Bu vahşet ne kadar sürecek?
.
Bu ülkeyi idare etmek için seçilmiş siyasetçiler “ağzında peynirle ağaca çıkmış karga” gibi şişinip dururken ve “birbirlerini aşağılayarak oy arttırma” yarışıyla zaman kaybederken ülkenin kadınları, çocukları korku filminden farksız hayatlar yaşıyor. Ve bu durum, ne kadar gündeme getirilirse getirilsin kimsenin umurunda bile değil!
Sadece şu son örneği düşünün; Erzurum ’da evli ve 4 çocuklu kadın “çocuklarının gözü önünde çıplak dolaşan ve kendisine onların önünde tecavüz eden” kocasını bıçaklıyor, gelen polislere de “Beni cezaevine atın, ancak orada rahat ederim” diyor. Cezaevine atılsa o adam anne korumasından uzak, sahipsiz kalan çocuklara kim bilir neler yapacak ama artık bunu bile düşünemiyor.
Maymunu ateşe atmışlar
Rahmetli anneciğim “maymunu ateşe atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış” derdi. Sonsuz acı içinde kalan insanların gözünün hiçbir şey görmeyeceğini anlatır bu söz.. O “şiddet ve vahşetle yaşatılan” kadınlar da bu durumda..
Cezası ne olacak bu adamın? İyileşince o da diğer tecavüzcüler, sapıklar gibi bırakılacak ama “gerçek ağır tahrik” altındaki bu anne büyük ihtimalle hapis cezasına çarptırılacak. Türkiye’de “adalet” adını verdikleri çorba böyle işliyor çünkü..
Adana’da 15 yaşında iki kız çocuk zorla akrabalarıyla “berdel” usulü evlendirilmişler. Düğünü polis basınca kızlar “Biz okumak istiyoruz, ailelerimiz zorla evlendirdi” demişler. Ortada “devlet” varsa derhal bu kadına, onun 4 çocuğuna, zorla evlendirilen iki çocuğa sahip çıkar ve suçluları cezalandırır .
Bu yapılmadığı takdirde ortaya çıkıp “Biz kadınlar, çocuklar için şunları yaptık” diye saymaları çok komik oluyor, bilsinler. Teröristlere bile “çok sempatik” bakılan bir ülkenin kadın ve çocukları bu kadar acıya terk edilemez!
Vehbi Koç Ödülü ‘süper doktor’a!
Tam 12 yıldır “eğitim, sağlık, kültür” alanlarında en iyilere verilen Vehbi Koç Ödülü ’nü 2013’te ABD’nin en iyi üniversitelerinin başında gelen Harvard Üniversitesi ’nde “Genetik Hastalıkları Bölüm Başkanı” olan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil aldı.
Dünya çapında son derece önemli buluşlara imza atmış bu başarılı doktorun adı kendi ülkesinde pek fazla ön plana çıkmamışken Vehbi Koç Vakfı ’nın (daha önce verdiği ödüllerde olduğu gibi) bu ödülü “en çok hak eden” kişiye vermesi doğrusu yeterince takdire değer. Bu yıl maalesef Vakıf Başkanı Semahat Arsel geçirdiği kaza sonrasında tam iyileşemediği için (eksikliği fark ediliyor) ödülü Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç verdi.
Diyebet ve şişmanlık geni
Ben kulaklarıma inanamadım; Gökhan Hotamışlıgil bugüne kadar binlerce bilim adamının keşfe çalıştığı “diyabet hastalığı” na ve “şişmanlığa” neden olan ve genleri bulmuş. Bundan sonra elde edilecek gelişmelerde ne büyük rol oynayacağını siz düşünün.
Ödül töreninde, kimsenin dikkat etmediği, akla bile getirmediği “fillerin saçı var mı” sorusu ve fillerin yürüdüğü bir çizgi film göstererek davetlilerin cevabı bulmasını beklemesi de ancak onun kadar pratik zekaya sahip birinden beklenirdi..
Genç öğrenci buluyor
Sonunda “300 yıldır kimsenin aklına gelmeyen” bu sorunun cevabını Princeton Üniversitesi’nde 20 yaşında bir öğrencinin bulduğunu, “kafa ve vücuttaki bu seyrek kıllar ne işe yarıyor” araştırması yaptığını ve bu araştırmadan çıkan kıl tasarımının “özgün malzeme üreten” bir firma tarafından kullanıldığını, Cambridge’de bunu üreten firmanın ise sonunda “375 milyon dolar” a satıldığını anlattı.. Meğer o gözle görünmeyen seyrek kıllar “filin vücut ısısının yüzde 20’sini kontrol ediyor”muş.
Özgürlük!
Prof. Dr. Hotamışlıgil “bu öğrencinin büyük bir buluş yapabilmesinin nedenleri” ni açıklarken bir numarada “Özgürlük” dedi. Princeton’daki özgür ortamın öğrenciye verdiği rahatlığın bu buluşa katkısını vurguladı. En çok alkışı da bu vurgu aldı..
Ödül töreninden sonra yemek sırasında yakınımda bir grupla konuşmakta olan karizmatik ve güleryüzlü Dr. Gökhan Bey ’in yanına giderek onu coşkuyla kutladım ve kısa bir sohbet yaptım. Ona ‘en önemli ödülleri hak eden büyük buluşları kadar içtenliği, esprili kişiliği ve tüm fotoğraflarında da göze çarpan güleryüzünün fark edildiğini, böylesine zorlu çalışma içinde bile bu özellikleri korumasının dikkat çektiğini’ söyledim. Yine aynı içtenlikle teşekkür etti.
Sıkıntılı olayların, gerilimli ortamların sonu gelmeyen ülkemizde bize bu gururu yaşatan insanlarımızın olması ne büyük mutluluk.. Onu da, Vehbi Koç Vakfı ’nı da ayakta alkışlıyorum.