Yol üzerinde yine BDP var
.
AKP sözcüleri, yeni anayasayla birlikte başkanlık sistemine geçişte ısrarlı olacaklarını tekrar ediyor. Bunca tekrardan sonra anlaşılan, başkanlığa geçişi sonuna kadar zorlayacaklarıdır.
Başkanlık sistemini destekleyen hukukçuların ve tabii AKP’nin, kamuoyunu ikna için hangi temalar üzerinde duracağı da aşağı yukarı belli.
Ancak kamuoyunda şu anda zayıf görünen desteği yükseltmekle iş bitmiyor. Çalışmaya devam eden alt komisyona gelen öneriler içinde henüz başkanlıkla ilgili bir madde yok. Yalnız yüksek yargıya ilişkin düzenlemenin içinde “başkan” kelimesi yer aldı.
Yüksek yargının oluşmasında “başkan”ın seçeceği üye sayıları, AKP’nin düşündüğü sistemde “başkan”ın gücünün göstergesi olarak alındı.
BDP ‘başkanlık’ı destekler mi?
AKP kamuoyunda başkanlık sistemiyle ilgili bir etki yaratsa da, şu anda yüzde 40’ın altında olan desteği 50’nin üzerine çıkarsa da yeni anayasa için Meclis süreci belli. Ve bu süreçte, muhalefet partilerinden, bazı demokratik değişikliklere çoğunluk sağlayacak desteği olsa da başkanlık sistemine verecekleri destek CHP ve MHP açısından ancak “imkânsız” kelimesiyle anlatılabilir.
Halkın vereceği oylarla, Erdoğan’ın, kendisi aday olmasa bile kendisinin tespit edeceği aday dışında bir adayın seçilme ihtimali olmadığına göre de CHP ve MHP sonuna kadar direnecektir.
İşte bu noktada yolun üzerine yine BDP çıkıyor. Barış sürecinde yeri ve katkı alanı genişlemiş, kendisini bu sürecin “ortağı” olarak gören bir BDP’nin anayasa ve başkanlık sisteminde de “kilit” olarak ortaya çıkması muhtemeldir.
BDP, yeni anayasanın, vaat edildiği gibi medeni-demokrat-çağdaş nitelikleri taşıması karşılığında başkanlık sistemine destek olabilir mi?
Birkaç takviye daha...
AKP’nin bu şekilde yürümesinin, “60’a 40” bölünmüş bir toplumda yaratacağı yansımaları, muhtemel tepkileri bu kadar erkenden tahmin etmek zor. Ama en radikal AKP karşıtlarının ve şu anda barış sürecine “Türk hassasiyeti” edebiyatıyla taş koymaya çalışanların çıkaracakları sesler bellidir.
Bu arada unutulmamalı ki, Meclis’te sadece AKP ve BDP oyları yetmiyor, yeni anayasanın referanduma gitmesi için birkaç “takviye” daha gerekiyor.