Filistin tamam da ya bizim şehitlerimiz?
.
Nato’dan Patriot füzeleri istedik, Nato Genel Sekreteri Rasmussen de “Türkiye’nin kendini koruması için bu füzeleri vereceğiz” dedi. Biz bir yandan da İsrail-Filisin çatışması konusunda “Öleceksek adam gibi ölelim” açıklaması yapıyoruz. İyi de neden Türkiye ölecek, İsrail’i kınamak, kızmak, dünyayı harekete geçirmek için elimizden geleni yapalım da ölmek niye? Kendi terör felaketimiz için bile böyle bir şey söylemezken başkalarının savaşı için neden söylüyoruz, anlamak imkansız.
Batı dünyası uzaktan izlerken Suriye’deki iç savaşa karıştık, hem Esad’la düşman olduk ve bu nedenle PKK’yla işbirliği yapmasını ve Suriye’nin kuzey illerini de onlara vermesini, Türkiye’deki terörün artmasını sağladık. Hem yanlış Suriye politikamız yüzünden İran’la, Rusya’yla düşman haline geldik.
Şimdi de Filistin-İsrail savaşına karışarak, karışmak hafif kalır “sanki kendi ülkemizi savunuyor gibi” ABD’den başlayıp Birleşmiş Milletler’e kadar dünyaya verip veriştirerek başımıza yeni tehlikeler, sorunlar alıyoruz, işi gücü bırakmış yine en ön safta çırpınıyoruz. Tamam, Filistin’de masum insanların, çocukların hatta bebeklerin İsrail bombalarıyla öldürülmesi kabul edilir bir durum değil ama bunu bizden önce “dünyaya paket paket barış-uzlaşma” dersleri veren Batı’nın düşünmesi, önlemeye çalışması gerekir.
TÜRKİYE’DE DE BEBEKLER ÖLDÜ
Bizim ise Suriye veya Filistin için gösterdiğimiz “dünya çapında” çırpınmayı önce kendi ülkemizdeki terörün bitirilmesi için göstermemiz gerekir. Af edersiniz ama dünyanın dikkatini her gün onlarca gencecik şehit verdiğimiz PKK terörüne çekmek yerine “Ortadoğu’daki bütün sorunları kendi sorunumuz yerine (veya önüne) koymamızı” ben anlayamıyorum. Özellikle de yıllardır on binlerce terör şehidi verirken o ülkelerin kılını kıpırdatmamış olduğunu hatırladıkça.. Bizim şehitlerimiz, terör kurbanlarımız (ki bizde de bombalı saldırılarda bebekler, çocuklar, aileler öldü) Suriye’de, Gazze’de ölenler kadar önemli değil mi?
Irak PKK’ya pasaport veriyor, her türlü yardımı yapıyor. Suriye PKK ile ortak çalışıyor, şehit haberlerinin, cenaze törenlerinin arkası kesilmiyor. Türkiye’nin Güneydoğu’su savaş hali içinde, üstüne üstlük şimdi “barındırdığımız muhalif güçler” nedeniyle savaş neredeyse bizim topraklarımıza sıçramış durumda.. Dün ordunun sınırda alarm halinde olduğu bildirilmişti.
Ve biz bu konuya yoğunlaşacağımıza “Suriye ve Filistin”i ağzımızdan düşürmüyor, PKK terörü konusunda yıllardır bırakın yardımı çoğu onlara destek verirken Arap ülkeleriyle adeta iç içe yaşıyoruz.. Genelkurmay Başkanı son 5 şehiti verdiğimiz Hakkari’de olması gerekirken Arabistan’da madalya almakla meşgul (ne yapacaksa Arap madalyasını?)
Umalım da uyandığımızda PKK (Ermeni lobisinin soykırım iddiasında yaptığı gibi) dünyayı kendi tarafına çekmiş olmasın.. Hep geç uyanırız da!
Gözümüz Sakarya davasında!
Sakarya’da 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden (bırakalım şu “cinsel istismar” lafını, resmen tecavüz) 34 kişinin yargılandığı davanın 2’nci duruşması bugün
Sakarya Adliyesi ’nde devam edecek.
Başta kadın gazeteciler olmak üzere tüm toplumun gözü bu davanın üzerinde.. Daha önce de bu ülkede “çocuklara toplu olarak tecavüz eden canavarların, alçakların” çoğu adaleti yok sayan şekilde serbest bırakıldı. Bu davanın ilk duruşmasında da yine hukuk katledilerek “bütün tutuklu sanıklar” tahliye edildi. Şu anda “tutuklu tek sanık” yok.
HAKİM DE SUÇLUDUR!
Suçlular tahliye edildiği için sanıklardan Sakarya Emniyet Müdürlüğü’nde görevli iki polis (isimlerini neden gizliyorlarsa N.Ş ve E.T olarak geçiyor. Oysa açıklansın isimleri de toplum, Sakarya halkı öğrensin bu insanlık dışı suçlarını) ortadan kayıp vaziyette. Bunlardan biri “60 yıla kadar hapis” cezası ile yargılanmakta iken hakimin onları nasıl ve ne hakla serbest bıraktığının hesabı “suçu paylaşmış durumdaki” o hakime sorulmak zorundadır.
O polisler yakalanmadığı ve “bir çocuğun ve ailesinin hayatını mahveden” tüm suçlulara en ağır cezalar verilmediği takdirde artık “bu davaların hakimlerinin tecavüz suçunu desteklediği” sonucu çıkacaktır.
POLİS DİYE KORUNACAK MI?
Bugün, Sakarya’daki bu davayı kadın gazeteciler yakından izleyeceğiz. Bakalım “çocuk tecavüzü” bu ülkede ağır suç mudur, değil midir, teşvik mi edilmektedir, tecavüzcüler polis olunca Emniyet tarafından korunmakta mıdır, bu skandallar ortaya çıkacak.
Gözümüz kulağımız orada !