Meydana ‘Mursi’ adı verilirken..
.
Suriye ’nin de Mısır ’ın da kurtuluşu çok zor.. Çünkü bir dikta rejiminden diğerine savrulup duruyorlar. Ve bu talihsizliğin içinde çocuklar dahil çok sayıda masum insan acımasızca katlediliyor.. Soracak olursanız bu vahşeti yapanların hepsi “Allah yolunda” .. Söylediklerine göre kimi “cihat” peşinde, bu katliamları din adına yaptıklarını söyleyince Allah’ı da inandıracaklarını ve onun kullarını kendi vahşi emellerine kurban ettikleri için bir de üstüne cennete gideceklerini düşünüyorlar.
Kimi ise sadece “güç” peşinde, koltuğu ele geçirmek için darbe yapıyor ve gelen de “devirdiği kadar” diktatör.. Diktatörleri destekleyen veya karşısında savaşan Müslüman Kardeşler gibi aşırı dinci terör örgütleri de en az o diktatörler kadar acımasız.. Suriye’de El Kaide ile birlikte çocuk yaştaki gençlere göz kırpmadan yapılan katliamlar, insanları canlı canlı yakıp olayı internetten izletmeler hep bu örgütlerin işi.. Kısacası halkın huzura ermesi zor..
İsrail ve dış güçler..
Bu arada Suudi Arabistan’dan Arap Emirlikleri’ne kadar Arap ülkeleri Mısır’daki darbeyi ve orduyu destekliyor, Mursi ile Müslüman Kardeşleri istemiyor. Başbakan Erdoğan “Mısır darbesinin arkasında İsrail var” dese de tabloya bakınca Arap ülkelerinden önce İsrail’in işaret edilmesi insana “Gezi olaylarının arkasında dış güçler var” sözünü hatırlatıyor. Bu İsrail ve dış güçler nasıl oluyor da sadece Müslüman ülkelerde (ki örneğin ABD’nin oyunları açık ve nettir ama o bile aynı soruyu hak eder) bu kadar başarılı olabiliyorlar, gücü ele geçirince “dikta” dan vazgeçmeyen yönetimlerin hiç mi suçu yok?
Biz neden Esenler’deki Cumhuriyet Meydanı ’nın adını Rabia olarak değiştirecekmişiz, ne alaka ki bir caddeye “Mursi” adını verecekmişiz bunu da anlayan kimse yok.. Bizde değerli ve demokrat kimse ya da kahraman mı kalmadı ki caddemize (seçimle gelse de) halkına baskı uygulamış, demokrasiye saygı göstermemiş birinin adı verilecek? Kendi ülkesinde “darbeyle devrilmiş olması” da demokrasi dışıdır ama biz niye bunları yapalım yahu?
Yağmurdan kaçarken..
Okurlarımızın bu konuda yazdıkları yorumlara bakalım:
Bir yorumcumuz (Mehmet Ali Eker) diğerlerine “Mursi sandıktan çıkan, seçim sonucu göreve gelen biri.. Ama sizler için halkın tecihi değil postal sesi önemli” demiş.. Tipik bir kestirme yol, Türkiye’de siyasetçiler de sık sık başvuruyor.. Oysa darbe demokrasi dışı dır ve onaylanamaz ama seçilmiş liderlerin “bizi halk seçti, canımızın istediğini yaparız” diyerek “demokrasi dışına çıkması” da onaylanamaz aslında..
Karşı yorumlardan bazıları şöyle: “Bazı yorumculara bakınca sanki Mısır’da Mursi ‘demokrasi havarisi’ymiş de kendisine darbe yapılmış gibi algı yaratılıyor. Mursi, Mübarek’in baskılarına isyan edip demokratik hayata geçmek isteyen halkın isyanı sonunda iktidara geldi, ilk icraatı rejimi dini temeller üzerine oturtmaya çalışmak oldu. Mısır halkı yağmurdan kaçarken doluya yakalandı.” (İrfan Saral)
“Mursi 52 milyon halkın 11 milyonunun oyunu aldı sonra kız çocukların evlenme yaşını 9’a indirdi. Geri kalan 41 milyonun bu çirkin zihniyeti kabul etmek zorunda olduğunu düşünmek acınılası bir durumdur.” (Leman Oğuz).. Yani iktidarı “güç uğruna vatandaşların hak ve özgürlüklerini yok etmek, onları ezmek” için kullanan liderler kafa karıştırıyor, aslında yukarda belirttiğim gibi burada ortaya çıkan tablo tartışılmalı, demokrasi yalnızca “seçimle gelmek” midir, soru bu!
Fikirler acıyı hissetmez..
Geçenlerde bir film izledim, 2005’te yapılmış ama bu kadar sinema tutkunu olmama rağmen ben kaçırmışım nasıl olduysa, bugünün olaylarına çok uyuyor. İngiltere’yle ilgili olarak çevrilmiş ama tabii sivil ya da askeri fark etmez, “güç uğruna her tür baskıyı seçen yönetimler” in sonunda nereye varacağını anlamak açısından (ki Ortadoğu’ya bakmak bile yeterli) önemli bir film “V for Vendetta” ..
Genç yaşına rağmen Oscar’lı oyuncu Natalie Portman ’ın performansını izlemek büyük zevk, ufak tefek bir kadının bu kadar devleşmesi insanı müthiş etkiliyor. “Bu ülkenin güvenliği mutlak bir itaate bağlıdır”, “amaç yöntemi meşrulaştırır” benzeri sözlere kızıyor, “Fikirler kanamaz, onlar acıyı hissetmez ve onlar sevemez. İnsanları hapsedebilirsiniz ama bir fikir 400 yıl sonra bile dünyayı değiştirebilir”, “bedenimi hapsedebilirsiniz ama ruhum özgürdür” gibi sözlere hayran oluyorsunuz.. Bence herkes, siyasetçiler de dahil izlemeli. Öğrenmenin sonu yoktur, malum!