Duran Adam ‘vuran adam’a karşı!
.
Taksim’de “Duran Adam” protestosuna katılanların karşısına önce “kitap okuyan polisler” çıktı.. Diğer illere hatta Avrupa’ya kadar yayılan “Duran Adam” eylemini sulandırmak mutlaka gerektiği için 2’nci sulandırma; Gezi Parkı’na son polis baskınının yapıldığı Cumartesi gecesi Taksim’e yürüyen kalabalık grupların arkasından ara sokaklardan fırlayıp bir polis arabası eşliğinde onları takip eden “eli sopalı” gruba benzeyen “Duran Adam Duran Adama Karşı” grubu’yla yapıldı.
İşe bakın ki bu grubun üstünde “her kim yaptırmışsa” bir örnek, göğsünde “Duran Adam Duran Adama Karşı” yazan tişörtler vardı. Ama biz yine de “ORGANİZE BİR HAREKET” demeyelim.. Üçüncü adım bir gün sonra geldi; o kalabalıkların arasına “ancak çıplak uluslararası faaliyet gösteren Ukraynalı Femen grubunun cesaret edeceği şekilde mayoyla” katılan bir kadın çıktı ortaya.. Yine tesadüf bu ya, hemen oracıkta “baştan aşağı beyaz, kusursuz bir tesettür şıklığı içinde” bir başka kadın gelerek bu çıplak provokatör, daha doğrusu “bozguncu” kadına bağırmaya ve onun şahsında “tüm göstericileri” yakıp yıktınız benzeri sözlerle suçlamaya başladı.
Düzmece olaylar!
Size bir şey söyleyeyim mi; bunların hiçbiri “on binlerce gencin, vatandaşların içtenlikle yaptığı” ve başlangıcı da Gezi Parkı’na ilk gün polisin şiddetle müdahalesi ve tazyikli sularla, biber gazlarıyla, gaz bombası kapsülleriyle insanları yaralaması nedenine dayanan protesto eylemlerini sulandıramaz.
Hiçbiri inandırıcı değil, tamamının planlı, düzmece girişimler olduğunu en basit mantık, en sıradan zeka bile görebilir. Her olayda bir “başörtülü olan ve olmayan kadınlar”ı ikiye ayırma, bir tarafı “dindar, inançlı”, diğer tarafı “tam aksi” olarak gösterme çabası var ya, bu halk direnişi de bu noktaya çekilmek isteniyor. Ki ben o “CHP’li olduğunu ama partide aktif bir görevi olmadığını” söyleyen, başını örterek video çektirmiş kadının bile aynı “YANILTMA” çabasına dahil olduğuna inanıyorum.
Bir partiye yıkılacak...
Baştan beri Ana Muhalefet Partisi “bu eylemleri düzenlemiş gibi” gösterilmek istendi, Hüseyin Çelik’in “sandıkta her zaman kaybeden siyasi cenah, sokakta bir şey bulabilirim gibi bir telaşa kapılmıştır” sözleri de aynı hedefi işaret ediyor. Bu yapılamadı, çünkü CHP milletvekillerinin (Yeşiller Partisi Lideri Claudia Roth’dan farksız şekilde) eylemcilere uygulanan şiddete karşı çıkmaları, aralarına girip şiddeti önlemeye çalışmaları dışında olaylarda bir rolü yoktu. Olamazdı da, zira eğer “polis ilk gün Park’a o şekilde girip masum insanlara şiddet göstermeseydi” zaten olaylar patlama yaratmayacak, tepki içinde olan halk yine de bu noktaya gelmeyecekti.
Gelmesine sebep olunduktan sonra, ülke çapına yayılan olaylara “Hükümet dışında bir sorumlu” aramak ve bunu da bir şekilde rakip partiye yıkmak inandırıcılığı daha da hızla yok ettiği gibi, milleti aptal yerine koyma anlamına da geliyor. Aklı başında hiçbir genç kız veya kadın Taksim’de mayo giymez, en radikal görüşteki gençler de yapmaz bunu.. Ve anında karşısına “beyaz tesettür kıyafetli kadın”lar çıkmaz, önceden yazılmış metin benzeri sözleri arka arkaya sıralamaz. Aklı başında hiçbir kadın türbanlı olmadığı halde başına türban takıp “Erdoğan istifa etsin” filan demez.
AP gayet iyi anladı!
“Duran Adam” aslında “Vuran Adam”lara karşı başlattı o eylemi.. Yani ciddi bir nedeni vardı.. Gösterilerin polis baskısıyla önlenmesi, baskılar nasıl gösterilere neden olduysa bu eylem de diğerinin devamıydı. O nedenle, ne CHP’li ol duğunu söyleyerek video çektirip TV’lere gönderen “sahte türbanlı” ne “kitap okuyan polisler”, ne de “mayolu kadın-tesettürlü kadın” ikilisi sonuç vermez.
Nasıl ki o her kesimden tepkili kalabalıklara “solcu, sosyal demokrat, marjinal vs” etiketleri yapıştırılması gülünecek bir durum ise, aralarında türbanlıların da elbette olduğu Gezi eylemcilerini bu kez “Taksim’de mayo giyen uç kadınlar”la özdeşleştirme planı da tam bir komedidir.
Olayları AB anladı, BM anladı, ABD (her nasılsa) anladı ve son olarak Avrupa Parlamentosu’nda Maliye Bakanı Şimşek’in önünde Parlamento üyeleri ayağa kalkıp “Duran Adam” eylemi yaparak desteğini gösterdi. Uluslar arası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) da Gezi Parkı eylemlerine destek için “küresel eylem” çağrısı yapmış.. Bırakınız “dursunlar”! “Yürüyen”in başına gelmeyen kalmadı, kaç genç gözlerini kaybetti, kaçı sakatlandı hatta hayatını kaybetti, yetmez mi insanımızın çektikleri?
Bırakın artık, çekin polisi de bitsin bu iş!
NOT: ITUC ’un Türk Hükümeti’nden talepleri arasında “suçlu polislerin cezalandırılması, toplantı özgürlüğünün teminat altına alınması, barışçıl protestolara katılan vatandaşların derhal serbest bırakılması, sosyal medyanın kullanımına ilişkin yasaklama girişimlerine son verilmesi” gibi maddeler var. Alkışlamayıp da ne yapacaksınız?
Büyükçekmece Belediyesi bu vahşeti durdursun!
Son haftalarda insanlar olarak öyle canımız yandı ki “sahipsiz zavallı sokak hayvanları”nın acılarına değinemedik. Bazı barınaklardan gelen haberleri, sitelerde, sahil kasabalarında hayvanlara yapılanları duydukça TV programımı yapamıyor olmak beni daha çok üzüyor. Söz veriyorum ki başladığım an bu kalpsizleri ekranlardan ilan edeceğim. Son olarak Büyükçekmece Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Bakım Merkezi’nden görüntüler geldi elime.. Zavallı hasta, yaralı, ameliyatlı, bebekli köpekler pislik içinde tahtaların, taşların üzerinde yatıyor. Aç kalan köpeklerin pisliklerini yedikleri, Barınağa METRO grosmarketlerden her gün gönderilen malların bir kısmının büfelere satıldığı gibi iddialar var. Kendim görmeden suçlamayacağım, en kısa zamanda “bazı günler” oraya gidecek, durumu görecek ve yazacağım. Bu günden itibaren her ildeki hayvan bakımevleri HAYTAP dışında benim de baskınlarımı beklesinler. Başlıyorum gezmeye!