Durmak gerekiyorsa Bakan niye konuştu?
.
Beytüşşebap’ta 10 askerimizin şehit olmasının hemen arkasından Afyon’da tam 25 aslanı daha (bence kesinlikle teröre, saldırıları PKK kadar iyi bilen BDP Genel Başkanı bunu söylemiştir) şehit vermişiz.. Ve demek ki hala TBMM’nin toplanmasını gerektirecek kadar önemli bir durum yok ki bu konuda bir adım atılmıyor, tam aksine muhalefet partileri “Sivas’ın ötesine geçmemekle” suçlanıyor..
Geçseler ne olacaksa.. Geçenlerin ne faydası oluyorsa.. Maksat suçlama olsun. Başbakan Erdoğan Afyon felaketinden sonra konuşmamıştı, “Çayırbaşı tüneli ve yol açılışı” töreninde konuşmuş.. Bakın şimdi, bu iktidar partisinin yerinde hangi parti olsaydı şu günlerde yapılan tüm eleştiriler, sorulan tüm sorular “sağlıklı bir demokrasi” de mutlaka sorulurdu ve hiçbir iktidar da buna kızma hakkına sahip olmazdı..
SÖZDE DEMOKRASİ
O kadar çok ve hepsi büyük önem taşıyan hata ve tabii soru var ortada.. Mesela; 35 şehidi 3 gün içinde veren, pırıl pırıl üniversite öğrencilerini (bir aylık acemi askerler) Afyon’daki patlamada yitiren bir ülkede her soru sorulur, her şüphe yazılır. Eğer hükümet bunlara kızıyorsa demokrasinin “sözde demokrasi”ye dönmüş olduğuna başka bir işaret gerekmez bile..
Başlayalım tartışmaya; dünyada benzerine çok az rastlanacak bu kadar acı olayın yaşandığı günlerde bir hükümet “sadece bu olaya yoğunlaşmak, olayları sorgulamak ve bir daha benzerinin yaşanmamasını sağlamak” yerine hala tünel ve yol açılışı yapar mı? Bu ertelenemeyecek bir olay mıdır? Tünel ve yol kullanıma açılır, resmi açılışı ise en azından 10 gün sonraya bırakılır.
BARİ GÜLÜMSEME!
Bizde ise hiçbir şey ertelenmiyor.. Hatta bir başka ülkede olsa kendi konumundaki General’in “Milli Savunma Bakanı’yla ve hatta kendi topraklarında vatandaşlarının can güvenliğini koruyamadıkları için İçişleri Bakanı ve Vali’yle birlikte” derhal istifa etmesi gerekirken Orgeneral Özel Afyon’da inceleme yapıyor ve “gülümseyerek hediyeler veren” Vali’yle sohbet edip “gülümseyerek” plaketini alıyor.
Başbakan Erdoğan ise açılışta yaptığı konuşmada ağırlığı yine “Cumhuriyet dönemi ile kıyasladığı” açılışlara, KGS’nin kaldırılmasına, İTÜ’nün eski yönetimine yüklenmeye, hiç durmadan çalışmalarına verirken muhalefet partilerine yüklenme alışkanlığını unutmuyor.. Kıyaslamalarını eleştirenlere “Bugünkü açılışın yatırım tutarı 430 milyon TL.. Biz cumhuriyet tarihi boyunca yapılan kavşak ve yol kadar kavşak ve yolu 8 yılda yaptık. E anla diye söylüyorum” diyor. E anlasınlar da peki Cumhuriyet döneminde, savaştan çıkmış yoksul ülkede harcayacak 430 milyon TL’ler vardı da mı harcamadı dönemin yönetimi? O fakirlik içinde yaptıkları “harikalar yaratmak” değil miydi?
KARA KOYUN MEDYA VE EMEKLİ ASKERLER!
Başbakan açılış konuşmasında Afyon’daki patlamaya değinirken bu patlamada ciddi soru işaretleri olduğunu yazan ve anlatan “medyaya ve bazı emekli askerlere” tepki göstererek “Bazı askerler geldikleri ocağa ihanet ediyorlar. Bazıları da köşelerinde bu açıklamalara yükleniyor. Ya bekle, dur bakalım, bu işin incelemesi yapılacak” demiş.
Bu “ihanet” sözcüğü çok ağır bir hakarettir ve bu dönemde sorumsuzca her kızılan kişiye veya kitleye fazlasıyla yapılmakta.. Acaba aynı sözcüğü örneğin medya “bu ağır ve açıklamasız olaylar için” siyasetçilere yönelik kullansa nasıl bir tepki verirlerdi? Ne edepsizlikleri kalırdı, ne alçaklıkları..
DUR, BEKLE..
Ve tabii bu “dur ve bekle, incelemesi yapılacak” sözünü hak eden medya ve emekli askerler değil, olayın hemen arkasından “sabotaj değil kaza.. Pakistan ve Hindistan’da da bu kazalar oluyor” diyen Orman Bakanı’dır. (Niye Milli Savunma Bakanı değil de Orman Bakanı? Kulağa Hindistan ve Pakistan alakasızlığını kim fısıldamış?)
Beklenmesi gereken durumda bir bakan ortaya fırlayarak (Tokat saldırısını PKK üstlenmeden önce aynı şey yapıldı, Ergenekon soruşturmasıyla bağlantı kurma çabası ortaya çıktı ve sonuçta büyük bir yanlış oldu) böyle bir açıklama yapmaz. Afyon olayında “mühimmat deposundaki sayımlarda erler yerine çoğunlukla uzman subayların bulunması ve sayımın gece değil gündüz yapılması gerektiğini” yazan çok sayıda asker var.. Bakan’ın açıklamasına gelen tepkiler de en az o kadar..
9 AY VE 9 DAKİKA!
LDP Genel Başkanı Cem Toker ise “Uludere’de 34 vatandaşın savaş uçakları ile bombalanarak ölmesini 9 aydır izah edemeyen Hükümetin, Afyon’daki 25 askerimizin ölümüne sebep olan patlamayı 9 dakikada neticelendirerek ‘terör değil kaza’ demesi takdire şayandır” şeklinde bir basın açıklaması göndermiş.
Dün Emin Çölaşan Sözcü’de bir uzmandan aldığı mesajı yazmıştı. Uzman bu patlamadaki soruları cevapladıktan sonra olayla “Suriye’deki İslamcı militanlara gönderilen silah ve mühimmat” arasında bağlantı kuruyordu.. Bu ihtimalin ne derece doğru olduğunu tahmin edemeyiz ama o silahların muhaliflere nasıl gittiğini de kimse bilmiyor. Umalım da onlarca gencimizin kaybıyla Suriye’nin ilgisi olmasın!
Bombacılar dışarı, Levent Kırca içeri!
Artık bilmeyen kalmadı ki ülkemizde hukuk da “sözde hukuk” haline gelmiş, toplumun adalete-yargıya güveni maalesef büyük ölçüde kaybolmuştur. Hastanelere “kürtaj ve sezaryen korkusu” salınıyor, kadınların kürtaj yaptırması iyice zorlaştırılıyor ve tecavüz sonucu hamile kalan ve nefreti yüzünden tecavüzcünün kafasını kesen kadının “asla doğurmam” demesine rağmen tecavüz bebeğini doğurması isteniyor.
DİRENDİĞİ İÇİN HAPİS VERİN!
İlaçla uyutularak tecavüze uğrayan bir genç kız kürtaj yaptırıyor, tecavüzcüye ceza verilmiyor, kıza “kürtaj yaptırdığı için” 3 yıl, yapan doktora 2 yıl hapis cezası veriliyor. Saçmalık, adaletsizlik o kadar sınırsız ki neredeyse tecavüze uğrayan kadınlara “direndikleri için” bile birkaç yıl yazacaklar.
3’üncü Yargı Paketi ile darbe döneminde toplu katliam yapanlar, 2010’da Halkalı’da askeri servis otobüsüne bomba koyarak 6 askeri şehit eden ve üniversite öğrencisi Buse’yi öldüren teröristler, Ö.Ç isimli genç kıza tecavüz eden 19 kişi birden serbest bırakılıyor ve öte yanda suçu belirsiz insanlar hapse tıkılıyor. Ya da vatandaşlar eften püften nedenlerle yıllarca hapis cezası alıyor.
SORUMSUZ MU?
Tiyatro sanatçımız Levent Kırca’nın evinde “aradıkları bir isim için duyum aldıklarını söyleyen” polisler arama yapmaya kalkınca Kırca sinirlenmiş, tepki göstermiş ve tartışma çıkmış. “Görevliye görevi sırasında saldırı” suçunun erteleme veya affı olmadığı için eğer davayı kaybederse Kırca hapis cezası alabilirmiş. Yukarıda okuduklarınızdan sonra kulağa nasıl geliyor bu haber?
Örneğin daha iki yıl önce Halkalı’da katliam yapan teröristler affedilirken, “bu suçun affının olmaması” ne demek? İnsanların sabrının da bir sınırı vardır, durup dururken evinin kapısına polis dayanan vatandaşlar, hele de tüm toplumun tanıdığı ve bir suçla ilgisi olamayacak kadar dürüst olduğu iyi bilinen bir sanatçı buna ağır tepki de gösterebilir.
Teröristlerin, tecavüzcülerin, katillerin alkışlarla affedilip bırakıldığı ülkede bu olamaz. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in “Yargı bağımsızdır ama sorumsuz değildir” sözünü unutmasınlar!