BDP’nin Gezi’de, Taksim’de ne işi var?
.
Diyarbakır’da “Hükümet adım at” sloganıyla, yani “özerk bölge ve Öcalan’a özgürlük” gibi taleplerinin yerine getirilmesi için gösteri yapmış BDP’liler.. Artık “özerk bölge” demek de doğru değil zira Öcalan’ın Barzani’ye mektup yazarak; “Kendisini yalnız Kürt bölgesinin değil, 4 parçalı Kürdistan’ın lideri olarak gördüğünü bildirdiği” bir durumda artık açıkça bundan söz etmek gerekir, dürüst olalım.
Tablo bu iken ve terör devam ederken bakıyorsunuz Gezi Parkı olaylarında birden ortaya BDP de çıkmış. Park ’ta var, Taksim ’de Öcalan posterleriyle birlikte var..
Taksim Dayanışması çağrı yapıyor, amaç; ellerde karanfillerle kayıpları anmak, taleplerini Hükümet’e tekrar hatırlatmak, şiddeti kınamak, suçlu polislerin cezalandırılmasını istemek.. Daha önce Gezi eylemlerinde yaptıkları gibi BDP en önde.. Gezi eylemleri “şiddete karşı” başladığına göre “PKK şiddetini, terörünü, karakol katliamlarını” yıllarca desteklemiş olan BDP’nin “artık şiddete karşı olduğunu” düşünelim desek.. Bakıyoruz; PKK terörü tekrar başladı. Gençleri şiddetten korumak için koştular desek “PKK’yla beraberliklerini düşününce” yine geçersiz.. Ama karanfillerle Taksim’e çağrılan halkın arasında da bu kez “Lice ilçesinde öldürülen, yaralanan şahıslar için devleti (şu durumda tüm erkler elinde olduğuna göre Hükümet’i) suçlayan” BDP milletvekilleri var. Güneydoğu illerinde çıkan olayları devletin yaptığını iddia etmekte ve eylemi “BDP-PKK eylemine” çevirmekteler.
Öyle başarıyorlar ki ajanslar haberi “BDP ve Taksim Dayanışmasının çağrısı üzerine Taksim’de binlerce kişi toplandı” şeklinde veriyor. Ellerinde bayraklarıyla, pankartları, karanfilleriyle Taksim’e koşan binlerce insan “BDP’yle berabermiş” havası yaratılıyor. Eğer bu “bazı siyasetçiler” tarafından Gezi eylemlerine yapılan haksız yakıştırmaları veya “Güneydoğu’da başlayan terörle Gezi eylemlerini benzeştirme” gayretlerini haklı çıkarmak” için yapılmış bir organizasyon değilse nedir?
Son olarak BDP Milletvekili Sırrı Sakık Gezi gösterileri için “Bazı kesimler sandıkta yenişemedikleri iktidar partisini farklı alanlarda ‘nasıl devirebiliriz’ anlayışı içinde” dediğine, bir başka BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise gösterilerde hep önde durduğuna göre bu nasıl bir oyundur? Niyet ne, kimi yanıltmak?
Taciz!
Bu sorun yetmiyor gibi, eli karanfilli, kimseye zararı olmayan göstericilere polis yine “boyalı mermiler, biber gazlarıyla müdahale”de bulunuyor. Yetmiyor, içinde turistlerin yemekte olduğu restoranların içine kadar biber gazları sıkılıyor, yine gaz fişeğinden çok kişi yaralanıyor, gençleri “kollarını boyunlarına dolayıp sıkarak” , kızların “kollarını kıracak gibi arkaya kıvırıp sürükleyerek” gözaltına alıyorlar. Hele üniversite öğrencisi kızlar “araca bindirirken polis her şekilde taciz etti” dedikten sonra polisin genç kızlara yaklaşması bile yasak olmalı, burası dağ başı değil. (AB’ye girmeye çalışan ama bu gidişle asla giremeyecek olan bir yer).. Avrupa ülkelerinde “demokratik, barışçıl, etrafa zarar vermeyen” gösterilerde polis erkek vatandaşa da dokunamaz, kenara dizilir ve izler!
Gençlere, özellikle kızlara yapılan şiddet gösterilerinin arkasından kalabalıklar polise haykırarak tepki gösteriyor.. Polisi kendi halkıyla düşman pozisyona getirir ve bunu yaptıkları için bir de üstüne ödüllendirirseniz bu halk o polise nasıl güvenecek? Polis sadece hükümet üyelerini “halktan korumak” için mi var olacak artık?
Çözümü baltalayan kim, bir söyleseniz?
Daha neler duyacak bu kulaklar bakalım.. AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik de hiç çekinmeden, sıkılmadan Gezi Parkı gösterilerine katılan bu ülkenin “şiddete ve baskıya karşı” ama dürüst, saygılı insanlarını, bu gösterileri “PKK terörü”yle yan yana koyabildi. Lice’de karakol yapımı sırasında çıkan olaylarda “hedefin çözüm süreci olduğunu, “Büyük Oyun’cuların ortaya çıktığını, Gezi Parkı’nın Kürt versiyonunu devreye soktuklarını” söyledi. İyi de olayları PKK’nın yaptığı ortadayken “kimin hedefi çözüm süreci”? Tam bir trajikomedi yine.. PKK “Cizre’de gençler insiyatif kullanmış” diyerek olayları kendilerinin çıkardığını söylüyor, o “Lice’de örgüt üyesi bir grup, vatandaşları zorlamış” diyor. Tamam ama Lice’de de Cizre gibi “örgüt” ortada işte..
Herkes aptal, birileri akıllı!
Cizre ’de “PKK’lılar insiyatif kullanmış” da aynı sırada Lice’de “karakol yapımına karşı çıkmak için” başkaları mı insiyatif kullanmış? Ne zamanlama bu böyle? Arkasından BDP’lilerin Diyarbakır’da “Hükümet adım at” gösterisi yapmaları ne tesadüf? Önce Öcalan ve PKK yöneticileri “Artık beklemeyiz, 2’nci aşamaya geçildi, çabuk söz verdiğiniz yasal, anayasal değişiklikleri yapın” diyor. Aynı sırada Cizre’de PKK’nın “asayiş timi” dediği polis gücü ortalık yerde “diploma töreni”yle güç gösterisi yapıyor, tabii aynı zamanda polislerini meşrulaştırıyor. Yol keserek araçlara kimlik kontrolü de yapıyorlar.
Tunceli’de krom maden ocağı “silahlı gruplarca” basılıyor (bugüne kadar yapılan terör eylemlerinin benzerini PKK değil de kim yapıyorsa), işçiler kaçırılıyor, araçlar yakılıyor. Tunceli Kanoğlu Köyü’ne kaleşnikoflu saldırı yapılıyor.
Ne Ergenekonmuş be!
Çelik’in “suçlu arama ve suçsuzun (hatta var olmayan hayali örgütlerin, dipsiz kuyu Ergenekon’un filan) üstüne yıkma” çabası buna rağmen, hala sürüyor; “Ergenekon uzantıları, ulusalcı ırkçılar Lice’den büyük oyuna destek çıkarmaya çalışıyorlar” .. Çözüm için PKK ile masaya oturmuşsunuz ve PKK mı çözümü baltalıyor ?
Güneydoğu’daki olaylar için bir “kontra” aranıyorsa; artık devlet= AKP Hükümeti olduğuna ve AKP de bunu (herhalde) yapmayacağına göre bu ancak PKK’nın “gençler insiyatif kullanmış” açıklamasından da anlaşılacağı gibi “PKK kontrası”dır. Daha önce yazdığım gibi Hükümet’e “geleceğe dair işaret” gönderiyorlar. Oyalanmayın diye!