AKP oyları hızla düşüyormuş. Acaba neden?
.
Ben bu sık yapılan araştırmalarla “anket manyağı” haline getirilmemize, “beyin yıkama” yapılmasına karşıyım biliyorsunuz. Özellikle de seçim önceleri devamlı aynı rakamların çıkarılmasıyla birlikte o rakamların aynen seçimde de çıkması, milyonlarca seçmende artı-eksi 2-3 hata payının bile olmaması “enayi kandırma” gibi geliyor bana..
Adil seçim için..
“Bilgisayarla oy toplama ve parmak boyasının kaldırılması yla ‘mükerrer oy kullanımı’ başta olmak üzere bin çeşit hilenin yapılabilir olması”nı her anket daha da çok hatırlatıyor.
Bilgisayarla toplamada ABD’den bile ilk bir saatte oyların istendiği yerde toplanabilmesi gibi ihtimaller daha dikkat çekici hale geliyor. Zaten ilk yapılacak şey “adil ve güven veren bir seçim” için eski sisteme dönülmesidir ve Yüksek Seçim Kurulu umursamadığına göre Meclis’teki partiler laf kalabalığını bırakıp derhal buna yoğunlaşmalıdır.
Eyalet sistemi olmalı mı?
‘Anketler yeter artık’ diyoruz ama devam ediyor, son araştırmalardan biri Gezici Araştırma Şirketi tarafından 46 ilde 5 bin 270 kişiyle yüzyüze (neyse ki en azından ‘telefonla’ değil) yapılmış. Sonuca göre “Öcalan’la yapılan görüşmeler” in AKP oylarını erittiği bildiriliyor.
En önemli sonuç bence “Türkiye eyalet sistemine geçmeli mi” sorusunun cevabı.. Yüzde 88.6 “Hayır” cevabını vermiş.. Ki bu daha ilk etapta halkın “eyalet sistemine geçiş” in bölünmenin başlangıcı olacağını hissettiğini gösteriyor. Aslına bakarsanız açıkça “eyalet” denmese de “Yerel Yönetim Yasası” nda yapılacak değişiklikle bir bölgeyle ilgili “tüm yetkilerin o il veya bölgenin belediyesine” verilmesi de aynı sonuca varacaktır.
Nitekim (hatırlatalım) İspanya’da 17 özerk bölge olmasına rağmen, PKK ve BDP’nin devamlı örnek gösterdiği “Bask ve Katalonya bölgelerinin özerklikle bile yetinmeyip tam bağımsızlık istemesi”yle ilgili sorun hala bitmemiştir.
Bölünme endişesi
Ankette “Türkiye’nin bölünmesiyle ilgili endişeniz var mı” sorusuna da yüzde 63.8 “Evet” cevabı çıkmış. “Gazeteci ve yazarlar üzerinde baskı var mı” sorusunun cevabı yüzde 57.6 “Evet” .. (Yüzde 42.4 ’ün durumu görebilmesi için gözlere lens gerekiyor belki de..)
Bu arada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da “Çözüm sürecine halk desteğinin yüzde 58 olduğunu” söylemiş.. Söyleme lüzumu hissetmiş demek ki..
Çözüm ama nasıl?
Şimdi “terörün bitmesi için çözüm” dediğiniz zaman yüzde 90 destek de çıkar, doğalı budur. Ama burada aynen yıllar önce “açılım” ve “Habur” süreçlerinde olduğu gibi “masanın iki tarafında bulunan” gruplar (BDP-PKK ve Hükümet) farklı “çözüm” lerden söz etmekte veya olayları farklı yansıtmaktalar..
Hükümet “önce PKK silahları bırakıp ülke dışına çıkacak” diyor, BDP ile PKK ise “Bu sözlerin karşılığı yok, süreç sizin insiyatifinizde değil, önce yeni anayasayı yapacak, taleplerimizi vereceksiniz. Kürt sorunu böyle çözülecek” cevabını veriyor. “Kürdistan” dan, “Öcalan’ın serbest bırakılması” ndan söz ediyor..
Hükümet de başta Ana Muhalefet Partisi CHP ’nin bile “sürece katkı” teklifini alayla reddettiği için olumsuzlukların da bütün sorumluluğuyla baş başa kalıyor. “Silah bırakma” konusunda Hükümet’in geç kalmış olması, PKK’nın “terörü sonlandırıyoruz” demek yerine “savaş çıkarırız” tehditleri de “geri çekilme” yi bile anlamsız kılıyor ki zaten çekilme de şimdilik söz konusu değil.
Sonuç; Bu ankette çıkan endişelerin ve “AKP’ye desteğin düşmesinin” somut nedenleri var.. İspanya örneği aksini söylese de bir ihtimal; süreç doğru yönetilseydi olmayabilirdi .. Tabii “cezaevlerine tıkılmış (Mehmet Metiner “kimin tıktığını” söylemişti) yüzlerce insanın, hayatını terörle mücadeleye adamış askerlerin” çektiklerinin bu cevaplarda rol oynamış olacağını da unutmayalım.