Sonuçta Erdoğan oylanacak
.
Referandumda büyük ayrıntılar oylanmayacak. Birer cümlelik iki tavır oylanacak.
Evet için: Ülke sorunlarının çözümü için kuvvetli cumhurbaşkanı sistemine geçmek şarttır
Hayır için: Kuvvetli cumhurbaşkanı tek adam yönetimidir, dikta tehlikesine yol açar.
İki görüşün öznesi de aynı kişi, Tayyip Erdoğan’dır ve halk bu iki pozisyonu da Erdoğan adıyla değerlendirecektir.
Şu anda evet kampanyasının odağı da Erdoğan’dır ve halk 16 Nisan’a kadar ona kulak verecektir.
Evet’in gerekçesi sert bir noktada kurulduğu için de odak değişmeyecektir.
Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildikten sonra biraz geride durdu ve Ak Parti ilk seçimde iktidar çoğunluğunu kaybetti.
Erdoğan erken seçim kampanyasının başına geçti ve Ak Parti yüzde 50’ye yaklaşan bir oy oranıyla tekrar tek başına iktidar oldu. Hatta anayasayı değiştirme çoğunluğuna bile yaklaştı.
Referandum kampanyasında Erdoğan’ın en önde olması kaçınılmazdır.
Kampanyanın temposunu da sadece Erdoğan ayarlayacaktır.
Nitekim, “CHP’ye HDP’ye oy veren vatandaşlarıma sesleniyorum” diyerek tempoyu düşürmekte, “Hayır diyenlerin yeri vatan hainlerinin yanıdır” diyerek yükseltmektedir.
“Vatan haini” lafının bu kadar çok edilmesi, arada bir de idam cezası korkutmasının yapılmasının halk tarafından nasıl algılandığı tam olarak belli değil.
Ama “hayır cephesi” herhangi bir gerileme emaresi göstermeden bütün unsurlarıyla kampanyaya devam ediyor.
Tayyip Erdoğan’ın öne çıkmasıyla birlikte, Ak Parti’nin diğer sözcülerinin, bakanlarının ağırlığının azalması da hayır cephesinin işine gelmektedir.
Çatışmanın Tayyip Erdoğan üzerinden yapılması hayır cephesine halka anlatma kolaylığı sağlamaktadır.
Türkiye gibi bir ülkenin geleceğinin bir kişi üzerinden tartışılması ve herkesin buna göre pozisyon almaya mecbur kalmasının ne kadar sağlıklı bir durum olduğunu halen konuşmuyoruz.
Bir süre daha bunu konuşma ve tartışma imkanı olmayacak. 16 Nisan’a böyle gideceğiz ve her zamanki gibi gerçek duruma 17 Nisan’da bakacağız.