiş kinlerin bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz ki artık bayramlar bile sevindirmiyor insanı.. Buruk, hüzünlü geliyor herşey..
GÜNAHLAR AFFEDİLİR Mİ?
Merak ediyorum, bunca insanın haksızlığa, hukuksuzluğa uğratıldığı, örneğin; katiller ve onlarca can almış teröristler serbest bırakılırken “somut bir suç işlememiş, bir takım iddiaların kurbanı olmuş” yüzlerce insanın neredeyse ömür boyu hapse mahkum edildiği ülkede bunu yapanlar ve yapılmasına susanlar kurban kestiklerinde günahları affedilmiş mi olacak? Yürekleri huzur mu bulacak?
Geçen akşam TV’de yine malum iki kadın gazeteci (hem değişmeyen, tekrarlayıp durdukları söylemlerinden dolayı “malum”lar, hem de ekranda kendilerinden başka kadın gazeteci bırakılmadığı için) oturmuş Mustafa Balbay’ın 2002 yılında Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’la yaptığı röportajdan bahsediyor ve “Yeni hükümet için bir şey söylemeyecek misiniz? Bir mesaj da vermeyecek misiniz” demesinin 4 yıldır hapiste olmasına yetecek bir neden olduğunu savunuyorlardı.. Oysa apaçık ortadadır ki Altan Öymen’in de programda söylediği gibi gazeteci özellikle önemli kişilerle röportaj yaparken, böyle bir fırsat yakalamışken “ağzından laf almak” için zorlar..
ACIMASIZ SUÇLAMALAR
O durumda da “ortada TSK’nın hassas olduğunun bilindiği laiklik meselesi” vardı ve yeni hükümetin “laiklik açısından sorunlu” olduğu da Erbakan döneminden beri biliniyordu.. Balbay’ın sorusu büyük ihtimalle bu konuda bir mesajı, bir “laiklik vurgusu”nu kastetmekteydi, herhalde “darbe yapar mısınız” diye soracak değildi.. Ama bu hanımlar ekranda “unutturmayalım, bu gazeteciler kendi sınırlarını aştılar, orduyla yakın ilişkiye girdiler” yarışıyla meslektaşlarını suçlamaktan vazgeçmediler.
Eeh, rahmetli anacığım “bu da geçer yahu” sözünü sıkça tekrarlardı, bayramı “işlemedikleri suçlar nedeniyle” cezaevinde geçirecek gazeteciler ve diğerleri için de “işledikleri suçlara rağmen” serbest bırakılanlar için de adalet bir gün yerini bulacaktır. Ama aynı adalet bu haksızlıkları gözünü kırpmadan yapanlar için de vardır, en azından adı “vicdan” olanı bir gün rahatsız edecektir yapanı!
CUMHURİYET BAYRAMI
Kurban Bayramı’nı milletçe kutlayacağız, dini bayramlarımızı kutlayabiliyoruz, neyse ki orada sorun yok ama bundan sonra “milli bayramlarımız”ı kutlamak yasak olacak gibi görünüyor.. Törenleri kaldırma eyleminde 19 Mayıs’lardan başlayıp 23 Nisan’a geçtik, 30 Ağustos “şöyle bir kutlandı” ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na geldi sıra.. Valilikler milletin bayram kutlaması için yürüyüşünü bile “yasa dışı” hale nasıl getirdiler akıl almaz ama buradaki soru gerçekten “tarihe geçecek kadar” önemli..
Milli irade özgür mü değil mi? Kendi istedikleri her konuda “Milli irade ne derse o olur” diyen Hükümet acaba “milli iradenin milli bayramını kutlama iradesi”ne yönetim tarafından ipotek konmasını nasıl açıklayabilir? “Özgür mü, değil mi” sorusunun cevabını kim verecek?
Daha da önemlisi; Cumhuriyet Bayramı’nı sokakta kutlamak isteyen kalabalıkları valilikler nasıl durduracak, biber gazıyla mı?
KURBAN KESİMİNE DİKKAT!
Kurban kesmek dini bir görev ama “kurban parasının bağışlanabileceği”ni de Diyanet açıklamıştı.. Ben “Gelsin biftekler, yiyelim” deyip diğer tarafta kurban kesimine karşı çıkanlardan değilim. Çocukluğumdan beri “kurban kesilen” aileler içinde bulundum, kendim de kestirdim ve dağıttım. Yıllardır kurbanlarımızı “Mehmetçik Vakfı”na bağışlıyoruz. Ama bayram nedeniyle “hamile veya yaşı çok küçük hayvanların” kesilmesi, kesim işini bilmeyenlerin ve hayvanlara acı çektirenlerin “bana sevabı olsun” diye can çekiştirerek hayvan kesmesi ve buna benzer yanlışları izlemeye katlanmam mümkün değil.
Ne ekranlarda gösterilen “kan gövdeyi götürüyor, sokaklardan akıyor” görüntüsüne tahammülüm var, ne de koyun eti yemeye.. Koyun-kuzu hiç yemiyorum ve aslına bakarsanız artık neredeyse hiç et yememek noktasındayım. Bayramda da tek umudum kurban kesiminin kurallara uygun yapılması.. Tek umudum bu!
Sevgili okurlarım, Kurban Bayramınızı en iyi dileklerimle kutluyorum.
Motorlarınıza bakın!
Birkaç gün önce bir veterinerde “araba motoruna girdiği için ön sağ bacağı ezilen” ve bu nedenle kesilen, acılar içinde bir kedi yavrusu gördüm. Miyavlaması kapının dışından duyuluyordu.. O minnacık, sevimli yüze, acısını anlatan gözlere bakmaya dayanamıyor insan.
Lütfen ama lütfen arabalarınızı çalıştırmadan kapağı açıp bir kerecik bakın. Bu sizin iki dakikanızı alır ama bir can kurtarabilirsiniz.. Havalar soğudu, şiddetli yağışlar başladı, çoğu araba motorlarına saklanıyor, UNUTMAYIN! Onlar kendini kurtaramaz ama siz yapabilirsiniz.
Bana izin!
Bayramdan başlayarak kısa bir süre ben de tatil yapacağım. Merak etmeyin, buralardayım, uzun sürmez. Tekrar görüşene kadar kalın sağlıcakla!