Taksim anlatıyor
.
Taksim olayı, yeni alan projesi çerçevesindeki tartışmalar, bizi bize çok iyi anlatan bir “örnek olay”dır. Taksim Meydanı ve çevresinin baştan aşağı yeniden düzenlenmesiyle ilgili proje bir yıl kadar önce ortaya çıktı, Başbakan Erdoğan da projenin “asıl sahibi”nin kendisi olduğunu ilan etti.
Bu projenin hayata geçeceğinin kesinleşmesiyle birlikte yaşananlar, tam bize özgü hâllerin Taksim çerçevesinde tekrarı oldu.
Herhâlde Taksim ve çevresinde bazı düzenlemelere ihtiyaç vardı. Olabilir, İstanbul’un merkezi ve simgelerinden biri olan bu meydana el sürülmeyecek diye bir kural yok. Ama konuya “İstanbullular”dan başlarsak, en büyük şehrimizin sakinlerinin böyle bir talepleri olmadığı ortada. Buna rağmen uzmanlar, şehrin geleceğini düşünenler yine de bazı düzenlemeler yapabilirler. Ve yapılacak her şey halka sorulmalıdır diye bir kural da yok.
Ama İstanbul’da yaşayanların asıl en büyük sıkıntısı “trafik.” Yöneticilerinden talepleri de bu soruna çözüm bulmalarıdır.
Taksim Meydanı’nın bir yıl trafiğe kapanmasının trafik sıkıntısına yapacağı büyük katkılara aldırmadan bu işe girişmek “bize özgü” hâllerden biridir.
“Nasıl olsa bu sıkıntıyı çekiyorlar, biraz daha fazla çeksinler, ama iş bitince güzel olduğunu görecekler” gibi bir mantıkla bu işe girişilmesi, İstanbulluları projeye ısındırma çabası gösterilmemesi maalesef fazla eskide kalmış bir yönetim “ruhu”nun bizde yaşadığını gösteriyor.
Başka bir “yönetici ruhu” daha var, o “ruh” da diyor ki, “bu meydanın sahibi halktır, dolayısıyla projeyi halka bıkmadan usanmadan anlatmak, açıklamak, halkı inandırmak zorundayız.”
Eğer ortada bir tereddüt varsa, ki tartışmanın başından beri çok fazla tereddüt açıklandı, o zaman da yapılacak iş doğrudan halka sorulur. Bu da bizim “hâlimiz”in bayağı yukarılarındaki bir “halkı ciddiye alma hâli”dir.
Taksim Meydanı’nı, halka tam anlatmadan, halka sormadan, halkı ısındırmadan baştan aşağı değiştirmenin arkasında bir de “büyük eserle tarihe geçmek” merakı var ki, bu da tersini yapmanın eseri daha da büyüteceğini anlayamama hâlidir.
Taksim Meydanı üzerinden kendimizi biraz daha tanıma fırsatımız oldu. Bundan sonra olay çeşitli inatlaşmalar içinde gelişecek, sonu ne olursa olsun, gereksiz savaşlara bir savaş daha eklemiş olacağız.