Seçim olacak mı? HDP girecek mi?
.
Birinci sorunun cevabında herhangi bir kuşku yok, 1 Kasım’da seçim yapılacak.
Güvenlikle ilgili tartışmalar ne olursa olsun, alınması düşünülen tedbirlerle ilgili kaygı ve kuşkular ne olursa olsun seçim olacak.
Seçimin yapılmaması demek, demokrasinin yeni bir yöntemle askıya alınması demektir ki, bunun adı “darbe”dir.
Seçimin yapılmaması kararını alanlar demokrasinin askıya alınması kararını almış olurlar ve bunun sonuçları ülkenin 70 yıl geriye gitmesi demektir.
PKK ve PKK ile aynı hedefte birleşen odaklar, seçimin yapılmaması için hangi faaliyetlerde bulunurlarsa bulunsun seçim yapılmak zorundadır.
Eğer bazı bölgelerde tedbirlerin uygulanma şekli veya olaylar dolayısıyla doğru sonuç alınamazsa Yüksek Seçim Kurulu buralardaki seçimleri yenilemek yetkisine sahiptir.
İkinci sorunun, HDP’nin seçime girip girmeyeceği sorusunun cevabında da aslında bir kuşku yoktur.
HDP seçime girmek zorundadır ve demokrasi ve barış sürecinde etkili bir oyuncu olma çabasını bunun üzerine kurmaktadır.
Büyük komplolar düşünenler arada ortaya çıkıyorlar. Büyük kanlı oyunların sahneye konulmasının ardından HDP’nin seçimden çekilmek sorunda kalmasını sağlayacak komplolardan daha sık söz edilir oldu.
Bu komplolar gerçek olsa ve HDP seçimden çekilmek zorunda kalsa, Türkiye’de demokrasi de gömülmüş olur. 70 yıl, 100 yıl geriye düşeriz hesapları da kalmaz demokrasinin birinci maddesi gömülmüş olur.
1946’daki ilk serbest seçimler dışında Türkiye’de bütün seçimlerin sağlıklı yapıldığı, hiçbir arızanın sonuçlara etkide bulunmadığıyla övünenler haklıdır.
Ama ilk kez bir seçimin yapılmaması, yaptırılmaması konuşuluyorsa, bir siyasi partinin seçime katılmasının engellenmesi konuşuluyorsa ciddi bir arıza vardır.
Demokrasiyi hazmetmemiş odakların kafalarındaki arızanın, hastalıklı temennilerin ötesine geçmemesi için bütün siyasi yapının dikkatli olması gerekiyor.
Bu seçimler yapılacaktır, HDP de anayasal ve demokratik güvencelerle bu seçime katılacaktır.