Her petrol kuyusu başında bir devletçik!
.
Bizim en başarılı, en deneyimli siyaset bilimcilerimizin “çözüm”le, “süreç”le ilgili yorumlarını pek duyamıyoruz, sesleri çıkıyorsa da fısıltıyla çıkıyor ama Mısırlı, Kahire Üniversitesi’nden bir akademisyen; Prof. Dr. Nadye Mustafa “Ortadoğu ile ilgili” bir açıklama yapmış.
Özetle; “Ortadoğu’da etnik ve bölgesel farklılıklar kullanılarak ülkelerin parçalandığına” dikkat çekmiş ve “bölgede büyük devletlerin bırakılmayacağını” söylemiş. Mısır’da, Libya, Cezayir ve Tunus’ta, Sudan, Yemen ve Arabistan’da ‘mezhepsel kartların’ oynandığını, Toplumsal olarak uyanık ve dikkatli olmak gerektiğini vurgulayarak, düşünür, gazeteci, akademisyen ve vatanseverler bu projenin karşısında olmazsa hepimiz kaybolup gideceğiz” demiş.
Türkiye ile ilgili olarak da; “PKK’nın silah bırakma tartışması ile İsrail’in özür dilemesinin aynı zamana denk geldiğini, bu zamanlamanın soru işaretleri doğurduğunu, bunun Irak ve bölgedeki gelişmelerle bağlantılı olduğunu” söylüyor Mısırlı Profesör..
“Bölgede büyük devlet kalmayacak, her bir petrol kuyusu başında bir devletçik kurulacak” diyor. Bölgeye genel bakışta ABD ile AB’nin ortak plan-projeleri böyle görünüyor demek ki.. Mısırlı akademisyene de “süreci baltalıyor, onun için bunları söylüyor” derler mi bilemeyiz.
Okmeydanı’nda Suriyeliler!
Güney sınırlarımızdan girip orada Suriye-Türkiye arasında özgürce cirit attıkları biliniyor Suriyeliler’in.. Ama doğrusu İstanbul’da aynı özgürlükle cirit attıklarını ben yeni duydum.
Okmeydanı’nda oturan bir tanıdığım Cumartesi günü “Burayı bir görmelisiniz. Suriyeli kaynıyor, öyle kalabalıklar ki şaşar kalırsınız” dedi. Ve daha ben bir şey söylemeden ekledi; “Seçimde oy kullanmaları için her ile ve ‘oy sıkıntısı olan’ ilçelere dağıtılmışlar. Orada yaşıyor gibi gösterilerek oy kullandırılacakmış bunlara..”
Şüphe!
Şimdi, bu iddia ne kadar doğrudur emin olamayız ama söyleyen bir vatandaş ve “birçok vatandaşın şüphesini” yansıtıyor. Daha önce “yeni doğmuş bebeklerin veya hayatta olmayan insanların ismiyle kart çıkarılarak, 8 daireli apartmanlara 500 seçmen göstererek, 5 milyon seçmenin birden ortaya çıkıp aynı hızla kaybolduğu durumlar yaşarak” seçimler yapıldı bu ülkede. Seçmenlere “işaretlenmiş kartlar” verilerek “boş kartı alıp, dolu olanı atmasının söylendiği” bile sıkça dile getirildi. (Oy kullananın ‘oyunun görünmeyeceği ama kart değiştirme de yapamayacağı şeffaf bölmeler’ bile düşünülmeli.)
CHP’nin Ankara Çankaya’daki Parti Meclisi’nde “bir itiraz üzerine” tekrar yapılan sayımda bazı üyeleri oylarının örneğin 500’den 300’lere düştüğü biliniyor. İlçe Seçim Kurulu bir “parti meclisi” seçiminde oyları yarı yarıya eksik veya fazla sayabiliyorsa bilgisayarlı oy toplama sistemiyle genel seçimde örneğin 20 milyon oy aldığı görülen parti gerçekte 10 milyon oy almış olabilir, yarı yarıya hata olabilir. Bu da gösteriyor ki bilgisayarlı toplama sistemi büyük bir risk taşımakta..
Seçimler ve referandum hızla yaklaşırken “vatandaşın huzur ve güvenle seçime gidip oyunu kullanacağı” şekilde bir sistemin getirilmesi son derece önemli. Hatta en öncelikli görev olmalı tüm partiler için.. Eğer sonsuza kadar kavgayla zaman tüketme niyetinde değillerse!
Mayın şehitleri!
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz bugüne kadar “1 milyon 150 bin 300 metrekare” alanın TSK birlikleri tarafından temizlendiğini, 2004’ten 2011’e kadar mayın nedeniyle “204 askerimizin şehit olduğunu, 742’sinin yaralandığını” ve daha bu temizleme işleminin 2024 yılına kadar süreceğini anlatmış. Yani daha 11 yıl TSK mayın temizleyecek, kimbilir kaç genç askerin hayatı tehlikeye girecek, kaçı hayatını kaybedecek.
PKK mayınlarını kim temizleyecek?
Daha üç gün önce Ağrı Dağı’nda devriye gezen 21 yaşında gencecik iki asker; Mustafa Altan ve İbrahim Özkıdır mayın patlaması sonucu şehit oldu. Önemi yok mudur bu hayatların? Tarihten olayları çıkarıp hesap soranlar bugün askerleri koruyamıyorsa hesabı nasıl sorulacak?
Sınırlara TSK tarafından konulmuş olan mayınları TSK temizlesin tamam da, PKK devamlı “ordu mayınları temizlesin” derken kendi döşedikleri mayınları neden unutuyor? TSK’nın mayınları da İran, Irak, Suriye sınırlarına “PKK terörü nedeniyle” konduğuna göre aslına bakarsanız hepsini PKK’nın temizlemesi gerekir. Haydi bu yapılmıyor ama hiç değilse kendi koydukları mayınları kendilerinin temizlemesi sağlansın. Ayrıca, PKK silah bırakmadığına ve “yeni anayasada talepleri yerine getirilmezse hemen savaş durumuna geçeceklerini” defalarca söylediğine göre sınırlardan TSK’nın ve tüm güvenlik önlemlerinin acilen çekilmesi de ayrı bir çelişki değil mi? Yine “analar ağlamasın” diye geliyor akla bunlar, üç gün önce iki gencin anaları ağladı da!