Şampiy10
Magazin
Gündem

İstanbullu Gelin için mendilleri hazırlayın!

İstanbullu Gelin geçen sezonun başından beri en istikrarlı giden dizilerden biri... Her zaman AB ve ABC1 kategorilerinde zirvede oturuyor. Hikaye tam bitti dediğimiz yerde öyle bir hamle yapıyor ki, bölümün nasıl akıp gittiğini anlamıyorsunuz. Özellikle bu sezon senaryosunun çok doğru hamleler yaptığını, diyalogların karakterleri gerçekten yaşattığını düşünüyorum. Yan karakterlerin hikayelerinin de açılmasıyla çoklu drama tadını aldığımız bir iş geliyor ekrana...

Zaten yönetmen Zeynep Günay Tan bu konuda usta! Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin her karakterini sevmemizi sağlayan gizli kahramandı. Bu hafta ekrana gelen bölümün finali acı verdi. Zira Begüm ölerek diziye veda etti. Emir annesiz kaldı. Bu da konağın durumunu değiştirecek. Çünkü bir yanda annelik hayali kuran Süreyya var. Diğer tarafta annesiz kalan Emir... İşte bu ikili birbirilerinin ilacı olacaklar gibi görünüyor. Ama önce Emir’in acısı gelecek. Cuma akşamı ekrana gelecek olan bölümde çok ağlayacağız çok... Mendilleri hazırlayın!

Adı Zehra başlıyor

Geçen sezon başladığında zirveye yerleşen Kalbimdeki Deniz, bu sezon biraz düşüşe geçti. 57 haftadır ekranda olan dizi gelecek haftadan itibaren gün değişikliğine gidiyor. Kalbimdeki Deniz artık pazartesi akşamları ekrana gelecek. Söz, Çukur, Siyah Beyaz Aşk rekabetinin zorlu geçtiği pazartesi akşamı Kalbimdeki Deniz’in işi zor olacak görünüyor. Cumartesi akşamı Kalbimdeki Deniz’in yerini ise NTC Medya’nın yapımı, Bekir Baran Sıtkı, Murat Emir Eren ve Rana Mamatlıoğlu’nun senaryosunu, Taner Akvardar’ın yönetmenliğini, Zeynep Çamcı, Alican Yücesoy, Hatice Aslan, İnanç Konukçu, Seda Güven ve Emre Kıvılcım’ın başrollerini üstlendiği Adı Zehra dizisi alacak. Adı Zehra; Frankfurt’da tutucu bir Türk ailesinin kızı olarak dünyaya gelen, 22 yaşındaki Zehra’nın, Almanya’daki yoksul ve bağnaz ailesinin evinde başlayıp, İstanbullu zengin bir ailenin sırlarla ve korkunç bir suçla gölgelenmiş konağında devam eden öyküsünü anlatıyor. Her iki diziye de iyi şanslar!

Dizi sektörünün yeni gözdesi: Adana

Dizi sektörünün yeni gözdesi Adana oldu. Fakat bu sektörde Adana denilince benim aklıma hep Faruk Teber gelir. Hanımın Çiftliği dizisinden sonra Adana’da bir dizi çekilecekse sanırım herkesin aklına da Teber gelirdi. Zaten şu anda da kod adı Bir Zamanlar Adana’da isimli bir projeye hazırlanıyor. Ancak bu sezon Adana’da başlayıp İstanbul’a uzanacak çok fazla hikaye duydum. Kanal D’de ekrana gelecek olan İnsanlık Suçu, Show TV’de yayınlanacak olan Servet, Ay Yapım’ın hazırlandığı yeni işi Adana’da başlayacak. Kısacası benim duyduğum 4 diziye mekan olacak Adana... Bu hızla gidilirse yakında Adana’da mekan bulmakta zorlanacak sektör... Ama Çukurova’nın hikayesi süsleyecek ekranları...

Yazının devamı...

Televizyonculuğun kısır döngüsü diziler

Sevgili Sina Koloğlu, önceki gün Milliyet Gazetesi Cadde Eki’ndeki köşesinde televizyonculuğun artık dizi olduğunu kaleme almış. Dizinin artık doktoru da var diyerek sağ olsun bana da yer vermiş. Öyle haklı ki yazısında...

Sabah dizi tekrarı, öğlen tekrar, akşam yeni bölüm, gece tekrar... Artık Türk televizyonculuğu bu eksende dönüyor. Peki ama neden? Çünkü kanallar dizilere öyle çok para yatırıyorlar ki, kimsenin program için bütçe ayıracak hali yok. Hatta genellikle şu cümleleri kullanıyorlar: “Programa o kadar bütçe ayırıyorum, reyting düşük geliyor. Oraya dizi tekrarı koyuyorum, daha yüksek reyting alıyor. Üstelik tekrar bedava!” Hal böyle olunca, program yapmayarak biriktirilen para bir sonraki dizi projesi için star isimlere ya da yapıma aktarılıyor. Bu kısır döngü içinde yaşanan duruma da televizyonculuk yapıyoruz deniliyor. Sanırım bu iş bir süre daha böyle olmaya devam edecek. Oysa dizi süreleri kısalsa, PT2’ye bir program gelse herkes kârlı çıkacak. Böylece en az 130 dakika yazmak zorunda kalmayan senarist dizisinin ömrünü uzatacak. Programlar değerlenecek. Televizyonculuk adına umudumuz ve seçeneğimiz artacak.

Bir dizi, bir program olsa...

Bu iş böyle devam ettiği sürece dizileri bekleyen çok büyük bir tehlike var. Yapımcılar bu durumdan çok şikayetçi! Yapımcı yaptığı dizisinden parayı neredeyse 10 bölüm sonra çıkarabiliyor. O da dizisine göre değişir. Bölümler en az 130 dakika olunca senarist elindeki tüm mermileri erkenden kullanıyor, ilk birkaç bölüm iyi giden dizisinin senaryosu bir süre sonra saçmalamaya başlıyor. Bu durumda seyirci gelen rakip işe kayıyor. Reyting düşüyor, proje tek sezonluk kalıyor. İkinci sezonuna devam eden dizinin de ömrü kısalıyor. Bu da yapımcıya kazanç sağlamıyor. Çünkü yüksek prodüksiyonlu işlere alışan kanallar ve seyirci yapımcıdan sağlam bir yatırım yapmasını istiyor. Yapımcı dizi başlamadan ciddi bir para yatırıyor. Onu kazanca dönüştürüp o işten ciddi kar sağlaması için o dizinin en az iki sezon yayınlanması gerekiyor. Son zamanlarda bu yatırıma yüksek reyting alan ve sezonlarca giden dizi sanırım sadece Diriliş Ertuğrul, Kırgın Çiçekler, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ve Arka Sokaklar. Gerçi Arka Sokaklar’ı bu kategoriye koymamak lazım. Zira, öyle uzun yıllardır devam ediyor ki, masrafını fazlasıyla çıkarttı. Ezcümle, yapımcı kazancı azaldıkça kaliteyi düşürecek. Yükselen dizi sektörünün önünü kesmemek için kanal yöneticilerinin yeni bir formül uygulaması gerekir. 20.00’de dizi özeti başlasa, 20.30’da yeni bölüm başlasa ve 90 dakika dizi yayınlansa 22.15-22.30 gibi bir program yayınlasa emin olun hem seyirci, hem kanal, hem yapımcı, hem de sektörün tamamı kazanacak.

Yazının devamı...

Kıvanç Tatlıtuğ Türkiye’nin kalbi en güzel babası olmuş

Adam yakışıklı, adam star, adam bir işte oynayacağını söyleyince arkasından gelen ciddi bir kitlesi var. Bir dizide rol aldığında sadece baksa bile onu izleyecek milyonlar var. Fakat o durmuyor, kendi sınırlarını zorlamak için mücadele ediyor. Kıvanç Tatlıtuğ’dan bahsediyorum. Aşk-ı Memnu’dan sonra Ezel’de canlandırdığı Sekiz’le hepimizi şaşırtan, Kuzey Güney’de salon beyefendisinden mahalle delikanlısına dönüşen, Kurt Seyit ve Şura’da asker, Cesur ve Güzel’de babasının intikamı için savaşırken aşka düşen bir adamı oynadı. Televizyonda izlemesine izliyorduk ama bir sinema filminde ne yapacağı merak konusuydu. Salı akşamı başrolünü oynadığı Hadi Be Oğlum’un galası vardı. İşte orada bir işe inandığında onu nasıl sahiplenip, sırtlandığını gördük.

Ağlama rekoru kırdım

Yapımcılığını 25 Film ve Fox TV’nin üstlendiği Hadi Be Oğlum filmi yarın vizyona giriyor. Hikayesini Fırat Parlak’ın kaleme aldığı, senaryosunu 25 Film senaryo ekibinin yazdığı filmi Bora Egemen yönetiyor. Kıvanç Tatlıtuğ, Alihan Türkdemir, Büşra Develi, Yücel Erten, Feridun Düzağaç başrolleri üstleniyor. Film Kaş’ta tekneci olan Ali’nin hayatını oğlu Efe’ye adamasını konu ediniyor. İletişim sorunu olan Efe, diğer çocuklardan farklıdır. Hayatında hiç konuşmamış, hatta babasının gözüne bir kez bile bakmamıştır. Ali’nin tek derdi ise oğlunun onu anladığını bilmek, bir kez gözüne baktığını görmektir. Filmin bu kadar küçücük bir hikayesi var işte ama Kıvanç Tatlıtuğ ve Alihan Türkdemir öyle güzel oynamışlar ki, o küçük tekne, o baba oğul arasındaki ilişki kalbinize ağır geliyor. Baba olmanın ne demek olduğunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Sanırım filmde ağlama rekoru kıranlardan biri benim! Zaten Kıvanç Tatlıtuğ ağladı, ben ağladım. Türkiye’nin hem en güzel, hem de en güzel kalpli babası olmuş Kıvanç Tatlıtuğ Hadi be Oğlum filminde... Alihan Türkdemir sen nasıl bir oyuncusun! Bu yaşta bu yetenek nasıl olabilir dedirtiyor. Hadi Be Oğlum yarın vizyonda! Yeteri kadar güldük, şimdi sıra oğlunun bir kez bakışını görebilmek için dünyaları verecek bir babanın güzel kalbini izlemekte derim. Mutlaka izleyin!

Kadın’ın fendi Eşkıya’yı yendi

Reyting listesinde büyük şokların yaşandığı dönemlerden geçiyoruz. Sen Anlat Karadeniz’in Diriliş Ertuğrul’u tahtından devirmesinden sonra, Kadın dizisi Eşkıya Dünyayı Hükümdar Olmaz’ın yerinden etti. Aslında birkaç haftadır bu düzen böyle devam ediyordu ama bu bölüm önemliydi. Kadın’da Sarp’ın ne olduğu ortaya çıkacaktı. Sonuç Kadın Eşkıya’nın tahtına oturdu. Anlaşılan o ki, değişen denek gruplarında kadın izleyici kumandayı erkeklerin elinden almaya başladı.

Yazının devamı...

Fatih’in tanıtımı Kanuni’yi hatırlattı

Kenan İmizalıoğlu’nun başrolünü oynadığı Mehmed: Bir Cihan Fatihi’nin uzun zamandır başlamasını bekliyoruz.

Önce ocakta yayınlanacağı konuşuluyordu. Ancak hem yönetmen, hem de bazı oyuncu değişiklikleri dizinin yayın tarihinin ertelenmesine sebep oldu. Şubat ayında da ekranda olmayacağı belli oldu. Dizi mart ayının ilk haftası Kanal D’de ekrana gelecek. Ercan Mehmet Erdem’in senaryosunu, Cevdet Mercan’ın yönetmenliğini, O3 Medya’nın yapımcılığını üstlendiği Mehmed: Bir Cihan Fatihi’nin tanıtımı pazartesi akşamı görücüye çıktı. Tartışmasız Kenan İmirzalıoğlu harika görünüyor. “Ondan Fatih olmaz” diyenlere inat şahane bir Fatih görüntüsü var. At üstünde, kılıç elinde, gözünde, yüzünde o ruhu fazlasıyla hissettiriyor. Ama tanıtımda dinlediğimiz sözler bana bir şey hatırlattı. Tanıtım İmirzalıoğlu’nun “Ben Mehmet, Mehmetlerin ikincisi” cümlesiyle başlıyor. Bu anlatım biçimi o kadar tanıdıktı geldi ki, hemen Muhteşem Yüzyıl’ın birinci bölümünü açtım. İlk bölümün tam 10’uncu dakikasına geldiğimde Halit Ergenç Has Oda’ya yürürken aynı tonda başladı: “Ben Süleyman...” Ardından da kim olduğunu ve bize 4 sezon boyunca ne izleyeceğimizi anlatıyordu. Şahane bir anlatım olduğunu söyleyebilirim. Çünkü izleyiciye bu dizide ne anlatılacağını bu kadar kısa zamanda söyleyebiliyorsunuz. Fakat daha önce yapılmış bir şeyi tekrar karşımızda gördüğümüz için ne yazık ki bu dizi Halit Ergenç ve Kenan İmirzalıoğlu’nun sürekli karşılaştırılmasına sahne olacak. Fatih, Muhteşem Yüzyıl’a benzer bir sahneyle açıldığı içinde özellikle ilk haftalar bu tartışma diziden daha fazla konuşulur.

Oyun içinde oyun ve sürpriz finaliyle izlenmeli

Sacher Masoch’un insnaın karanlık taraflarına ışık tuttuğu romanı Kürklü Venüs tiyatro sahnesinde... David Ives’in yazdığı, Şafak Özen’in çevirdiği, Ersin Umut Güler’in yönettiği Kürklü Venüs oyunu; Masoch’un romanını sahneye uyarlayan yazar-yönetmen Thomas Novachek’in Vanda Jordan rolü için bir kadın oyuncu aramasıyla başlıyor. Sıra dışı bir kadın oyuncunun tiyatro sahnesine girişiyle de; oyun içinde oyun başlıyor. Toplumsal cinsiyet meselesinden arzuların karanlık sınırlarına doğru bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Sevgi, şefkat, cinsellik, kadının toplumdaki rolü, ruhun karanlık tarafının didik didik edildiği oyun sürpriz bir finalle bitiyor. Yolcu Tiyatro’nun yapımını üstlendiği Kürklü Venüs’te Pervin Bağdat ve Ersin Umut Güler rol alıyor. Güler aynı zamanda oyunun yönetmeni... Yani David Ives’in yazdığı oyundaki gibi hem oynuyor, hem de yönetiyor. Önce akşam oyunu prömiyerinde izledim. Sanırım oyunu izleyip Vanda’yı canlandıran Pervin Bağdat’a hayran olmadan çıkan kimse olmamıştır. Zira oyunda kılıktan kılığa, duygudan duyguya öyle hızlı geçişler yapıyor ki, onun gerçekte kim olduğunu merak etmeye başlıyorsunuz. Kürklü Venüs, 1 Mart’ta Das Das Dahne’de sahnelenecek. Kaçırmayın derim.

Yazının devamı...

Star’dan 4 yeni dizi geliyor

Star TV’den dört yeni dizi tanıtımı geldi. Pazartesi akşamı Söz’le zirveye oturan, salı akşamları Ufak Tefek Cinayetler’le ikincilik merdiveninde duran Star TV, 28 Şubat Çarşamba akşamı Börü’yle yarışa katılacak. 6 bölümlük bir mini dizi olan Börü, tanıtımıyla ciddi bir merak uyandırdı. Film tadında bir iş izleyeceğimizin de sinyalini verdi. Siyah İnci finaliyle birlikte Star TV, perşembe akşamına ya Avlu ya da Nefes Nefese’yi koyacak. Avlu’nun tanıtımı inanılmaz vurucu olmuş. “Bir avluya kaç ömür sığar?” sloganıyla yola çıkan işte Demet Evgar, Nursel Köse, Ceren Moray dikkat çekiyor. İlk bölüm soluk almadan izleyeceğime eminim.

Uğur Yücel, Melisa Şenolsun ve Şükrü Özyıldız’ın rol aldığı Nefes Nefese, tanıtımıyla yeni ve zorlu bir tür olacağını gösterdi. Benim için merak uyandıran bir dizi tanıtımı olmuş. Özellikle Uğur Yücel’i sert karakterlerde izlemeyi çok seviyorum.

18 Şubat Pazar akşamı ise Gülse Birsel imzalı Jet Sosyete başlıyor. Birsel’in kalemini çok özlediğimiz için bu dizinin ilk bölümüne bakacağımız çok aşikar! Aile Arasında’yla yüzümüzü güldüren bir filme imza atan ve hedef yükselten Birsel’in Jet Sosyete’de de aynı hedefi taşıyacağına eminim. Ancak tanıtımda bize eski bir diziyi anımsatan bir duygu var. Jet Sosyete tanıtımı Türk Malı’na fazlasıyla benziyor. İçeriğinin çok farklı olacağı belli ama tanıtım ne yazık ki yeni bir dizi tadı vermedi. Star TV, dört yeni diziyle ekranın dengesini bozmak için yola çıkıyor. Bakalım, bu zorlu yarışta kazanan hangi kanal olacak?

Hafta sonunun şampiyonu SurvIvor oldu

Cumartesi akşamı TV8’de bugüne kadar izlediğimiz Survivor’ların en iddialısı başladı. Ünlüler ve Gönüllüler bu sezon çok olay olacağının sinyalini daha ilk bölümden verdi. Sonuç yanıltmadı. Zaten geçtiğimiz hafta Survivor’ın dizilerin tahtını alacağını yazmıştım. Survivor Tüm Kişiler’de 12.33 reytingle, AB’de 10.59’la zirveye yerleşti.

Bu yıl daha sert oyunların olacağını da ilk bölümden izledik. Hakan Hatipoğlu’nun Ünlüler Takımı’ndan Gönüllüler’e geçmesi ilk bölümün konusuydu. Hakan’ın orada olması dengeleri değiştirebilir. Nihat Doğan’ı ilk bölümde fazla tutuk bulduğumu söylemeliyim. 2011’de yarıştığı Survivor’da öyle iddialıydı ki, özellikle özlü sözleriyle çok konuşuluyordu.

Bu defa ağabeyliğe soyunmuş, daha sakin bir Nihat vardı. Umarım gelecek haftalarda hırslanır.

İki defa şampiyonluğu tatmış Turabi adanın en kendine güvenli kişisiydi. Neler yaşayacağını adım adım biliyor ve ona göre davranıyor gibiydi. Survivor sezonu açıldı. Bu kez en büyük yenilik; iyi ve kötü ada için yarışacak olmalarıydı. Yani kazanan takım şartları daha iyi olan adada yaşayacak. Şimdilik hafta sonunun şampiyonu belli, ancak ilerleyen zamanlarda reyting tablosunda büyük kapışmaya şahit olacağız.

Yazının devamı...

Karadeniz halkı bu şiddeti neden görmüyor?

Geçen hafta Sen Anlat Karadeniz’in Diriliş Ertuğrul karşısında zirveye oturması perşembe sabahının en büyük konusuydu. Ancak Diriliş Ertuğrul 73 dakika geç başlamıştı yayınına... O nedenle gerçek bu hafta ortaya çıkacaktı. Sonuç değişmedi. Sen Anlat Karadeniz Tüm Kişiler’de 18.44 reyting alarak zirveye oturdu. Bundan sonra da sonuç böyle devam eder gibi görünüyor. Öte yandan, Sen Anlat Karadeniz şiddet sahneleriyle rahatsızlık vermeye devam ediyor. Mesele kadına şiddetin dizisi olunca herkes ayağa kalktı. Ben de izlerken ayağa kalkıyorum. Feci kızıyorum. Ancak bu tepkiyi çifte standart buluyorum. Çünkü şiddetin cinsiyeti olmaz. Hep bunu savundum. Madem şiddetin ekranda olmasına tepki göstereceğiz, o zaman Söz, Çukur, Savaşçı, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Siyah Beyaz Aşk, Diriliş Ertuğrul, Kut’ül Amare, Arka Sokaklar’a da gösterelim. Sen Anlat Karadeniz’in sadece şiddet sahnelerinin eleştirilmesi yanlış. Dizinin gerçekliğine zarar veren bir hata var.

Asiye’nin daha çok sahnesi olsun

Öncekigün sevgili ağabeyim Mesut Yar buna değinmiş. Dizide kötü adamı oynayan Vedat, Sürmene’de yapmadığını bırakmıyor. Her eve girip çıkıyor, imamı dövüyor, kahvaltıcı dükkanında küçücük çocuğun başına silah dayıyor, 20 adamla fazlasıyla dikkat çekiyor ama polis ortada yok. Hadi onu da geçtim, bir Allah’ın kulu çıkıp ne oluyor diye sormuyor. Bu da Karadeniz halkının doğasına aykırı! Tüm bu durumda Tahir tek kahraman oluyor ama koca Karadeniz halkı eli silahlı, deli gibi ortada gezinen, karısına zulmeden bir adamı görmemiş oluyor. Karadeniz’in adının kullanıldığı bir dizi yapıyorsanız sadece müzik, görüntü ve şiveyle durum kurtulmuyor. O coğrafyanın insanını da duruma dahil etmeniz gerekiyor. İnsan düşünmeden edemiyor. Karadeniz halkı bu şiddeti neden görmüyor?

Sen Anlat Karadeniz dizisinden bir oyuncu performansına da dikkat çekmek gerek! Öykü Gürman hayatımıza “Evlerinin önü boyalı direk” şarkısıyla girdi. Enerjisiyle de kalbimizi kazandı. Urfalıyım Ezelden dizisiyle oyunculuğa adım attı. Fakat Sen Anlat Karadeniz’de inanılmaz bir performans sergiliyor. Dizinin nefes aldıran karakteri Asiye’yi canlandırıyor. Ben Asiye’nin her sahnesine dikkat kesiliyorum ve yüzüm gülüyor. Daha fazla sahnesi olsun diye bekliyorum.

Box yeni eğlence mekanı

Şişhane’de Nan diye bir mekan var. Uzun yıllardır gittiğim, hatta ilk kitap tanıtımımı yaptığım yer! Doğum günü organizasyonlarımızı da hep Nan’da yaparız. Çünkü biliriz ki, sahibi Mümin Ten bize kendi evimizdeymişiz gibi hissettirir. Herkes güler yüzlüdür, servis şahanedir, müzikler ruhumuza hitap eder. Hem içerde, hem de dışarıda eğlenceye katılırsınız. Geçtiğimiz akşam Mümin’in doğum günüydü ve mekana uğradım. O gece yeni bir mekan daha açıyordu. Malum artık küçük, gizli mekanlarda eğlence moda. Nan’ın altında Box adında yeni bir mekan açıldı. 90’lar Türkçe müzik çalan mekanda eğlence garanti! Samimi bir mekanda, 90’ların ruhuna kendiniz bırakmak isterseniz Box bunu fazlasıyla karşılıyor.

Yazının devamı...

SURVIVOR DİZİLERİ TAHTINDAN EDER

Şimdi bir iş düşünün! Tüm karakterler gerçek, çoğunluğunu bugüne kadar ekrandan tanıdınız. Hatta birçoğunun açken, sinirliyken, bir adaya hapsedilmişken, kaybettiğinde, kazandığında neye dönüşeceğini de biliyorsunuz. Müzik altı bakışmalar yok, kavga var. Saçma sapan bir karşılaşma yok mücadele var. Yalılarda kurulmuş harika sofralar yok, açlık var. Arkadaşlık yok ayak kaydırmaca var. Hal böyle olunca ortada gerçek bir his var. 10 Şubat Cumartesi akşamı Survivor başlıyor. Ünlüler Takımı açıklandı. Nihat Doğan’dan Turabi’ye, Merve Aydın’dan Hakan Hatipoğlu’na, Hilmicem’den Murat’a, Nagehan’dan Adem’e renkli bir kadro var. Nihat Doğan ve Turabi yan yana geldiğinde oluşacak etkiyi tahmin bile edemiyorum. Üstüne oyunlar, deniz, güzel müzikler de eklenince bu sene Survivor yine çok konuşulacak gibi görünüyor. Demedi demeyin önümüzdeki haftadan itibaren Survivor çok konuşulur, ardından da dizileri tahtından eder!

Masum’un Hikayesi yayında!

Blu TV’nin ilk dijital dizisi Masum yaklaşık bir yıl önce yayınlanmıştı. Berkun Oya’nın yapımcılığını ve senaristliğini, Seren Yüce’nin yönetmenliğini üstlendiği dizide; Haluk Bilginer, Ali Atay, Serkan Keskin, Okan Yalabık, Nur Sürer, Tülin Özen, Mehmet Özgür, Bartu Küçükçağlayan gibi çok iyi oyuncular rol almıştı. Şimdi Blu TV Masum’un kamera arkasını bir yıl sonra yayınlamaya başladı. Masum’un Hikayesi olarak yayınlanan, Türkiye’nin ilk dijital platformunun dizisinin perde arkasını izleyebiliyorsunuz. Kamera arkası izlemeye bayılırım. İşin ardında neler yaşandığını görmek beni o projeye yaklaştırıyor. Çok geç yayınlandığını düşünüyorum ama yine de Masum’un Hikayesi’ni keyifle izledim.

Nimet Öner’den Elif Duruşlum

Şairlere olan sevgimiz başkadır. Ama yeni dönem şairleri pek tanımadığımı fark ettim. Geçtiğimiz günlerde Nimet Öner’le tanıştım. Kendisi bir şair. Eylül ayında Elif Duruşlum adlı şiir-deneme kitabı Tunç Yayıncılık’tan çıkmış. Hemen kitabını alıp şiirleri okumaya başladım. Samimi ve insanın yüreğine dokunan bir üslubu var Nimet Öner’in... Van’da doğmuş, kalabalık bir ailede sevgiyle büyümüş. Şiirle babasının annesine yazdığı şiirler sayesinde tanışmış. O gün şiiri “Tüm duyguların en suskun hali ve aynı zamanda da en büyük çığlığı olarak fark ettim. Ve başladım yazmaya... Bazen suskunluğuma ses, bazen de sesime sessizlik oldu” diyor Öner. Şiir seviyorsanız Elif Duruşlum size de ses verecektir.

Yazının devamı...

Cebimdeki Yabancı sizi içine çekiyor

Bu yıl vizyona giren filmlerden daha çok bahseder olduk. Arka arkaya güzel filmler izledik. Cuma günü vizyona giren Cebimdeki Yabancı filmi de onlardan biri... Perfetti Sconosciuti adlı İtalyan filminden uyarlanan Cebimdeki Yabancı’nın yapımcılığını BKM ve Ferzan Özpetek üstleniyor. Serra Yılmaz’ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu filmde; Belçim Bilgin, Buğra Gülsoy, Çağlar Çorumlu, Leyla Lydia Tuğutlu, Serkan Altunorak, Şebnem Bozoklu ve Şükrü Özyıldız rol alıyor.

Filmin orijinalini izlemedim. Ama konusu o kadar cezbedici ki, duyduğumdan beri önce Türk versiyonunu izlemek istedim. O nedenle çarşamba günü özel gösterimine koşa koşa gittim. Film; cep telefonlarının insanın kara kutusu olduğuna odaklanıyor. Telefonların hayatımıza girişiyle etrafımıza, kendimize ve topluma nasıl yabancılaştığımızı bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.

Maskeler düşüyor

Küçücük bir atmosferi var filmin. Her şey bir evde ve yemek masasında geçiyor. O nedenle yönetmen Serra Yılmaz’ı tebrik etmek lazım! Tek mekanda film çekmek çok kolay gibi görünmesine rağmen,seyirciyi 90 dakika sinemada tutmak zordur. Bir an bile sıkılmadım filmi izlerken... Murat Dişli’nin senaryosunu uyarladığı filmde; muhteşem bir yemek sofrası hazırlanıyor. 7 arkadaş bir akşam yemeğinde bir araya geliyor. Onlar öyle iyi arkadaş, öyle büyük aşıklar ve o kadar yakınlar ki birbirilerine hiç yalan söylemediklerini düşünüyorsunuz. Ta ki Banu bir oyun oynamayı teklif edene kadar... Oyun basit; herkes telefonlarını masaya koyacak, gelen her mesaj ve bildirim yüksek sesle okunacak. Başta her şey normal ilerlerken kısa bir süre sonra herkesin maskesi, yani cebindeki yabancı, gerçeği ortaya dökmeye başlıyor. En yakınınızın bile size ne kadar yabancı olduğuyla sizi yüzleştiriyor. Film, etkileyici ama buna şahane oyunculuk performansları eklenince salondan kendi kara kutunuza, yani cep telefonunuza sarılarak çıkıyorsunuz. Gerçi bende durum tam tersi oldu. Beni hayata, kendime ve arkadaşlarıma yabancılaştıran telefonumu sık sık bir yerlerde unuttum filmden sonra... Serra Yılmaz ve Ferzan Özpetek’im bambaşka bir ortaklığa imza attığı Cebimdeki Yabancı’yı bugün izlenecekler listenize koyun derim. Pişman olmayacaksınız.

Gizem Ertürk’le Yeşil Fon başlıyor

Gizem Ertürk kültür-sanat programı yaptığı zamanlardan beri takip ettiğim bir isim. Ben ekran enerjisine, işine olan aşkına bayılıyorum. Bir süredir onu Milyon TV’de yaptığı programdan izliyorduk. Milyon TV; yapımcı, müzisyen ve organizatör Umut Kuzey’in kurduğu bir gençlik ve müzik kanalı. İnternette ve uyduda yayındaydı. Artık D-Smart’ta ve Digitürk’te de var. Gizem ise Milyon TV kanalında ‘Gizem Ertürk ile Yeşil Fon’ programına başlıyor. Her pazar saat 15.00’te canlı olarak yayınlanan programda; Hollywood’dan Türkiye’ye sinema dünyasına dair son haberler, dosya konuları, soundtrack klipler ve her hafta gösterime girecek yepyeni filmlerin oyuncularıyla özel röportajlar yer alıyor. Benim için şahane haber! Ekranda bu tip programları çok özledim. Bir de buna Gizem’in bilgisi, yeteneği ve enerjisi eklenince ortaya tadından yenmez bir program çıkar.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.