Gaddarlığın böylesi görülmedi!
.
Aslında “barbarlığın” da denebilir, çünkü yapılanlar gaddarlık sınırını çoktan aştı. Normal insanların yapamayacağı boyuta gelince ona artık başka tanımlar aramak gerekir. Bu ülke vatandaşının çilesi zaten dünyada en çok suçun işlendiği, en çok tecavüzün, cinayetin görüldüğü bir yere doğmuş olmak.. En akla gelmeyecek rezillikleri, sapıklıkları, vahşet olaylarını duyarak ve o sapıkların-suçluların “cezalandırılmadıklarını” görerek yaşama eziyetiyle karşılaşmak.. “Küçücük çocuklara hatta bebeklere tecavüz edebilecek kadar, öldürebilecek kadar iğrenç ruhlara sahip yaratıklar”la aynı havayı solumak zorunda kalmak..
Ve öte yanda hiç kimseyi öldürmemiş, zarar vermemiş , vereceğine dair kesin kanıt da bulunmamış, çoğu “bilgisayarlara gönderilmiş ve bilirkişiler tarafından ortaya çıkarılmış virüslere, ilavelere dayanan kurgular, iddialar” üzerine ülkenin yüzlerce onurlu insanı hapislerde çürümeye mahkum ediliyor. Tanınmış, başarılı gazetecilerinden rektörlerine, profesörlerinden milletvekillerine kadar onlar hapisten çıkamıyor ve kendilerine de en aşağılık, en canice suçları işleyenlere gösterilmeyen acımasızlık gösteriliyor.
7 CİNAYETE TEK CEZA, YOK YA?
Bu olayları gizleyen ve “siyasetçilere, iktidarlara yaranmayı asıl görevi sanan” gazete ve gazetecilere bakıyorsunuz herşey güllük gülistanlık, bu olaylar sanki hiç olmuyor, ülkede hiçbir sorun yok, demokraside hiçbir sorun yok, hukukta hiçbir sorun yok.. Pespembe tablolar çiziyor ve en büyük hata, suç ve haksızlıklara bile gözlerini kapatıyorlar. Oysa hiçbir şeyi görmeyen göz bile o “üçüncü-beşinci vs” diye isim takılan yargı paketleriyle katillerin, tecavüzcülerin ve diğer en ağır suçları işleyenlerin, kim bilir kaç cana kıymış teröristlerin bırakıldığını ama bu “somut bir suçu olmayan, kimsenin canını yakmamış, ilgili birçok iddianın tutarsızlığı bilim kurullarınca belirlenmiş” insanlara en ağır cezaların fütursuzca verildiğini görür.
Bu ülkede katliam sanıkları “7 cinayete tek ceza” gibi hukukta görülmemiş aflarla, indirimlerle kurtarılıyor. Kanlı cinayetlerden yatanlara “kravat-takım elbise” kullanırlarsa “iyi hal indirimi” yapılıyor.. On binlerce gencin ölümünden sorumlu Öcalan 5 yıldızlı otel gibi yerde tutulmasına rağmen “serbest bırakılması” için her numara deneniyor. Ve yakında bırakılır da.. Ama öte yanda senin hayatını eğitime adamış, bugüne kadar tek bir suç işlememiş onurlu rektörün hapisten çıkamaz. Gencecik oğlunun öldüğü gün bile..
SUÇU NE, ÇABUK SÖYLEYİN!
Yıllarca üniversite rektörlüğü yapmış, binlerce gencin eğitiminde rol oynamış, değerli bir profesör olan Fatih Hilmioğlu “Ergenekon tutuklusu” olarak cezaevine konmuş (çocuk tecavüzcüsü ‘tutuksuz’ yargılanıyor efendim ve nerede olduğu, başka hangi çocuklara zarar verdiği belli değil. Toplu tecavüz edenler bile tutuksuz yargılanıyor)..
Dikkat, henüz “tutuklu”, yani hüküm giydiği bir suç yok.. Ve ayrıca karaciğer kanseri, yani ölümcül bir hastalığın pençesinde.. Kendisine reva görülen bu ağır hakaretin hastalıktaki rolü de yadsınamaz.
Ama “terörist”lere yapılmayan ona yapılıyor, teröristler Habur’dan oradan buradan gelince serbest bırakılırken o “trafik kazasında kaybettiği” gencecik evladının ölüm haberini aldığı gün bile cezaevinden çıkarılmıyor. Bu en büyük acıyı orada tek başına yaşaması sağlanıyor. Cenaze töreni için “jandarmalar eşliğinde” evine getiriliyor ama orada kalmasına “güvenliğin sağlanamayacağı” gerekçesiyle izin verilmiyor. Yani PKK’lı kaçmaz, bir daha suç işlemez, katil bırakılır, tecavüzcü tutuksuz yargılanır, katliam yapan affedilir ama senin onurlu rektörünün , evladını kaybetmiş (ve ağır hasta) bir babanın kaçacağına inanılır.
Bu barbarlığı yapanların yargı karşısında hesap vermesi gerekiyor. Hangi büyük suçu işlemiş, hangi katliamı yapmış, kimi öldürmüş ki Fatih Hilmioğlu’na bu hakaret ve haksızlık yapıldı, bunun derhal halka açıklanması gerekiyor. Bu ülkede halihazırda da “katliam yapan terör örgütü mensuplarının da affedilmesi, hatta siyaset yapmasına izin çıkması” tartışılıyor. Askerlerimizi öldüren, bebeklerini beşikte, analarını gözyaşları içinde bırakanlar affedilecek de Hilmioğlu ne yapmış ki hapiste tutuluyor? Ve ne hakla tutuluyor?
İNSAN OLAN DAYANAMAZ
Bu olaylar artık susulamayacak, sabredilemeyecek noktaya vardırıldı. Haksızlığın, acımasızlığın bu kadarına “insan olan” dayanamaz. Ama açalım dünkü gazeteleri, “iki küçücük yeğenini boğan yenge”, “kendisine tren bileti alan, koluna girdiği arkadaşını öldüren adam”, “cezaevinde gardiyanlar tarafından öldürülen genç”, iki gün önce “evinde tecavüz edilip öldürülen genç kız”, “15 yaşında 100 vahşinin tecavüzüne uğrayan çocuk” haberlerini okuyalım, böyle olayların duyulduğu (ve hiçbir çözüm üretilmeyen ama hala “en az 3 çocuk” telkini yapılan) ülkede bunun da olmasına şaşırmayacağız.
Kimsenin bu olaylara tepki vermediği toplum, bu ahlaksızca, bu vahşice, bu canice haberleri ve her tür hukuk cinayetini duyarak yaşamaya mahkumdur. Ben ve benim gibi duyarlı olanlar ise “toplumunun tepkisizliğinden , korkaklığından, tembelliğinden, bencilliğinden utanarak” yaşamaya..
Hilmioğlu’nun “hem de ‘ağır tutukluluk şartları’ gerektiren”, “ailesiyle acısını paylaşma hakkı” bile verilmeyen suçunu derhal millete açıklasınlar!