Şampiy10
Magazin
Gündem

Tezkerenin sonrası

.

ABONE OL
Vatan Haber

Hükümet “askeri önlemler” tezkeresini, hem Suriye hem Irak‘ı kapsayacak geniş bir içerikle Meclis’e gönderdi.

Tezkerenin Meclis tarafından kabulü de kesin görünüyor. 2003 yılında AKP’de yaşanan kaygı ve tartışmalar mevcut değil. MHP de tezkereye olumlu oy vereceğini ilan etti.

HDP hayır oyu kullanacak, muhtemelen CHP de, daha önce IŞİD konusunda Hükümet’i destekleyeceğini ilan etmiş olmasına rağmen ‘hayır’ diyecek.

Tezkerenin kabulüyle Hükümet, Suriye ve Irak’ta, oldukça geniş askeri opsiyonları içeren bir yetkiye sahip olacak.

Birinci Körfez Savaşı’nda ve 2003’te ABD’nin Irak operasyonu öncesinde asıl tepkiyi alan konu da ilk kez “çözülmüş” oluyor. Hükümet yabancı askerlerin Türk topraklarını kullanmasına izin verebilecek. Yani, Irak ve Suriye’de operasyon yapacak Amerikan askerleri Türkiye’de mevzilenebilecek ve operasyon sonrası tekrar Türkiye’ye dönebilecek. Amerikan uçakları da Türkiye’deki üslerden havalanıp tekrar buraya dönebilecek.

‘Güvenli bölgeler’

Türk askerleri de Suriye ve Irak’ta operasyon yapabilecek ve “güvenli bölgeler” oluşturmak için bu ülkelerin sınırları içinde kalabilecek.

Tezkerede “tehdit oluşturan terör örgütü” olarak IŞİD ile birlikte PKK da açıkça zikredildiği için bölgedeki gelişmelere göre “Kürt unsurlar” da hedef olabilecek. Türkçesi, Suriye ve Irak’ta eğer Türk askerleri Kürtlerle karşı karşıya gelirlerse “gereğinin yapılması için” de yetki alınmış olacak.

Tezkereyle çok geniş bir “savaş haritası” çizilmiş olmaktadır. Irak ve Suriye topraklarıyla birlikte Türkiye toprağı da “savaş alanı” olmaktadır. Karşıda IŞİD vardır, Şam yönetimi vardır, gerekirse Kürtler de olabilir.

Bu tezkerenin içerdiği yetkiler kullanılmaya başlandığı andan itibaren sadece “askeri tercihler” ön planda olacaktır. Ve tezkerenin öngördüğü her şeyin hayata geçmesi demek, içinde Sünni Arapların, Şii Arapların, Irak merkezi yönetiminin, Kürdistan yerel yönetiminin, Suriye’deki Esad yönetiminin ve Suriye Kürtlerinin bulunduğu geniş bir savaş alanında Türkiye’nin en kuvvetli haliyle var olması demektir.

Tezkerenin içeriğinden çıkarılacak senaryoların hiç birinden iyimserlik türetmek mümkün görünmüyor.

En kötü senaryo da Türkiye’nin boğazına kadar bu bataklığa girmesidir ki, bunun isteyenler en çok içeridedir.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Sertleşme mi normalleşme mi?
  2. 9 Temmuz, sonra 15 Temmuz, sonra da seçim mi?
  3. Yürüyüşün son gününden sonrası
  4. Şaşıracak bir şey yok, beklenen oldu
  5. Anlaşılan ekonomiden herkes memnun
  6. Negatif enerjiden kurtulmak
  7. Bundan sonra seçim hazırlığı
  8. Nazi krizinin devamı
  9. Yüz yıl önceki Kürdistan vaadi
  10. Bu yürüyüşün bir finali olacak

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.