ABD uzmanları ‘geri dönerler’ diyor!
.
Murat Karayılan’ın Kandil’den yaptığı açıklamada “Türkiye ‘Kürt kartını’ AB’den alsın ki Avrupa Kürtleri ve PKK’yı kullanamazsın” cümlesi var. PKK’nın bugüne kadar “AB tarafından kullanıldığını” söylüyor.. Tabii AB yalnız değil bu “kullanma” konusunda, başrolde yıllardır hep ABD vardı..
Dün PKK’nın kısa süre öncesine kadar “Geri çekilme öyle kolay bir karar değil, önce Hükümet’in yeni anayasada neler yapacağını görmemiz lazım” dediğini, aynen toplumun ve muhalefet partilerinin söylediği gibi “Hükümet devamlı ‘çözüm’ diyor ama çözümün ne olduğunu söylemiyor” dediğini, ama ne olduysa bir iki gün içinde birden “çekiliyoruz, süreç başladı” noktasına geldiğini yazmıştım.
Ayrıldığı gibi döner..
Ki Karayılan’ın bile bu konuda “CHP haklı, ne olduğunu bilmek istiyor ama açıklayan yok” anlamında sözler sarf ettiği biliniyor. Aynı yazımda, PKK liderlerinin “silahlar bırakılırsa PKK sonuçta BDP olarak geri dönecek” dediğini de hatırlatarak “demek ki geri çekilenler bir süre sonra geri dönecekler. Zaten Öcalan’ın yol haritasında söz ettiği ‘kendi güvenlik gücü olan özerk bölge’nin o güvenlik gücü içinde PKK’nın da olacağı bellidir” demiştim.
ABD’li uluslar arası ilişkiler uzmanları da bu süreci değerlendirmişler. “Geri çekilme sürecinde topun Erdoğan’ın sahasında olduğunu, bundan sonrasını Hükümet’in atacağı adımların belirleyeceğini” söylemişler. PKK’yı yakından izleyen Aliza Marius isimli uzman BBC’ye “Hükümetin PKK’nın taleplerine cevap vermesi gerektiğini, aksi takdirde PKK militanlarının Türkiye’den ayrıldığı gibi geri gelmesinin her zaman mümkün olduğunu” söylemiş. Hani bizler de bunun olacağını, gidenlerin bir şekilde mutlaka geri geleceğini biliyoruz ama görüldüğü gibi baskı sadece PKK’dan gelmiyor, ABD’li uzmanlar da “tehdit”ten geri kalmıyorlar.
Şimdi geliyoruz PKK’nın taleplerine.. Bakalım “çözüm” adı verilen “yeni anayasadaki yeni şartlar”ı ne zaman duyabileceğiz!
CHP için PKK empatisi!
Eğer CHP kendi içinde kaynayan kazanı durdurmazsa başı dertten kurtulmayacak, görüşüm bu.. Bir o yana bir bu yana yalpalayarak, her kafadan bir ses çıkarak siyaset olmaz. Bir baksınlar bakalım, diğer partilerde “ülkenin en önemli sorunu”n-da her kafadan ayrı ses çıkabiliyor mu? Tamam “milletvekilinin, bir parti yöneticisinin özgürce görüşünü açıklaması” demokrasilerde önemlidir ama sanki kendisi anket yapmış gibi ve sanki “çözüm” denilen şey belliymiş gibi “partinin tabanının yüzde şu kadarı ‘çözümü’ destekliyor” veya “desteklemiyor” diye yüzdeler vererek konuşmak da olacak şey değildir.
Olacak şey ise mesela bir iktidar partisi milletvekili “parti politikasının tam aksi yönünde” bir anket açıklasın, baksınlar ne oluyor. Neyse.. Bu parti iç kaynamasını durduramıyor, zira milletvekili seçiminde baştan hatalar yaptılar, geriye kalanlar da toparlamıyor, tam aksine intikam alır gibi, en eski milletvekilleri bile her ortamda çekiştirdikçe çekiştiriyorlar kendi partilerini..
Hem azarlıyor, hem ‘katıl’ diyor!
PKK’nın “TBMM çözüm sürecine katılmalı” şeklindeki tepkileri enteresan. Hükümeti bu konuda PKK’lı Duran Kalkan da eleştirmiş. “Hükümet ‘CHP sürece katılsın’ diyor, empati yapalım, CHP ‘bize kimse bilgi vermiyor’ diyor. ‘Size kredi açalım’ diyor. ‘Senin kredin batsın’ cevabı veriliyor ve ardından tekrar ‘CHP sürece katılsın’ deniyor, AKP işleri kolaylaştırmıyor” demiş.
Hani “çözümün ne olduğu” Hükümet tarafından açıkça anlatılmadan muhalefet partileri bu alışverişte yer alır mı bilemeyiz ama PKK’nın bile empati yaptığı bir konuda iktidar partisi TBMM’yi nasıl bu kadar dışlayabiliyor, esaslı bir çelişki doğrusu!
Gazeteci misin, özel yetkili polis mi?
İnsan okurken gözlerine inanamıyor, yazarlık ne kadar kolaylaştı Maşallah! Öyle köşeler var ki işinin “haber vermek veya herhangi bir konuda görüş bildirmek” olduğunu unutuyor, adeta kendine “Hükümet adına onu bunu tehdit işlevi” veriyor.
Savcıyı hakimi bile “çözüm sürecinde şunu yaparsanız işiniz biter, bu olayı yargılarsanız mesleğiniz son bulur, Hükümet taviz vermez” filan diye baskılıyor.. Doğrudur, HSYK artık tümüyle Adalet Bakanlığı ’nın emrinde ama HSYK’yı Bakanlığın da yerine bu hanımlar-beyler mi yönetiyor acaba?
Bu kadar meraklılarsa “özel yetkili savcı ve hakimlerin yıllardır yarattığı hukuksuzluğa” tepki verselerdi. Onları destekleyip şimdi bu tehditleri savurmaları iyice enteresan.. Daha neler izleyeceğiz bakalım!