Eğri oturup doğru konuşalım!
.
Şimdilerde herkes “kamuda türban serbest, bunu alkışlayalım, karşı çıkanları yerin dibine sokalım” yarışında.. Da hep kestirmeden, işin popülist, kolaycı tarafından ele alınıyor konu.. “Yasaklayanlar, serbest bırakanlar, halkın talebi, anlamsız yasak kalktı” ve benzeri laflarla.. Hiç “kamuda neden yasaklanmıştı, acaba serbest bırakılması ne getirir, ne götürür” diye tartışana rastlamadım.
Bakalım şimdi, Hükümet üyeleri arasında “başörtüsü serbest bırakılmalı ama toplum çarşafı kabul etmez” diyenler oldu.. Ben bu konuyu yıllar öncesinden yazmıştım, neye göre kabul etmez? Madem ki “inancım nedeniyle türban takıyorum” diyenlerin “inançlarına saygı” olarak serbest bırakılmaktadır, o zaman “inancı gereği, Ahzap Suresi 59’uncu Ayete uyduğunu söyleyerek çarşaf giyenler” i bu şekilde dışlamayı nasıl açıklayacaksınız?
Tek din ve mezhebe taraf..
Yani birileri çıkıyor “bize göre kadının inancı sadece türbanla ölçülür, Nur Suresi bundan söz etmektedir, öyleyse giyen inançlıdır” diyor ve bu da tek ölçü oluyor, peki onlara “din-inanç ölçüsü biçme hakkı” kim tarafından verilmiş?
Öte yanda laiklik “devletin tüm din ve inançlara eşit mesafede durması ve aynı hakları tanıması” olarak tarif edildiğine, bugüne kadar da devletin tek bir dine hatta tek bir mezhebe taraf görünmemesi için devlet alanlarında dini kıyafetler kısıtlandığına göre şimdi laiklik esnetilerek türban serbest bırakılıyorsa yine de “tüm din ve inanç sahiplerine aynı hak tanınmalı” değil midir? Çarşaf da serbest olmalı değil midir?
Hayır efendim değildir, türban yeterli tesettürdür.. Kim demiş? Afganistan’da kadın ancak “gözleri açıkta bırakan kara burka” giyiyorsa yeterince dindar sayılıyor, birçok Müslüman ülkesinde aynı şekilde.. Suriye’de El Kaide Halep’i ele geçirdikten sonra kadınların sadece başörtüsü takmasının yetmediğini söyleyerek “burka”yı zorunlu kıldı, giymeyeni “kafa derisini yüzmekle” tehdit ediyor. Muhtemelen şeriat ilan ettikleri her yerde durum aynıdır.
İnanç mı, iffet mi?
Yeni bir haberdi; İran’da devrim polisi yıllarca “hicap” kurallarına göre giyinmeyen kadınları devrim polislerine hırpalattıktan, karakollara çektikten sonra nihayet şimdi İran Cumhurbaşkanı “polis karışamaz, uyarıda bulunamaz. Bugün toplumun kadınları ‘iffet ve erdemle’ hareket etmektedir. Hicap konusunda uyarı gerekiyorsa okullar, üniversiteler ve dini medreseler bu vazifeyi üstlenir” dedi.
Ne görüyoruz, başta “inanç gereği, din kuralı” olduğu söylenerek kadınların zorlandığı tesettür İran devriminden onlarca yıl sonra “iffet ve erdem” göstergesi haline gelmiş.. demek ki buna uymayan kadınlar tam aksine “iffetsiz ve erdemsiz” görülüyor. Ne olacak şimdi? Türkiye “son derece demokrat” bir ülke olduğu için bu “din-inanç-iffet-erdem baskıları” yaşanmayacak mı acaba?
İran’daki haberde dikkat çeken diğer nokta ise “okulların, üniversitelerin hicap uyarısıyla görevlendirilmesi”.. Bizde de şimdiden “lise, ortaokul ve ilkokullarda başörtüsü” tartışılmaya başlandı bile, ne dersiniz bir gün onlar da “uzman” olurlar mı?
Öğretmen ve öğrenci!
Son yıllarda hep “türbanlı kardeşlerimiz, kızlarımız” hitabını duyduk, türbansızların kardeş sayıldığı duyulmadı. Saçlarını örtenler “inanan kadın” modeli olarak öne çıkarıldı.. Peki bundan sonra okullarda türbanlı öğretmenlere “kendileri de aynı din ve inançtan olan” öğrencileri “onun neden başörtüsü taktığını” sorarlarsa ne cevap alacaklar?
-İnanan kadının kıyafeti budur da ondan..
-Kur’an böyle emrediyor da ondan..
-Tesettür Müslümanlık’ta kadına şarttır da ondan..
-İffetli-erdemli kızlar böyle giyinmeli de ondan..
Acaba öğrencilerinin rol modeli olan öğretmenlerin bu sözleri ve giyimi onları nasıl yönlendirecek, tesettürsüz kadınlar ve belki de kendi anneleri hakkında ne düşünecekler, onların inancını nasıl yorumlayacaklar, haydi bunları da tartışalım!
İşte kafaların bilimle meşgul olması gereken okullarda kıyafetlerin tek tip olması da bu nedenle gereklidir ve laiklik de onun için “dini kıyafet ve ibadet” kısıtlaması getirmiştir.
Ve kimse başka yere çekmesin, insanlar kendi alanlarında inandıklarını yapmakta her zaman serbesttiler Türkiye’de, tartışmamız da “türban takmak ya da takmamak” değil, “kamu alanlarında dini kıyafet ve ibadet”, bu serbest oluyorsa çarşaf konusuna geri dönelim!
(Avrupa ve ABD vize alırken neden “kulakları görünen fotoğraf” istiyor, o da ayrı bir tartışma konusu..)