Şampiy10
Magazin
Gündem

Kadın ve çocukların ahı tutar!

.

ABONE OL
Vatan Haber

Biliyorsunuz..

“Kadın ve çocuk tecavüzleri” konusunda yasa değişiklikleri hazırlanırken 2002 yılında açıklanan tasarıdaki akıl almaz, çağdışı, asla kanun olamayacak maddelere büyük bir tepkiyle karşı çıktığım için TCK Komisyonu’nun iki üyesi tarafından bana açılan davaları.. Bunların “biri hariç” hepsini kazandığımı..

“Bu maddeleri yasalaştırmak isteyen ancak ruh hastasıdır” şeklindeki cümlem nedeniyle Prof. Doğan Soyaslan’a 2007’nin para birimiyle 15 milyon TL tazminata mahkum edildiğimi.. Bu haksız ve yanlış mahkeme kararını (yalnız kendi adıma değil, tüm gazetecilerin ifade özgürlüğü ve kadın-çocuk davaları açısından) AİHM’ye götürdüğümü.. Ve AİHM’nin Türkiye’yi “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade ve düşünce özgürlüğüyle ilgili 10’uncu maddesini ihlal ettiği” gerekçesiyle bana 7000 Euro (AİHM önce 25 bin Euro demişti ama devletimiz reddetmiş) artı “ödediğim tazminatı faiziyle birlikte geri vermeye” mahkum ettiğini biliyorsunuz.

KADIN KURULUŞLARI VE HAYTAP

Ben de bu parayı üç ay içinde- aldığımda “kadın ve çocuklarla ilgili sorunları araştıran kadın kuruluşlarına ve sokak hayvanları için çalışan HAYTAP’a bağışlayacağımı” açıkladım (büyükçe bir kısmı TKDF’nin ülke çapında yapmakta olduğu “ensest-aile içi çocuk tecavüzü” araştırmasına harcanacak).

Aynen Doğan Soyaslan’ın yaptığı gibi parayı alıp çekilebilirdim ama “milletin vergilerinden alınacağı için” bunu yapmayacak ve o parayı yine millet yararına harcayacağım. Ama burada önemli bir soru var ortada..

HAKSIZ KAZANÇ

O yanlış karar sonunda Doğan Soyaslan yıllar öncesi (bugünkünden de daha değerli) oldukça yüklü sayılan bir para miktarını “haksız kazanç” olarak aldı.. Buna karşılık ben hem maddi, hem de “yazısında hata yapan gazeteci” durumuna düşürüldüğüm için “manevi” kayba uğratıldım. Sınırlara her zaman saygılı olduğum için “hayatım boyunca kaybettiğim tek dava”ydı bu.. (TV programımın kalkması için uğraşanlar bile yıllarca yaptığım programda tek dava açamamıştır, o kadar dikkatliyim yani.. Açılsa da “tarafsız bir mahkeme şartıyla” kazanırım ki artık o “tarafsızlık” noktasında maalesef bir soru işareti bulunmakta.)

Sonuca gelelim, ben TV’lerden “çekilin kadınların önünden de tecavüzcüleriyle evlensinler” diyen, çocuk tecavüzünde “çocuğun rızasına bakılsın” diyen birinin bu haksız kazancı edinmesine karşıyım. Neden onun harcadığı para devletin yani milletin cebinden çıksın?

‘ADALET BAKANLIĞI MÜŞAVİRİ’

Bu nedenle bir karşı “manevi tazminat davası” açmayı düşünüyorum ama öğrendiğime göre devlet de (eğer isterse) bu parayı ödedikten sonra “kararı veren hakime” rücu ediyormuş. Yalnız hakime olduğu takdirde Soyaslan ve benzer şekilde haksız kazanç elde edenlerin yanına kalıyor. Bu da “büyük bir haksızlık” olarak görünüyor. “Yanlış kararla ödenen tazminatların devlete kesinlikle iade edilmesi” gerekir. Hukuk varsa doğrusu budur!

Ama.. Hala “üniversitede hukuk dersi veren” Doğan Soyaslan o davalar sırasında akıl almaz şekilde dosyasının üzerine “Adalet Bakanlığı Müşaviri” yazmıştı ki gönüllü avukatım olan kadın dernekleri avukatlarının hayretten ağzı bir karış açık kalmıştı (Batı ülkelerinde “Prof” bile yazamaz).. Tabii ki böyle bir görevi olan (Adalet Bakanı o hakimlerin geleceğine karar veren HSYK’nın başında, düşünün) kişinin davasına bakan hakimin vereceği kararın böyle olmasına şaşmamak gerek.

Zaten bu görev (halen yapmıyorsa bile) onu “devletin parayı geri istemesinden” de kurtaracak, onun cebine kalan haksız kazancı katlanmış haliyle millet geri ödeyecektir. Adına “adalet” deniyor ama!

TEŞEKKÜR

Sevgili okurlarım, dostlarım, meslektaşlarım; hakkımdaki AİHM kararı internette ve gazetede açıklandıktan sonra günlerce arkası kesilmeyen tebriklerinizle, son derece gururlandıran övgülerinizle, sevincinizi, takdirlerinizi anlatan mesajlarınızla “yanımda olduğunuzu” bana hissettirdiniz.

O kadar güzel anlatımlarla hissettirdiniz ki nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Ama şunu iyi biliyorum, o yazdıklarınız “bu ülke için, bu toplum için her çabaya, her zorluğa değeceğini” mükemmel anlatıyor. Hepiniz sağ olun, var olun, sonsuz teşekkürler!

NOT: Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak telefonla arayanlar arasındaydı. Kutlarken bana “hukuki yarar sağlayacak” bilgiler de verdi. Sayın Kamalak’a tekrar teşekkür ederim.

*****


Hakim ne anlamalı?


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaatı artık çok zorlaştırdılar biliyorsunuz. Ama sonuçta yine de gidilebilir. Hakimler karar verirken “yapacakları yanlışlar”ın yıllar sonra bile “bumerang gibi kendilerine döneceğini” bilerek vermeliler. Benimle ilgili karar; ilerde diğer gazetecilerin “kendilerine yapılan haksızlıkları” götürdüklerinde “ne yönde karar verileceğini” de gösteriyor. Çok önemli bir başka noktayı da..

RUH HASTASI..

Dava konusu olan yazılarımda; çocuk tecavüzü olaylarında “çocuğun rızası”nı aramak isteyenlerin, “kadın ve çocuklara toplu tecavüzlerde suçlulardan birinin evlenmesi halinde hepsinin serbest bırakılmasını” isteyenlerin “ancak ruh hastası olabileceğini” yazmıştım. AİHM, böyle düşünen profesörlere “ruh hastası” deyimine ceza kesilmesini “ifade özgürlüğüne aykırı” bulduğuna göre bugün her iki konuda da hala “aynı yönde, kararlar veren hakimler”e bu sözü yakıştırmanın da suç olmayacağı sonucuna varabiliriz.

“Ruh hastası” olduklarının söylenmesini ve buna inanılmasını istemiyorlarsa “çocuğun rızası” lafından ve “tecavüzcüleri serbest bırakmak”tan vaz geçsinler (daha geçen hafta 15 yaşında kıza tecavüz eden ve ikisi Emniyet’te görevli polis olan 34 suçluyu birden bıraktılar). Yoksa tekrar “mahkeme isimleriyle birlikte” ruh hastası olduklarını yazacağım.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kadınlara yasaklar nereye varıyor!
  2. Dershane konusu pek garip!
  3. Diyanet, kadınlar ve hadisler!
  4. Yeni Bavul ve 28 Şubat!
  5. Devlet ‘mezhep’ soramaz!
  6. Buldan ve katiller!
  7. Kadına şiddette ‘medya’nın suçu!
  8. ‘Geri zekalılar bile anlar’ demiştim!
  9. Devlet Güneydoğu’ya girebiliyor mu?
  10. Haşim Kılıç parti sözcüsü gibi!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.