Veda konuşması
.
CHP’nin yerel seçimde, rakamsal olarak bir ilerleme sağladığı açık. Bu ilerlemenin nereden kaynaklandığı da açık. Ankara’nın MHP’li adayı önemli ölçüde MHP oyunu taşıyınca CHP Ankara’yı zorlamış oldu. İstanbul’da yine MHP oyları Sarıgül’e yönelince de İstanbul zorlanmış oldu.
Buna karşılık “kale” saydıkları illerden üçünü AKP’ye kaybetti, birini ise AKP kökenli bir aday sayesinde kurtardı.
Manzaranın bütünü de çok açık. Ana muhalefet partisi, yani iktidarın doğal alternatifi ve talibi sayılan parti, ülkenin üçte ikisinde neredeyse yok. “Kale”lerde de iktidar partisi önemli ilerlemeler sağlamış durumda.
Bu sonuçlar üzerine adı siyasi parti olan bir kuruluşun önündeki iş, doğru tahliller yapmaya çalışmak, sonuçları doğuran nedenleri tartışmak, buna göre bir siyasi hat çizmektir.
Basit özet...
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun dünkü konuşmasının özeti aslında çok basitti: Neden kaybettiğimizi anlamadım, anlamaya da çalışmayacağım.
Anlamaya çalışmamakta o kadar dirençli ki, Başbakan’ın “balkon” konuşmasında muhalefetin zayıflığıyla ilgili sözlerinden başka “takılacak” bir konu da bulamamış.
Kılıçdaroğlu, seçimlerle ilgili bir yorum yapmadı, sonuçları nasıl gördüğüne dair bir işaret de vermedi, defalarca “hırsız” dedi ve bundan sonraki siyasi faaliyetinin “hırsız” diye bağırmaya devam etmekten ibaret olacağını da ilan etti.
Erdoğan haklı...
17 Aralık’tan bu yana yürütülen stratejinin başarısız olduğu sandıkta ortaya çıktığı hâlde aynı şekilde devam edeceğini ilan eden bir siyasi parti başkanının siyasiliği bile kuşkuludur.
Bu konuşma da aslında bir veda konuşmasıdır. Sesi çıktığı sürece “hırsız” diye bağırmaktan ibaret bir siyasette ısrar etmek, sesi çıkmaz olunca eve gitmekten başka bir sonuç getirmez.
Erdoğan haklıdır. Türkiye’nin siyasi sorunların önemlilerinden biri, muhalefet sorunudur. Demokrasinin ne olduğunu anlamamakta ısrar eden, halkın ne dediğine kulaklarını tıkamış, programı, hedefi meçhul bir muhalefet gerçekten sorundur.