Seçim tahminleri
.
Yerel seçimlere 8 ay kaldı. Belli olan şu ki, bu yerel seçim öncesinde kimse yerel bir mesele konuşmayacak, genel seçim havasında “çatışılacak.”
Meclis tatile girmeden önce, barış sürecinin “ikinci aşama”sına geçilip geçilmeyeceğine ilişkin açık bir işaret de görülmüyor.
Böylece seçim sathı mailinin en olumsuz, tıkız çatışmalar üzerine gelişmesi ihtimali kuvvetleniyor.
Camide bira içildi mi içilmedi mi, üzerinden devam eden tartışmalarla, “eyleme katılanlara para verildi - hayır AKP mitinglerine katılanlara para verildi” düzeyinde itişmelerle yürüyecek bir seçim kampanyasının ucu da bucağı da bellidir.
Gerilimin faturası
Seçim araştırmaları, son gerilimlerin oy desteği açısından AKP’ye yaramadığını gösteriyor.
AKP yine açık ara birinci olacaktır, ana muhalefet partisine araştırmalarda en fazla yüzde 30’luk bir destek görünüyor.
Sekiz ayda “gerilimler”in alacağı yön kuşkusuz etkili olacaktır. Ancak en yakın rakibine yüzde 50 fark atsa bile, yüzde 45-46’lık bir oy oranının AKP’yi tatmin etmesi de kolay değildir.
Geçen genel seçime göre 4-5 puanlık bir gerileme, kaçınılmaz olarak son krizin yönetim tarzının sorgulanmasını getirecektir.
Başbakan Erdoğan’ın son mitinglerindeki konuşmaları, seçim kampanyasında oy hedefinin özellikle MHP’ye oy veren muhafazakâr seçmen olacağı izlenimini yarattı. Gezi krizi en umulmadık partiyi, MHP’yi de etkiledi, partinin bir yanı direnişe bağlanırken diğer yanı AKP’nin yanında durdu.
Zor seçim...
Erdoğan bir yanda muhafazakâr seçmeni çekecek bir üslup kullanır, aynı zamanda “demokrasi projesi”ni açarsa bunun sandığa nasıl yansıyacağını şimdiden söylemek zor.
“Demokrasi projesi” tümüyle ertelenir ve sadece muhafazakâr oyların çevrilmesi üzerine bir strateji uygularsa bunun da başarı garantisinin olmadığını söylemek mümkün.
Yerel seçime sadece yerel seçim olarak gidilmesi ihtimali oldukça düşüktür. Bunun olumsuz sonuçlarından biri kuşkusuz “başarılı yerel yönetici” değil “daha çok oy getirebilecek aday” tercihini öne çıkarır ki bu da sadece kayıp olur.