Şampiy10
Magazin
Gündem

Halklar artık seçim beklemiyor!

.

ABONE OL
Vatan Haber

AB Bakanı Egemen Bağış’ın Mısır’da ordu darbesine varan büyük halk hareketi ile ilgili olarak yaptığı açıklama son derece ilgi çekiciydi. Bağış; “Mursi’nin halkın üçte ikisinin desteğiyle seçilmiş ‘DEMOKRATİK’ bir lider olduğunu.. Göreve geleli kısa bir zaman olmasına rağmen Mısır’da çok önemli reformlar yaptığını.. Desteği hak ettiğini ve olaylar karşısındaki dik duruşunu takdirle karşıladıklarını” söyledi.. Türkiye’de bu sözlerle, mesela sadece “demokratik” sözcüğüyle bile tamamen zıt düşünen milyonlarca insan olacağına göre böyle bir açıklama topluma mal edilemez, kendisini ve Hükümeti bağlar.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise Çarşamba akşamı Mısır’da gerçekleşen ordu darbesinden sonra “Askeri darbenin devrim kazanımları açısından kaygı verici olduğunu, Türkiye’nin kardeş halkların taleplerini desteklediğini, bu tutumun ‘evrensel ilkelere’ dayandığını” söyledi. Aynı konuşmada “Türkiye, Mısır halkının 25 Ocak devrimine destek vermiştir, bununla başlayan demokratik süreç korunmalıdır” diyor.

Diktatör yerine yenisi!

Elbette Mısır’da “ordunun halk hareketine müdahale ederek darbe yapması” yanlış olan tek şey.. Ordu karışmasaydı belki de halk hareketi “yeni bir seçimin yıllar geçmesi beklenmeden yapılmasını” sağlayabilecekti. Mısır’daki olay Arap ülkelerinin hepsinde “Arap Baharı” denen olayın olumludan çok olumsuz sonuçlar getirdiğini, diktatörlerden bıkarak demokrasi isteyen ve bunun için ayaklanan halkların karşısına “yeni diktatörler” çıktığını ve Müslüman Kardeşler, El Kaide gibi aşırı dinci örgütlerin, genellersek “dini siyasete alet etmenin” neredeyse dünyadaki tüm Müslüman ülkelerin başına dert olduğunu gösteriyor. Ama çoğu fark etti artık bunu..

Mısır’da 25 Ocak devrimini yapan, çoğunluğu genç halk kesimleri “organize” durumda değildi ama Müslüman Kardeşler tam organize haldeydi. Eski rejimin adayının karşısında “BÖLÜNMÜŞ DURUMDA PARTİLER” ve onların adayları vardı. Mursi “Müslüman Kardeşler’in desteğiyle ve her zamanki gibi din kullanılarak” seçimi kazandı. Halkın yine de bir umudu vardı ama bu gerçekleşmedi. Mursi “hükümete ve tüm kurumlara onları doldurmayacağına” söz vermesine rağmen tam aksini yaptı ve kendisinden önceki dönemi aratmayacak bir diktatör baskısıyla istediği rejimi yaratmaya girişti.

Halk aldatılırsa susmuyor!

Tabloya geniş açıdan bakacak olursak; artık Arap ülkelerinde halkların çoğunluğu zorba siyasetçi , “DİKTATÖR” istemiyor ama aynı derecede “Müslüman Kardeşler, El Kaide gibi terörle ve din-şeriat kurallarına göre ülkeleri yönetmek isteyen örgütleri” de görmek istemiyor. Mursi yalan söyleyerek bunu yaptı, Mısırlılar da susmadı. Dünyaya baktığımızda birçok ülkede benzer halk tepkileri görüyoruz.

Davutoğlu veya bir başkası istediği kadar “demokratik seçim” den söz etsin Mısır halkı örneğin, daha birkaç yıl seçim beklemeye razı değil. Mısır’daki fark; devrimi yapan halkın artık daha “organize” hale gelmesi, bölünmüş partilerin çoğunun birleşmiş olması. Böylece seçimde “oyların boşa gitmesi ve birçok adayın ortaya çıkması” önlenmiş. Darısı “herkesin” başına..

Mısır’a destek, ya Gezi’ye?

Ben şimdi Mısır’da ordu budalalık edip işe karışmasaydı ve darbe olmasaydı, Davutoğlu ve Türk Hükümeti bu halk hareketine de “evrensel ilkelere dayanarak” destek verecek miydi, onu merak ediyorum. Zira eğer Hükümet Mısır ve diğer Arap ülkelerinde “kardeş halkların taleplerini” destekliyorsa, kendi ülkesinde Gezi eylemleriyle (ve işin içine “şiddet” girdiği için son derece haklı nedenlerle) ortaya çıkan halk taleplerini neden desteklemiyor sorusu çıkar ortaya..

Bırakın desteği, Emniyet hala avukatından doktoruna, gazetecisine kadar “eylemci gruplara halk desteği sağlamak üzere yargı üzerinde baskı kurma vs” diye cadı avına çıkıyor? Otelinden sanatçısına herkes suçlu ilan ediliyor. Komedinin son perdesidir, liseli, ortaokullu gençlerin, erkek kadın milyonlarca vatandaşın kalabalıklar için “DKKP-C, MLKB, TKKKÖ” ve daha ne kadar harf varsa o kadar örgüt üyeliği iddiası filan yazılmış. Daha neler yani, kimi inandıracaklar?

Vah Amanpour vah!

Ölümlerin olduğu, şiddetin ayyuka çıktığı gösterileri veren, başta CNN International olmak üzere uluslar arası ünlü haber kanalları ve Christian Amanpour gibi bir habercilik efsanesi bile Türk Emniyeti tarafından fişlenmiş. Ne yapacaklarsa fişleri??.

Sebep; “Amanpour Başbakan Erdoğan’ın danışmanının sözünü kesmiş” ve CNN Int. de “90 yıllık Cumhuriyet tarihinde yapmadığı kadar yayın süresi ayırmış”..

İyi de Amanpour sözünü kestiğinde Danışman’ın “tümüyle gerçeklerden alakasız” şeyleri anlattığını izleyen herkes gördü, hala izlemek mümkün.. O da “bu kadar yeter” dedi haklı olarak, dünyadaki tüm TV’ler ve gazetecilerden de “yalanları yutmasını” ve seyircisini aldatmasını bekleyemezsiniz ki? Süreye gelince.. Gezi Olayının benzeri de 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde hiç görülmemişti. “Emniyet” bir düşünüversin, hatta bunu düşüneceğine “polisinin sebep olduğu olayları ve ölümleri” düşünsün de bir daha olmasın. Polis karışmasa olaylar tümüyle farklı gelişirdi.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Kadınlara yasaklar nereye varıyor!
  2. Dershane konusu pek garip!
  3. Diyanet, kadınlar ve hadisler!
  4. Yeni Bavul ve 28 Şubat!
  5. Devlet ‘mezhep’ soramaz!
  6. Buldan ve katiller!
  7. Kadına şiddette ‘medya’nın suçu!
  8. ‘Geri zekalılar bile anlar’ demiştim!
  9. Devlet Güneydoğu’ya girebiliyor mu?
  10. Haşim Kılıç parti sözcüsü gibi!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.