‘Atatürk milliyetçiliği’ değil, çağdaşlık!
.
Atatürk’le ilgili ne varsa hızla kaldırılıyor, artık bunu görmemek için görme özürlü olmak lazım.. Milli bayramlardaki törenler kaldırılıyor, hatta bir mucize, bir efsane sayılacak kadar imkansızın başarıldığı koca zafer 30 Ağustos önemsizleştiriliyor, “yok”tan koca bir Cumhuriyet ve özgür bir ülke kuran Atatürk’ün adı bile anılmıyor ve çok gerekiyorsa “Mustafa Kemal” deniyor, o yokluk-yoksulluk içinde atılan onlarca adıma “ne yapmış ki, biz daha iyisini yaptık” deniyor..
Çağdaş eğitim veren okulların (din dersi de var) hepsi “din eğitimi veren okul”a çevriliyor..
NE ZARARINI GÖRDÜNÜZ?
Ve son olarak da YÖK’ün üniversitelerden “Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi” dersini kaldırmak üzere çalışma yaptığı duyuluyor.. Arkadan da ”liselerden” kaldırılmasının gündeme gelmeyeceğini kimse iddia edemez. Bunu duyunca doğal olarak “bugüne kadar kim, ne zararını gördü bu derslerin? Bir ülkenin gençleri Cumhuriyet tarihlerini neden öğrenmesin, neden rahatsız oluyor YÖK bundan, zaman mı eksik üniversitede” sorusu geliyor ki buna da bir kılıf bulmak üzere yarışanlar hemen atılıyor:
“Ama efendim hangi Avrupa ülkesinde ‘milliyetçilik’ öğretiliyor ki bizde öğretilsin, ne demekmiş Atatürk milliyetçiliği?”
BENZERSİZ VİZYON VE ZEKA!
Bu işgüzarlığa, bu komik açıklamalara verilecek tek cevap şudur;
“Ama efendim, o ülkelerin hiçbirinden bir ATATÜRK daha çıkmadı, çıkamadı ve bunu o ülkelerin liderleri kendi ağızlarıyla itiraf ettiler.. Onun yaptıklarını, ölümünden 72 yıl sonra bile hala ‘bugünleri görebilmiş olduğu’nu gösteren inanılmaz vizyonundan, zekasından yararlanmak sizi neden korkutuyor? “Benzersiz’ olduğu daha iyi görülür ve kuşaktan kuşağa aktarılır diye mi? Ayrıca ilkeleri arasında yalnız ‘milliyetçiliğe’ takılmanız garip değil mi? Orada ‘cumhuriyetçilik, devrimcilik (yenileşme, çağdaş değerlere ulaşma), Türkiye’yi ayrıcalıklı kılan ve bugüne kadar din-mezhep çatışmalarından koruyan laiklik, halkçılık” da var örneğin, neden bunlara değinmiyor da onu seçiyorsunuz? Ve Atatürk ilkeleri içindeki ‘milliyetçiliğin’ bağnaz, katı, yanlış bir milliyetçi anlayış (bir ideoloji gibi) değil tam aksine Batı toplumlarında olduğu gibi ‘toplumu bütünleyici, birleştirici’ bir anlayış olduğunu neden unutuyor ve unutturmaya çalışıyorsunuz?”
Batı ülkelerinde yaşayanlar, inceleyenler o toplumlarda da milliyetçi duyguların olduğunu gayet iyi bilirler. Bu yıl Londra’da yapılan olimpiyatlarda mesela işte o duygularla binlerce İngiliz ülkelerini dünyaya kusursuz göstermek için el ele ve gönüllü olarak yer almış, aylarca 24 saat çalışmıştı.
YÖK her şeyi bitirdi, eğitimin geri kalanını kusursuz yaptı, üniversitelerden yetişenler dünya çapında buluşlar (!) yapıyor, bilim yarışmalarında birinci (!) geliyorlar, sanat ve sporda Batı’ya yetişiyorlar da bir bu mu eksik kaldı? O çalışmaların zamanını mı çalıyor bu ders?.. Güldürmesinler adamı Allah aşkına ve yalnız onlar değil, YÖK’e kızıyor gibi yanıltmaca yapıp bu karara arka çıkanlar da..
Niyetinizi açık söyleyin de bari dürüst olsun!
Foça’daki şehidimiz için..
Dün Foça’daki bombalı saldırıda şehit olan er Özkan Ateşli’nin baba evine elektrik borcu için haciz gelmesini yazmış ve ‘devlet bu ayıbı yapıyor ve şehit ailelerini koruyup gözetmiyorsa ben öderim’ demiştim. Hemen araştırdım ve ödeyeceğimi bildirdim. Ama Foça Belediyesi’nin iki şehidimiz için bir kampanya açmak istediğini, bunun makbuz meselesinden dolayı engellendiğini, bunun üzerine Kızılay ’ın kampanyayı açarak 18 bin TL’-nin üstünde para topladığını öğrendim.
Ayrıca Foça Belediyesi iki şehidimizin adını da iki sokağa vermeyi kararlaştırmış (ki bence harika bir karar, diğer şehitlerimizin de adı yaşatılmalı). Yani bu parayı ailenin ödemesine izin verilmeyecek. Bu arada düzelteyim, şehit babası “250 TL borç çıkardılar” demişti, oysa borç sanıyorum 1500 TL’nin üstündeymiş.. Fark etmez, kaç TL olursa olsun hepimiz devletin yaptığı hatayı düzeltiriz..
Ama böylesi de olmaz, acı içinde iki bebeğiyle kalan şehit eşi ve ana babasına bir de bunlar yapılmaz. Lafın bittiği yer burası değilse neresi yahu? Sözcü gazetesi şehidin derme çatma evinin fotoğrafını koymuştu, hiç değilse şehitlerimizin ailelerinin evlerini onarsınlar, donatsınlar .. Çok zenginleştiğimiz söylendiğine göre hiç de zor olmamalı!
Haşimi geç söyledi!
Irak’ın sürgündeki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi “Türkiye’nin Suriye halkına verdiği desteğin bedelini PKK saldırılarıyla ödediğini ve önümüzdeki dönemde Türkiye’deki PKK saldırılarında artış olacağını tahmin ettiğini” söyleyerek eklemiş; “Suriye bölgede diğer bazı güçlerle birlikte PKK’yı Türkiye’ye karşı şantaj olarak kullanıyor” .. (Hürriyet Daily News )
Irak’ın en üst düzey Sünni yetkilisi imiş Haşimi ve Irak’ın Şii Başbakanı Nuri El Maliki tarafından “Şii yetkilileri hedef alan ölüm timleri kurmakla” suçlandığı için Türkiye’ye sığınmış (suçlamaların benzerliği enteresan, bizde darbe iddiası davalarında neden mezhep değildi ama suçlama benziyor).. Ve halen Türk hükümetinin koruması altında. Buna rağmen gerçeği olduğu gibi söylüyor.
Üstelik Türkiye “Esad’ın isyancılar dediği muhaliflere” yardım ediyor. Askerleri koruyor, bizim topraklarımızda kalıp Suriye’ye geçerek savaşmalarına yardımcı oluyor (bu nedenle bizim muhalefet partileri o kamplara giremiyor).. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bile “bu yapılanın yanlış olduğunu, dökülen kanın böylece arttığını” İran’da Hameney’e anlatıyor.
Aslında Haşimi geç kaldı, söylediklerini; “bedeli PKK saldırılarıyla ödediğimizi ve Esad’ın PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanacağını, bu savaşa asla karışmamamız gerektiğini” çok kişi ve biz de baştan söyledik ama umursanmadı, onun sözleri umursanacak mı belli değil. Haşimi’nin “bölgedeki diğer güçler” dediği de Barzani ve ABD’dir.. Barzani’nin niyeti ise “şantaj” filan değil, Kuzey Suriye’de yaptığının aynısı.. Bakalım ne zaman uyanacağız?