Çözüm bekleyen büyük tehditler!
.
Türkiye belki de Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli döneminden geçiyor. Bir yanda PKK “demokratikleşme paketi” ndeki demokratikleşmeyi beğenmediği için “süreç kalmamıştır, AKP hükümeti bu son paketler çözüm sürecini ortadan kaldırmıştır. Ya çözüm için adım atsınlar veya Kürtler ‘yeni bir mücadele dönemi ve yöntemi’ başlatacak” tehditlerini aralıksız olarak tekrarlamaya devam ediyorlar. Diğer tarafta büyük hata yaparak müdahil olduğumuz Suriye iç savaşı başımıza maddi-manevi yükün yanında “yeni ve azılı terör örgütleri” tehlikesi çıkarıyor.
CHP Milletvekilleri Güney sınırını dolaşarak “Ceylanpınar” başta olmak üzere Reyhanlı, Kilis ve Antakya’nın “El Nusra örgütünün üssü” haline geldiğini anlatıyorlar. Ceylanpınar’ın karşısındaki Resulayn’ı Kürtlerin elinden almaya çalışan El Nusra cihatçıları Türkiye’den Suriye’ye giderek savaşıp dönüyorlarmış ki bu en başından beri (muhalifler için) açıkça yazılıp çizilmesine, röportajlar yapılmasına rağmen iktidarın göz yumduğu bir durum.
Bulaşınca kurtulamazsın!
Öte yanda Suriye iç savaşında Türk Hükümeti ve ABD muhalifleri desteklerken aralarındaki El Kaide ve diğer örgütleri de desteklemiş olduğu için giderek güçlenen ve diğer gruplardan baskın hale gelen El Kaide, başta birlikte hareket ettiği ve “Esad’a karşı desteğe geldiğini iddia ettiği” muhaliflerin Özgür Suriye Ordusu ile hatta kendi içindeki diğer örgütlerle kapışmış durumda.. Tek isteği Kuzey illerini PYD’nin, Kürtlerin elinden alarak burada cihatçı, hilafetçi bir İslam bölgesi kurmak.
Bunun için de yapacağı her eylemi “cihat” olarak görüyor, Türkiye’de de “kafirlerden kurtarmak, köktendinci bir düzen getirmek üzere” eylem yapacağını bildiriyor ki biz Suriye savaşında bu kadar taraf olmasak herhalde El Kaide’nin dikkatini ve tepkisini de (zaten geçmişte Türkiye onun terörünü yeterince yaşamışken) bu şekilde üstümüze çekmezdik.
Kaybedecek zaman yok!
ABD’nin Afganistan ’da mücahitleri Rusya’ya karşı kullanmak üzere güçlendirmesi sonucunda Taliban ortaya çıktı, El Kaide de Afganistan’da aynı süreç içinde başladı, gelişti, büyüdü ve tüm Müslüman ülkelere yayıldı. Bilinen şu ki her ikisi de (Pakistan ’da da görüldüğü gibi, Taliban beş-altı bin ‘mülteci gibi’ girdiği ülkeden çıkmıyor, sık sık terör yaşatıyor) girdikleri yerden bir daha çıkmıyorlar. Ve unutmayalım ki ABD bu örgütlere yardım ediyor , sonra iş çığrından çıkınca çekiliveriyor , Afganistan’da bunu yaptı, şimdi Suriye’de yapmakta..
Türkiye bu olaylar yokmuş gibi sadece “belediye seçimleri”ne yoğunlaşarak , çekişmelerle ve günlük kaçışlarla, görmezden gelmelerle zaman kaybetme lüksü olmayan bir durumda.. Sonradan pişmanlık yaşamak istemiyorsak Hükümet derhal doğru politikaları belirlemek ve uygulamak, sınırlardaki sorunu çözmek zorunda, en önemli gündemimiz budur!
Bu nasıl polis yetkisi?
Bir gösteriye katılan vatandaşa kanıtlı, görüntülerle sabit şekilde silah sıkan, sopayla döverek ölümüne sebep olan polislerin varlığı biliniyor ve daha hangisinin ne ceza aldığı duyulmadı. Bunlar yaşanmamış, toplum tepkisi ayyuka çıkmamış gibi ödüllendirilen polise şimdi bir de “SÜPER” yetki geliyormuş. Artık “gösteriye katılmak” bile gerekmiyor polis tarafından mağdur edilmek için..
Daha önce “ancak hakim ve savcı kararıyla” yapılan önleme gözaltılarının bundan sonra 24 saate kadar polis tarafından yapılmasına izin verecek bir paket hazırlanıyormuş ve süre (onlar da “başlarındaki Adalet Bakanı” ile bağımsız olduklarına göre) hakim kararıyla uzatılabilirmiş.
Buna da “tam demokratikleşme” denir herhalde.. Bir eylemde bulunmayan insanları, her kimi isterlerse artık, ihtimal yaratarak “sen gösteriye katılabilirsin, olay çıkarma potansiyelin var, hadi bakalım içeri” diye gözaltına alabilecekler. İstendiği zaman herkes kolayca “örgüt üyesi” yapıldığına göre bir örgüt etiketi bile bulunabilir, Genelkurmay Başkanlığı yapmış İlker Başbuğ’a bile bulunduktan sonra onlara mı bulunmayacak?
Polise karşı gelene, zor kullanana da hapis cezası artırılacakmış.. Peki bu polis “halkın rahatı, huzuru , güvenliği ” için mi gereklidir ve var olmuştur yoksa onlarda korku yaratmak, eziyet yaşatmak için mi? Biri acaba böyle bir yasanın benzerini “gerçekten demokratik” olan tek bir ülkede gösterebilir mi?
Türk Hükümeti şu anda “Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile Müslüman Kardeşler” tarafında ve El Kaide’ye karşı durumda kaldığı için bir yandan da El Kaide tehdidi altına girmiş olduk.